2015 Haziranı için seçim startı!
Fotoğraf: Envato
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “bakanlar kurulu listesini” sundu. Bir sürpriz yok. Belki tek sürpriz Babacan ve Şimşek’in listede olmaması olurdu. Ama o da olmadı. Yani Hükümet cenahında “yeni” denebilecek bir şey yok!
Bu yüzden de Hükümet üstüne bugün söylenebilecek yeni bir şey yok. Ama önümüzdeki günlerde elbette “yeni kabine” için de çok şey tartışılacaktır.
TÖRENLERDE YAKIN GELECEK İÇİN STRATEJİ ÇİZİLDİ
Bugün burada, Hükümetin programını da belirleyecek olan “yemin”, “devir-teslim” törenlerinde yapılan konuşmalar, bu konuşmaların etrafında AKP propagandasının öne çıkardığı argümanlar; hamaset, kibir, tarihi kendisinden başlatan bir tarih bilinci yoksunluğunun apaçık ortaya koyduğu Erdoğan-Davutoğlu Hükümetinin yakın hedefi üstünde duracağız.
CHP-MHP muhalefetinin sunduğu “kolay zaferlerden” başı dönen Erdoğan takımının, bu kolay zaferlerin kendilerine özgüven ve bir psikolojik üstünlük kazandırdığını da düşünerek, “Seçimleri erkene almak değilse” de seçim startını erkenden vermek gibi bir taktiğe başvuracakları anlaşılmaktadır.
2015 SEÇİMİ ERDOĞAN VE AKP İÇİN BELİRLEYİCİ
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa, yasa, hukuk tanımazlığına karşın, sistemin fiili başkanlık yetkileri sunmayacağını biliyor. Bu yüzden de Erdoğan ve ekibi, elde ettikleri psikolojik üstünlüğü ve cumhurbaşkanlığı, hükümet ve Meclis çoğunluğunu da elinde tutma avantajını da kullanarak 2015 haziran milletvekili seçimini hedef edineceklerini, tüm imkanlarını “Bu seçimi kazanmaya” bağlayacağını göstermektedir.
Erdoğan’ın AKP’yi Davutoğlu’ya “devrederken”, ettiği vasiyet de oydu. Erdoğan Davutoğlu’ya, “2015 seçiminde Anayasa’yı değiştirecek bir gücü elde etme” görevini verdi. Aslında Erdoğan, “Davutoğlu emanetçi değil” derken de, 2015 seçimini gerektiği kadar milletvekili çıkararak kazanmayı “En önemli sınav” olarak koymakla kalmamış, Davutoğlu’nun partinin başında kalmasının da bu en önemli sınavın başarılmasına bağlı olduğunu da ima etmiştir.
Davutoğlu da AKP Kongresi önünde, bu sınavı başaracağı sözünü verdi!
SEÇİM STARTINI ERDOĞAN VERECEK
Çünkü Erdoğan’ın kendi amaçlarına varması, “2023 hedefleri” dediği “diktatoryal bir disiplinle yöneteceği muhafazakar Türkiye” hedeflerini elde etmesi için son dönemeç 2015 seçimidir. Bu seçimde Erdoğan istediği gücü elde edemezse, sürecin aleyhine döneceğinin farkındadır. Bu yüzden de Erdoğan ve adamlarının, tüm diğer hedeflerini 2015 seçimine bağladığını söylemek bir abartı olamaz.
Dünden beri eski cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül’ün kuşatılıp, İstanbul’da “emekli cumhurbaşkanı olarak ikamet etmesi” (*) için gösterilen çabalar, Davutoğlu Hükümetinin yapısı, Hükümetin önüne konacak eylem programının oluşturulmasında “Haziran seçimlerini kazanma” başlıca kaygıdır.
Seçime henüz dokuz buçuk ay var. Ama AKP ve Erdoğan’ın bu seçime atfettiği önem dikkate alındığında bu zamanı bile “kısa” bulacaklarını söylemek yanlış olmaz. Erdoğan ve partisinin “yakın hedefleri” dikkate alındığında seçim çalışmasının fiilen, Erdoğan’ın, “81 ilde yapacağı” duyurulan “teşekkür mitingleriyle” başlayacağından (ve sürdürüleceğinden) kuşku duymak için hiçbir neden yok. “Yok canım bu kadarını da yapmazlar!” demek, Erdoğan ve AKP’yi hiç tanımamak olur.
Bu yüzden de, seçime kadar geçecek dokuz buçuk aylık dönemin bir yandan muhalefetin sindirilmesi, gerçek muhalefet güçlerinin parçalanması ve etkisizleştirilmesi için rüşvet ve şiddetin iç içe geçtiği manevraların, popülizmin zirveye çıktığı bir dönem olması beklenmelidir.
SEÇENEK MHP-CHP DEĞİL DEMOKRASİ GÜÇLERİ
MHP ve CHP’nin (Yanı sıra çeşitli sol ve sağ ulusalcı çevrelerin, partilerin) şimdiden girdiği mevzi, AKP ve Erdoğan’a “kolay bir seçim zaferi” daha sunmanın mevzisidir ve bunların bu mevziden çıkarak, Erdoğan’ın karşısında demokrasiyi özgürlükleri, savunacak bir mevziye girmeleri beklenemez.
Ancak Türkiye’nin demokrasi güçleri için süreç çok daha büyük imkanlar sunmakta;
* Suriye ve Irak’ta (elbette bölgede) tümüyle duvara çarpan ve IŞİD’le ve çeşitli Cihatçı gruplarla uzlaşmaya ve istihbarat örgütlerinin faaliyetine indirgenmiş Davutoğlu-Erdoğan diplomasisi,
* İçerde AKP’nin “muhafazakar toplum” planının mezhepçilik, şovenizm, özgürlük karşıtlığı ile malul olması; Kürt siyasi güçlerinin kazandığı mevzi ve “çözüm sürecinin” gelip dayandığı yer,
* Hükümetin ekonomi politikalarının halk indindeki sonuçlarının görülür hale gelmesi için sona yaklaşılırken yağma ve yolsuzluğun üstünün daha uzun zaman örtülemeyecek hale gelmesi,
* Üniversiteler, TÜBİTAK, yargı, emniyet...vb.deki kadrolaşmanın “Erdoğan’a bağlılık”la belirlenir olması, eğitim, sağlık, yerel hizmetlerdeki kaos… Türkiye’nin demokrasi güçlerinin Hükümete yönelik eleştirileri, halk içindeki aydınlatma faaliyeti, emek ve demokrasi güçlerinin örgütlenmesi için son derece önemli fırsatlar sunmaktadır.
Irak, Suriye, Ukrayna, Gazze, Rojava, Êzidi kıyımı, Türkmenlere yönelik IŞİD saldırısı, içerde “çözüm süreci”, demokrasi, özgürlük talepleri, halkın en büyük kesimlerinin daha iyi yaşama ve çalışma koşulları ile ilgili talepleri… üstünden bir mücadele, Türkiye’nin demokratikleşmesinin, halkın kendi geleceğine sahip çıkmasının da tek yoludur.
Önümüzdeki günlerin gündemi de bunun nasıl yapılacağı olacak.
(*) Ancak Gül’ün kendisini itildiği köşeden kurtarmak isteyeceğini, en azından yeni bir siyasi mihrak olarak hareket edip, ileride yeni bir parti kurma gibi hedeflerinden vazgeçmeyeceğine dair işaretler de vardır. Devir-teslim törenindeki karşılıklı muhabbet ifade eden “kardeşim”li, “beraber yürüdük”lü cümlelerin de bu niyetlerin üstünü örtme amaçlı olduğunu söylemek de yanlış olmaz.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00