31 Ağustos 2014

\'Kadınların en güzel tarihi\'

Nicole Bacharan, üç yazar/düşünürle yaptığı söyleşilerle  ilginç bir kitap hazırlamış: Kadınların En Güzel Tarihi. Françoise Heritier, Michelle Perrot, Sylviane Agacinski,  Bacharan’ın sorularına yanıt vererek “İnsanlığın Şafağında”n bugüne zamanı irdeliyorlar. Kitabın adı Kadınların En Güzel Tarihi. Yonca Aşçı Dalar orijinal ada saygı göstermiş: La Plus Belle Histoire Des Femmes.
Bacharan , bazen hepimizin düştüğü tuzağa düşüşünü anlatmış önsözde:
 “Pervasız bir genç kız değildim. Yirmi yaşındayken, toy  genç kızları  bekleyen ilk tuzağa düşmüş, kadın özgürlüğünün herkesçe kabul edilen bir gerçek, artık üstü kapanmış bir sorun olduğuna inanmıştım. Kadın  erkek eşitliği mi? Bu zaten annemin kuşağı tarafından halledilmiş bir sorundu; annem 18 yaşında yaşam mücadelesine atılmış, reşit olduğunda oyunu kullanmış, hiç durmadan çalışmıştı. Kuşkusuz evde “her şeyi” yapan annemdi ama ben bunun tek suçlusunun , bu işleri yapmaya pek gönüllü olmayan babam olduğuna inandırmıştım kendimi. Eğitime ve mesleklere erişim eşitliği mi? Sözünü bile etmeye gerek yoktu, zaten kendiliğinden olan bir şeydi. “Eşit işe eşit ücret mi?​” Kanuni bir zorunluluktu. İnsanın kişisel, manevi veya dini görüşlerine göre çocuk sahibi olup olmamaya karar vermesi mi ? Zaten başka nasıl olabilirdi ki ?Bütün bunlar artık üzerinde tartışılmaya bile gerek duyulmayacak şeylerdi bana göre. Sağduyu, bu tür olumlu gelişmelerin benimsenmesini  gerektirmiyor   muydu? Benim kuşağımdaki kızlarla oğlanlar arasında bu konuda bir görüş birliği yok muydu?​”
Bu düşünce biçimi, biz belirli yaşlardaki okur yazarların okulda gördüğümüz laik eğitimin de katkısıyla inandığımız efsane. Edebiyatımızda eğitimle hayat arasındaki yaman çelişkiyi  dile getiren  en tanınmış roman  Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak’ıdır.  Ve bence trajik olan romanın yazıldığı tarihten bugüne geldiğimiz noktadır. Artık Türkiyeyi yönetenler kadınla erkeğin zaten eşit olmadığını/ olamayacağını açıkça ve yüksek sesle dile getiriyorlar. Üstelik artık  eşimizin, babamızın, kardeşlerimizin (ailenin cümle erkeklerinin ve mahallenin) namusu sayıldığımızdan  temizleme harekatına tabiyiz.
Kadınların En Güzel Tarihi’ni alıp okuyun. Ama kendi tarihimizi yazmak, elimizde kalan haklar için de bir şeyler yapmayı savsaklamayın. Mahallelerde, siyasal gruplarda, siyasal partilerde bir araya gelip örgütlenmek birinci adım olsun.
Kadının insan, vatandaş, birey oluşunu savunmaya başlayalım yeni baştan. Bir insanı  43 yerinden tornavida ile yaralanmak suçken, bu insan karısı olunca nasıl suç olmaz bunu anlamak, kavramak, suç duyurusunda bulunmak cesaretinde bulunabilelim.
Birini yaralamayı alışkanlık haline getiren kişiyi programına çıkaran eşcinsimizi , RTÜK’e şikayet edelim.Bu programı yapan kanalı ve sunucusunu (Songül Karlı) boykot edelim ve bunu duyuralım. Bir insanı öldürmenin dinle, imanla, namusla ilgili olmadığınısık sık tekrarlayalım.
Şimdilik birinci dersimiz ve ödevimiz bu!

* Kadınların En Güzel Tarihi  , Françoise Heritier, Michelle Perrot, Sylviane Agacinski,  Nicole Bacharan, Çeviren  Yonca Aşçı Dolar, Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları, 251 s., 12 Tl.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et