NATO'nun sorunları ve bizimkilerin derdi!
Fotoğraf: Envato
Galler’de, toplanan NATO zirvesinin dört başlıca konusu vardı: IŞİD, Suriye, Ukrayna ve Afganistan sorunları.
Bir haftayı aşkın bir süreden beri batı medyası ve tabii Türkiye’nin medyası; NATO Zirvesi’ni düzenleyenler, bu zirvede sanki Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da, Ukrayna’da olanlardan pek rahatsızmış da bu ülkelere huzur gelmesi, bu ülkelerde halkların kardeşçe bütünleşip barış ve huzur içinde yaşamaları için nelerin yapılması tartışılacakmış gibi bir propaganda sürdürüyorlar.
Oysa gerçek şu ki, bugün “dünyanın dört en büyük sorunu” olarak NATO’nun gündemine getirilen sorunların ülkelerin sorunları olmaktan çıkıp “dünyanın sorunları” olmasında en büyük pay NATO zirvesinin en büyükleri olan ülkelerin yönetimleridir. Yani NATO zirvesi gündemi denilen gündem, IŞİD sorunu, Suriye sorunu, Ukrayna sorunu ya da Afganistan sorunu gibi sorunlar aynı zamanda kendi yarattıkları, büyütüp dünya gündemi haline getirdikleri sorunlardır.
Bugün ABD’nin, İngiltere’nin,… bölgeye müdahalesi, Suriye ve Irak’taki rejimleri yıkmak için dış müdahaleler ve içeride mezhep kışkırtmaları olmasaydı; IŞİD, Suriye sorunu, Afganistan sorunu gibi sorunlar NATO ya da BM’nin gündemi olur muydu? Ya da Almanya başta olmak üzere AB ve ABD, “Ukrayna’yı Rusya’nın etki alanından çıkaracağız” diye Ukrayna’daki faşist güçleri kışkırtıp, açık ve örtülü onca operasyon yürütmeseydi, bugün dünyanın Ukrayna diye bir sorunu olur muydu?
Bugün gelişmeleri az çok izleyen hiçbir aklı başında, vicdanlı kişi, bu sorulara “Evet olurdu! Bu sorunlar NATO’nun büyüklerinden bağımsız ortaya çıkmış, onlar yangını söndürmek için müdahale etmiş; şimdi de Cardiff’te sorunu çözüp bu ülkelerde barışı, huzuru egemen kılmak için uğraşıyorlar” diyebilir mi?
Cardiff’te, NATO’yu oluşturan 28 ülkenin liderleri toplandı. Ama bu ülkelerin her biri aynı düzeyde etkili değil. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi büyükler çekip çeviriyor her şeyi.
Bu yüzden de şunu söyleyebiliriz ki “NATO dünyanın başlıca sorunlarını konuşuyor” demek;
1-Bu sorunların gerçekte ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın çıkarları açısından çözümünün,
2- Burada çözümünden amaç o sorunları ortadan kaldırmak değil, o sorunların kullanılarak dünyanın, büyük ülkelere biat etmesi, yeni kriz bölgelerinin oluşturulmasının konuşuluyor olması demektir.
Bugün Galler’in başkenti Cardiff’te toplananlar da işte bunu; dünya üstündeki ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın egemenliklerini genişletip pekiştirmeyi konuşuyorlar. Bunun pratikteki karşılığı ise belki bugün, bazı bölgelerdeki astarı yüzünden pahalı hale gelen çatışmaları “söndürürken” yeni kriz bölgeleri belirleyip bunlar üstünde halkları ve ülkeleri “kurtarmak” için planları, programlarını konuşmaktır.
Çünkü NATO, daha ilk baştan dünya barışını korumak için değil emperyalist batı ülkelerinin çıkarlarını savunmak için kurulmuş bir saldırı ve savaş örgütüdür. Bugün de; kuruluşunda sadece Kuzey Atlantik bölgesini kapsayan görev sınırlarını genişletip, tüm dünyayı eylem alanı haline getirerek düne göre bile daha savaşçı, dünya sorunlarını silahla çözmek için mevzilenen bir örgüttür.
Cardiff zirvesi de “dünya sorunlarını”, NATO’nun bugünkü misyonuna göre ele alıp buna uygun müdahaleler için toplanmıştır.
Ötesi propagandadır!
Çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yandaş basın tarafından her ne kadar, bu zirvenin yıldızıymış gibi sunulsa da, Türkiye NATO’da kararların alınmasında en etkisiz ama görev almada en hevesli ülkedir.
Ne var ki, Erdoğan’ın Cardiff’e giderken gazetecilere yaptığı açıklamalara bakılırsa, NATO zirvesinin dört önemli başlığı Erdoğan için pek önemli değildir. Onun için varsa yoksa “paralel yapı”dır!
Nitekim dün yandaş basın ve yandaş basın olma hevesindeki basın, Erdoğan’ın Obama ile yapacağı görüşmede, Obama’dan “Fethullah Gülen’i sınır dışı etmesini ya da Türkiye’ye teslim etmesini isteyeceği” haberini manşetleri ya da sürmanşetlerinden duyurdu: “Deport edin!”, “Ya verin ya kovun!” gibi ifadelerle.
Öyle ya ülkenin ve dünyanın “paralel yapı”dan daha büyük sorunu mu var.
Hem de böylece AKP Hükümetinin ve Cumhurbaşkanının NATO’da, batı emperyalizminin bölge halklarına karşı suç ortaklığının üstü de böylece, eften püften bile sayılmayacak bir gündemin öne çıkarılmasıyla örtülebilir!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00