Vefa bir semt adı değil
Kayseri’de Karaözü diye bir köy varmış. Bu köyde volkanik taştan bir Fikret Otyam heykeli. Heykeltıraşı Metin Yurdanur. İki yıl önce açılmış bir de Fikret Otyam Kültürevi. Fikret Otyam o kıvrak Türkçesiyle nasıl anlatıyor Kültürevi’ni:
“Fikret Otyam Kültür Evi, eski bir yapının yıkılmasıyla yapılmış, akıl almaz güzel, öpülesi bir taş ustalığıyla, çimento/ harçsız... Ahşap ve yerel taştan kırk metrekarelik alan üzerinde iki kattan oluşan yapı, yüz doksan metrekarelik bahçe içerisindeki o iki katlı yapıya çıkamadım merdivenler yüzünden ama mimarı Hale Cakcak Türen ve taş ustaları Hakan Alpay ve Yılmaz Taban’a teşekkür ededurdum... Gençlere armağanımız piyano da, yeni Fazıllar çıkarm’ola aşkıyla... Çocuklara yönelik müzik eğitimi amacıyla kullanılacak yapı, yürekten inanıyorum “hayırlara vesile” olacak aşk-ı niyazım ile.”
Fikret Otyam, Kayseri doğumlu değil. Bu köye yolu bir röportaj için düşmüş. Yıllar yıllar önce o köyde bir röportaj yapmış. O köyün insanları 1928 yılında sırtlarında taş taşıyarak köye bir okul yaptırmışlar. Kitaplarında buna da yer vermiş. Karaözü köyü de bunu hiç unutmamış. Yıllar boyunca Otyam’ların sergilerine gitmişler, hal hatır sormuşlar ve sonunda da adını yaşatmak için bir evi müze haline getirmeye karar vermişler. Fikret ağabeyin o yıllardaki haliyle de birebir bir heykeli dikilecek, altına da ‘Gazeteci Fikret Otyam’ yazacaklar.
Fikret Otyam adım adım Anadolu’yu anlatmıştı bize, fotoğraflarıyla, öyküleriyle. Üst başlığı Gide Gide’ydi bu röportajların. Ha bu diyar, Uy Babo Hu Dost, 40 Yıl Önce 40 Yıl, Sonra Kara Sevdam Anadolum, Mayınlar Çiçek Açmaz, Mayınlı Topraklar Üzerinde, Kanlı Gömlekler, Adı Yemendir, Harran Koçaklaması, Can Arkadaş, Pavli Kardeş, Ağlama Anam Şu Bizim Gazipaşa, İsmet Paşalı Yıllar, Ceylanlar Suya İndi, Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları.
Hu Dost’ta şöyle başlayan yazıda yer alıyor Karaözü:
“ (...)
Dikkat edin yıl 1928, bir köy ilkokul yapmış, sırtında taş, kum, çakıl taşıyarak ve yeni harfle eğitime başlamış.
Şimdi yıl 1963’ün Nisan’ı… 23 Nisan geçeli birkaç gün olmuş. Halkın %98’i okur-yazar yeni harflerle. Geriye kalan %2’si de kötürüm, yaşlı, hasta… 15 yıl içinde 347 memur vermiş ülkeye. Bunun 132’i öğretmen. Neden öğretmen? Halk okuyup yazmayı, okutup yazmasını seviyor. (...)
Altı yıl öncesindeyiz… Karaözü’lüler toplanmış bir kahvede. “Bu okul yetmiyor dostlar. Yeni bir okul yapmalıyız köyümüze… Okumadı mı bir insan, koyuver peşini… Okumak gerek… Her şeyin başı okumak…” Böyle derler ve o gece karar verirler... Köye yeni bir okul gerek. Analar, bacılar, dedeler, gün yüzlü bebeler, hemen o gece, o mutlu gece bir karara varırlar. “Karaözü Köyü Okul Yaptırma Derneği” kurulur. Köyün en iyi yeri mezarlıktır. Nitsinler, ölüye saygı gerek, ölüye saygı gerek ama bu diriye saygısızlık demek değil ki! Mezarlığın yeri okul için biçilmiş kaftandır tam deyimiyle… Karar verilir. “Ölülerimiz daha iyi bir yere, daha uzak bir yere taşınacak, burada bir okul yükselecek, razı olmayan var mı ey canlar, ey dostlar, var mı?” Bir koro aynen bir koro gibi: “Yok!” Herkes mezarı taşıyor saygıyla, kemikleri taşıyor… Ve birkaç gün sonra bir buldozer geliyor Sivas elinden.. Homurtularla çalışıyor mezarlıkta… Dağlar, taşlar yığılıyor, taşınıyor… Ekip gündüz çalışmada… İşi bir an önce bitirmek gerek..”
İşte bu köyden bir haber geldi. Besteci ve Piyanist Fazıl Say, 6 Eylül Cumartesi günü Kayseri’nin Karaözü köyünde Fikret Otyam Kültürevi’nde konser verecek ve Serenad Bağcan’ın söylediği şarkılara piyanosuyla eşlik edecek.
Konser sonrası Faris Kılıç-Nazım Kılıç-Ahmet Say-Fikret Otyam’ın katılımcısı olduğu bir panel yapılacak, ayrıca, edebiyatımızın önemli adları Orhan Kemal, Orhan Veli ve Oktay Rifat’ın yüzüncü doğum yılı dolayısıyla anma konuşmaları yapılacaktı. Dilerim dün vefanın ne olduğunu gösteren bu eylem gerçekleşmiştir.
Okuma yazma ve sanat tutkunu nice köylerle tanışma dileğimle.
Evrensel'i Takip Et