10 Eylül 2014 00:21

İşçi katliamları ve kurultay komiteleri

İşçi katliamları ve kurultay komiteleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Mecidiyeköy’de Torunlar İnşaat’ta 10 işçinin katledilmesinden sonra gözler yeniden inşaatlardaki ağır çalışma koşullarına döndü” bile diyemiyoruz. Çünkü yazılı görsel medyanın çoğunluğunu oluşturan yandaş medya ve Hükümet, 10 işçinin katlini, sıradan bir iş kazası olarak göstermek için olağanüstü bir çabaya girişti.
Çalışma Bakanı ya da diğer bakanlar, bırakalım inşaatta çalışan işçileri ziyaret edip başsağlığı dilemeyi, doğrudan bir açıklama yapma ihtiyacı bile duymadı. Başbakan Davutoğlu, “Hayatını kaybeden işçiler şehittir” derken Başbakan Yardımcısı Arınç, “Böyle şehit olunmaz” diye Başbakanını yalanladı!
Soma’da hiç olmazsa Hükümetle arası bozuk olduğu anlaşılan Soma Holding’in patronunu hedefe koyarak, işçiden yanaymış gibi görünmeye özen gösteren yandaş basın ve AKP Hükümeti, Torunlar karşısında bunu da yapamadı.
Davutoğlu, Arınç ve yandaş medya, el birliği ile bu işçi katliamını sıradanlaştırırken Hükümetin alacağı önlemleri abartarak öne çıkardılar.
Sanki bu toplu katliama yol açan nedenler daha önce bilinmiyor da bu toplu cinayetten sonra ortaya çıkmış gibi!
Sanki AKP 12 yıldır işbaşında değil de Davutoğlu Hükümetiyle iktidara gelmiş gibi!
Ve Meclis, Türkiye’yi bir işçi cehennemine çevirmede en önemli role sahip taşeronlaştırmanın zeminini genişletmek ve taşeron çalışmasına kılıf amacıyla getirdiği yasal düzenlemeyi bir an önce yasalaştırmak için toplandı.
Bütün bunlar olurken DİSK ve KESK dışında (Ki bu konfederasyonların tepkisi de ne ölçüde olup bitenlere karşılık olabilecek tepkidir bu da çok tartışmalıdır.), Türk-İş başta olmak üzere konfederasyonlar ve bağlı sendikalar, sanki katledilen 10 işçi başka bir dünyada katledilmiş, taşeron yasası başka bir ülkede geçiyormuş gibi olup biteni sessizce izliyorlar!
Allah’tan ülkede işçiler var!
Halkalı Temapark Mesa Blokları’nda çalışan 3 bin dolayında işçi yemeklerinde kurt çıkması, beslenme, barınma ve çalışma koşullarının düzeltilmesi ve can güvenliklerinin sağlanması talebiyle inşaat malzemelerini de ateşe vererek TEM’i trafiğe kapattılar. İzmir’de Genel-İş üyesi İzenerji işçileri taşerona karşı direnişlerini iş yerleri önünde nöbetle sürdürürken Bursa’da tazminatları verilmeden işten çıkarılan işçiler fabrikayı kuşattılar! Van’da, İstanbul-Beşiktaş’ta ve başka pek çok yerde işçilerin taşerona karşı mücadelesi sürüyor.
Artık şu ortaya çıkmıştır ki, KESK ve DİSK’in yukarıdaki rezervleri bir yana bırakılırsa, konfederasyonlar ve bağlı sendikaların işçilerin hak ve taleplerini savunmak için ne niyetleri vardır ne mecalleri!
Bu sendikaların yöneticilerinin çok büyük çoğunluğu için bir dahaki sendika seçimini kazanmak tek kaygıdır ve bunun için de patronlar ve hükümetle iyi geçinme başta olmak üzere her mihnete, sınıfa her ihanete hazırdırlar.
Bu koşullarda Türk-İş başta olmak üzere konfederasyon ve az sayıdaki sendikanın yöneticileri dışındaki yöneticilerinden mücadeleyi ilerletecek, işçileri sermaye ve hükümetinin karşısına dikecek bir eylem, bir etkinlik beklemek ham hayaldir.
Bu yüzden de; sınıftan ve mücadeleden yana her sendika ve her kademeden sendikacılar, sendikal mücadeledeki etkisini işçilerin, emekçilerin mücadeleye çekilmesi için, sendikal bürokrasiye karşı mücadele için kullanmak, bunun için daha inisiyatifli olmak artık ertelenemez bir sorumluluk olarak ortaya çıkmıştır.
Bütün bunların da ötesinde, işçilerin, kamu emekçilerinin ileri kesimleri, sendikal kurultaylar, bu kurultaylar etrafında sanayi merkezleri ve işletmelerde oluşmuş komite ve benzeri örgütler artık düne göre daha fazla fiili sendika merkezleri olarak hareket etme yükümlülüğü ile karşı karşıyadır. Bu yüzden de bu komitelerin, konfederasyon ve sendikalardan (kendi dışlarından) çağrılar beklemek yerine kendileri mücadele çağrıları yapma, iş kolu, işyeri farkı gözetmeden mücadeleyi örgütlemek yükümlülüğü artık ertelenemez biçimde ortaya çıkmıştır.
Gazetemizde geçtiğimiz mayıs ayında 34 Kurultay Komitesinin imzasıyla yayımlanan Manifesto ve Mücadele Platformu da dikkate alındığında, zaten bugün her Kurultay Komitesi kendi mevziini değerlendirmek ve yapılan çağrı üstünden ortaya çıkan sorumlulukları yerine getirmek üzere harekete geçmek zorundadır.
Şu açık ki Soma faciası karşısında ileri doğru bir adım atan Kurultay Komiteleri, Mecidiyeköy’deki katliam karşısında gerekli inisiyatifi gösterememiştir. Buradaki zaaflar da dikkate alınarak, yapılan hamlenin yenilenmesi, bu çerçevede yerel platformların oluşturulması için girişimlerin yenilenmesi şimdi daha da önem kazanmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa