Bu seviye
Fotoğraf: Envato
Fatih Terim, İzlanda yenilgisi sonrasında konuşurken, “Bu seviyedeki bir maçta yapılmaması gereken hatalara” dikkat çekti. Gerçekten de bir seviye sorunumuz var ama bu sadece oyuncularla sınırlı değil. Ülke olarak, teknik adamından futbolcusuna, yöneticisinden medyasına, taraftarına kadar topyekun, yakıcı bir seviye sorunu içinde debelenip durduğumuz inkar edilemez...
Mesela, Fatih Terim’in maçtan önce, “laf olsun torba dolsun” mantığıyla yaptığı içi boş açıklamalar bu seviyedeki bir teknik adama yakışıyor mu?..
“Gruplara iyi başlamak dileğindeyiz” ne demek ki?.. Gruplara iyi başlamamak ya da kötü başlamak gibi bir dilek söz konusu olabilir mi?.. “Oyuncularımdan tüm enerjilerini, performanslarını ve kişiliklerini sahaya yansıtmalarını istedim” lafı ne anlama geliyor?.. Bunun tersi düşünülebilir mi?.. Tüm enerjisini, performansını, kişiliğini sahaya yansıtmayacak oyuncunun orada işi ne?.. “İzlanda her an dikkat edilmesi gereken bir takım”mış... Ne yani, her an dikkat edilmesi gerekmeyen takımlar da mı var?.. Rakipleri, her an dikkat edilmesi gerekenler ve her an dikkat edilmesi gerekmeyenler şeklinde mi kategorize ediyoruz?.. “Mümkünse darbe almamak istiyoruz” söylemine ne demeli?.. Kim darbe almak ister ki?.. Futbol tarihinde, darbe almak isteğiyle maça çıkan bir takım görüldü mü bugüne kadar?..
“Tersini bir istek, bir dilek, bir hedef olarak dile getirmenin mantıksızlık anlamına geleceği, zaten olması gereken normal durumları düşünce diye ortaya koymak nasıl bir seviye göstergesi” diye sormak lazım Terim’e.
Maçtan sonra yaptığı, “İlk yarı rüzgara karşı oynadık, ikinci yarı ise rüzgar kesildi” şeklindeki açıklamasını bu seviyenin neresine koyabiliriz peki?..
Ayrıca, “Bizim gibi büyük ülkelerin turnuva kaçırması kabul edilir gibi değil” lafını duyan da, her büyük organizasyonun gediklisi olduğumuzu zanneder. Oysa ki 20 kez düzenlenen Dünya Kupası’na sadece iki, 15 kez düzenlenen Avrupa Şampiyonası’na ise sadece üç kez katılma başarısı gösterebilmiş bir ülkeyiz. Ama görüldüğü gibi kendimizi avutma ve gaza getirme konusunda hiç de fena sayılmayız!..
Terim, son dönemlerdeki uluslararası turnuvalara katılamamanın oyuncular üzerinde psikolojik baskı yarattığını da söylüyor. Tam tersine bu durum futbolcuların motivasyonunu artırmaz mı?.. Daha önceki elemelerde hayal kırıklığı yaşamış oyuncuların kafasında, “Bu sefer işi daha sıkı tutalım, daha çok çalışalım ve Fransa 2016 biletini alalım” düşüncesi ağır basmaz mı?..
Devam edelim... Futbol giderek daha hızlı oynanır ve bir futbolcunun topu ayağında gereksiz yere 1 saniye bile fazla tutması rakip savunmaya yerleşmesi, kapanması, doğru pozisyon alması için fırsat vermesi anlamına gelirken, bizim takımda topu ayağına her alan oyuncunun oyalanmayı bir alışkanlık haline getirmesinde seviye sorunu yok mu?.. Ki bu temel soruna Sneijder da, “Türk futbolcular pas yaparken çok düşünüyor” diyerek dikkat çekmişti. Evet bizim sistem, taktik, strateji, diziliş vs.den çok daha öncelikli, çok daha temel sorunlarımız var. Bu seviyeye hiç yakışmasa da gerçeği kabullenmemiz lazım!..
Arda’nın çağ dışı oyun anlayışı, topu ayağına her aldığında “takımı ben kurtaracağım” havasıyla bireysel gösteriye girişip kahramanlığa soyunması bu seviyeye uygun düşüyor mu?.. Böyle bir misyonu Terim ona yüklüyorsa ayrı bir seviye sorunu, Arda kendi kafasına göre bunu yapıyorsa ayrı bir seviye sorunu!..
Bazı oyuncuların -özellikle Burak ve Emre’nin- hakemlerle el, kol hareketleri ve öfke saçan mimikler üzerinden kurduğu tiksinti verici ilişkiyi bu seviyeyle nasıl ilintilendireceğiz?.. İzlandalı futbolcuların hakemlerle hiç ilgilenmeden sadece kendi işlerine bakmasının oyuna ve skora etki etmediğini söyleyebilir miyiz?..
“Kalede Onur’un yerine Volkan oynasaydı milli takım yenilmezdi” gibisinden, en az Terim’in rüzgarlı açıklaması kadar gülünç yorumların bu seviyedeki yeri nedir?..
İşimiz zor... Eksiklerimizin, yanlışlarımızın, hatalarımızın farkına varamadığımız ve bunlara çözüm getiremediğimiz sürece “bu seviye” ile yaşadığımız sorunlar varlığını hep koruyacak...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26