15 Eylül 2014

Kadınlar AKP\'ye niye oy veriyor?

Epeydir tartışılıyor; bunca kadın düşmanı uygulama ve söze rağmen nasıl oluyor da kadınlar AKP’nin belkemiği oluyor? Rakam ortada. Seçimden seçime bazı farklar olsa da, AKP’nin oylarının yarıdan biraz fazlası kadın oyları. Özellikle ev kadınlarının, küçük şehirlerde yaşayan orta ve alt-orta gelir gruplarından kadınların yüzde 53-55’inin oyu bu. Öyle kocalarının, ailelerinin baskısıyla da değil üstelik, kadınların büyük oranda kendi kararlarıyla oy kullandığını gösteren araştırmalar var. Yakın zamanda tanıştığım ve epey muhabbet geliştirdiğim Nesrin’in anlattıklarına kulak verelim. Nesrin, kendi deyimiyle Esenyurt’ta “Ak Parti’nin can damarı bir mücahit”. Kadınların neden AKP’ye oy verdiğini işin örgütleyicisi olarak içtenlikle anlatıyor. Erkeklerin giderek daha doyumsuz, maneviyatı daha düşük, aldırmaz, ilgisiz, şefkatsiz olduğunu, çocukların tekinsiz ve gözü aç hale geldiğini, bunun kadınları zora soktuğunu söylüyor. 

“Biz kadınlara ‘bu erkekleri ve çocukları yola getireceğiz, bizim camiamızda erkekler evine ekmek götürür, karısının kızının ihtiyaçlarını karşılar. Aile birliğinizi sağlarız. Hem dışarıya karşı seni ve çocuklarını koruyup kollayacak kadar güçlü, hem de evin içinde şefkat ve merhamet gösterecek kadar muhlis bir adam haline getiririz’ diyoruz.  İşse iş, Allah korkusuysa Allah korkusu… Bir kadın daha ne ister?​” diyor. Şiddetin arttığını kabulleniyor ama diyor ki “benim mıntıkamda hiçbir erkek bizim kadınımıza el kaldıramaz. Bize rağmen kaldırırsa onu kahveye giremez duruma getiririz”. İşini, sosyal ağlarını AKP’nin yerel ağları sayesinde elde eden erkeklerin sözlerinden çıkamayacağını, kadınların da bunu bildiği için kendileriyle birlikte hareket etmelerinin bir nevi “kumanda merkezinde olmak” anlamına geldiğini anlatıyor. Ama şartları var; “eğer evin içinde huzurun olsun istiyorsan gücünü bizden alacaksın. Kadın dediğin her şeyi göstere göstere yapmaz. Kocanın arkasından dolanmayı bileceksin.”

İslami muhafazakâr aile söylemi, islamın erkek üzerinde “medenileştirici” bir etki yarattığını, kadının ise “kendi fıtratına uygun” rollere uymaya yönlendirildiği bir aile modeli tasavvur ediyor. Ancak bu aile modeli bu çağda karşılığı verilmeden tutacak bir model değil. O nedenle de pazarlık olarak ayni ve nakdi yardımlar devreye giriyor. Engelli ve sürekli hastalığı olan yakınına bakmak gibi zaten “kadın işi” olarak yapılan iş için; dul olduğu için; engelli olmasa da kendi çocuğuna koruyucu aile olarak bakmak için ödenen nakit yardım, okula giden çocuklar için anneye ödenen şartlı nakit transferleri… Evet, bunlar muhafazakâr, cinsiyetçi işbölümünü pekiştiriyor, ama aynı zamanda karşılıksız kadın emeğine değer vermek olarak da sunuluyor. Nesrin bu konuda çok açık; “başka partiye oy verse bunların elinden gideceğini her kadın bilir.”

Nesrin’e göre AKP kadınları güçsüzleştirmiyor, aksine güçlendiriyor. “Mukabele” ya da “okuma” toplantılarının sadece dini değerleri yaygınlaştıran pratikler olmadığını anlatıyor: “mukabeleye gidiyorum diye evden çıkamayacak tek bir kadın bile yok bizim memlekette. Üstelik her türlü derdin konuşulduğu, kadınların akıl hocalarıyla buluştuğu yerler oralar. Ailesi, çoluğu çocuğu, işi gücü, okulu, hastanesi ile ilgili her türlü meselede çözüm bulduğu yerler. En yakınında, en dokunabildiği kişilerden oluşan bu gruplarda ‘abla’ olmak için de yarışıyor kadınlar birbiriyle. Abla olmanın yolunun bizden geçtiğini de biliyorlar tabi. Yoksa nasıl çözecek okul sorununu, doktor sorununu, yardım sorununu?​” diyor gülerek. 

Kadınların AKP’ye sadece bir paket makarna, kısıtlı sosyal yardımlar vs nedeniyle oy verdiğini düşünmek kadınların gündelik hayata değen politika taleplerini ve politik akıllarını küçümsemek anlamına gelir. Görünen o ki kadınlar yerelde iktidar ile zımni gündelik anlaşmalar yapıyor, politikanın en basit işlevini yani gündelik hayatın biçimlendirilmesi işlevini yerine getirmesini bekliyorlar. 

“Niye” sorusuna kadınların aklını ve politika yapma biçimlerini küçümsemeye mahal vermeden cevap vermek, çok yönlü tartışmak çok önemli. Ancak böyle kadınların değişme ve değiştirme potansiyellerini içeren bir siyasete kapı açılabilir. 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et