21 Eylül 2014 00:05

Yetim aşkı neyin göstergesi

Yetim aşkı neyin  göstergesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaklaşık iki yıl önce, “Yetimler ve iktidar” başlıklı yazımda iktidarın “tüyü bitmemiş yetim” söylemine dikkat çekmiştim. 2009’da Tekel işçilerini karalamaya çalışan başbakan, işçilere “Halkın parasını ödüyoruz. (...) ben tüyü bitmemiş yetimin hakkını (...) kimseye yediremem,’’ demişti. Yani, işçiler “tüyü bitmemiş yetim” hakkını yemek istiyorlardı ama kahraman başbakan buna izin vermeyecekti.
Bakan Veysel Eroğlu ise Kırşehir’de yaptığı bir konuşmada, “Türkiye’de hiçbir banka batmadı. Halkımızın üç kuruş parasını bile hortumlattırmadık. (...) hortumları kestik. Parayı iyi yönetiyoruz. Bize emanet edilen paraya sahibiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyoruz. Böylece hizmetler yağmur gibi yağıyor,” demişti. Belli ki, “tüyü bitmemiş yetim” söylemi Türkiye’de iş yapıyordu.
***
Yetimler söylemini AKP pek seviyor. En çok da İstanbul’daki Bağcılar Belediyesi yönetimi seviyor. Yıllardır her olanakta adında “yetim” yer alan etkinlikler gerçekleştiriyorlar. Bilmeyenler olabilir: Bağcılar Belediyesi yönetimi bizzat başbakan tarafından “en az üç çocuk yapın” öğütleri ile süslenen toplu nikah törenleri düzenleyen, çok çalışkan bir yönetim.
Bağcılar Belediyesini yönetenler “Yetimler Gecesi” düzenlemeyi çok önemsiyor. Aslında bu etkinliklere “öksüz” değil de, “yetim” sıfatı konulması bile bir zihniyetin göstergesi. Yetim babasız çocuklar için kullanılıyor. Öksüz ise anası veya hem anası hem babası ölmüş olan çocuk demek.
Bağcılar Belediyesi’nin 2010’da düzenlediği Yetimler Gecesi bir Ramazan Çadırı’nda yapılmış, çocuklara bayramlık elbise dağıtılmış ve bazı çocuklar “temsili olarak” giydirilmişti. Belediyenin bu yıl düzenlediği gecede de, “ilçedeki yetimleri temsilen sahneye alınan 11 yetim çocuğa bayramlıkları hediye” edildi.
Yetimler Gecesi’ni düzenleyenlerin verdikleri armağanlar sıkı bir halkla ilişkiler çalışmasının parçası. Yetimler Gecesi, çocukların anasız babasız kalmasını umursayan bir zihniyetin ürünü değil. Tam tersine, yetimler söylemi bitmek bilmeyecek bir savaş için çabalayanların söylemi. Bunu görebilmek için Yetimler Gecesi’nde Senai Demirci’nin yaptığı “Ramazan’da Çocuk Olmak” başlıklı konuşmayı incelemek yararlı olabilir. Başından sonuna “yetim” ile süslü konuşmada, Senai Demirci’nin söyledikleri İŞİD vb. oluşumların zihniyetini yansıtıyor.
Çocuklara seslenen Demirci bakın neler söylemiş: “İslam alemini Kudüs’ten ayıran gayrimeşru bir devlet olan İsrail ve yandaşları ateşten yana ebedi olarak nasiplerini alacaktır! Dahası da var: Zalimlerin yeryüzündeki varlığı cehenneme olan imanımızı arttırıyor. Zalimler için yaşasın cehennem diyoruz. Cehenneme, ebedi ateşe ve sonsuz gazaba ‘ben müşteriyim’ diyenler varmış.”
Demirci’nin kullandığı söylem, İslamcı söylemleri yakından takip edenler için hiç de yabancı değil. Bu gibi konuşmalarda “yetim” bırakılan çocuklar ve daha önemlisi “öldürülen bebekler” çok önemli öğeler. Tam da bu nedenle, Demirci “Gazze’de öldürülen bebekler” üzerinde durmuş. Bunun ardından gelecek vurgu da belli: “Gazze’de öldürülen bebekler” Batılılar için önemli değildir. Batı “sahte yüzlü” olandır, “samimi olmayan” demektir; bu dünya “ikiyüzlü” bir dünyadır. Doğal olarak, selamet İslam’dadır. Bu zalim dünyaya verilecek olan yanıt ancak, “Rabbim senin yönündeyiz, bedel ödemeye hazırız,” olabilir.
***
Bağcılar Belediyesi yetim aşkında elbette yalnız değil. Ağustos ortasında yine Bağcılar’da İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliği, Türkiye’nin 27 ilinden getirilen İmam Hatip Liseli ve kimsesiz çocukların katılımı ile gerçekleştirilen “Onun Kimsesi Benim” Projesi bitiş etkinliği bunu gösteriyor. İstanbul Müftü Yardımcısı orada. Din Öğretimi Genel Müdürü orada. Kredi Yurtlar Kurumu İstanbul Bölge Müdürü orada. Bağcılar Belediye Başkan Yardımcısı da orada. Bağcılar AK Parti İlçe Başkanı da.
Tablo gayet açık. Yetimler söylemi de, Yetimler Gecesi de düşmanlık körükleyen, çocukları ve gençleri “zalimleri cehenneme göndermeye” heveslendiren, kutsal savaş kavramını işleyen, dogmacı bir zihniyetin ürünü. Bu zihniyet çocukları gerçekten önemseyen, hak hukuk gözeten, insancıl bir zihniyet değil. Tam tersine, çıkarcı, kavgacı ve savaşçı bir zihniyet. Türkiye’nin hemen yanı başında süren çatışmalara engel değil, taraf olan bir zihniyet. Çocukların bu zihniyetten korunması için mutlaka çaba göstermek gerekiyor.

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa