21 Eylül 2014

Ataol Behramoğlu arkadaşımdır

Ataol Behramoğlu arkadaşımdır. Bütün iyi arkadaşlar gibi tartışırız, didişiriz. Gençken daha uzun sürerdi tartışmalarımız. Mektup yazma geleneği eskimemişti. Birbirinden uzak şehirlerde aynı şiirleri okur, didikler, yazışırdık.
Ataol, zaman zaman birbirimizden ayrı yerlerde de dursak, yolumun bütünüyle ayrı düşmediği bir arkadaşımdır. 1960’lardan buyana arkadaşlığımın kesintisiz sürdüğü bir yaşıtımdır
Gazete yazılarından seçilmiş Kimliğim: İnsan biraz bu yüzden de heyecanlandırdı beni. Nicedir birlikte olamamanın, görüşüp konuşamamanın acısını duydum. Sonra çaresiz ayrı düştüğümüz ortak arkadaşlarımızı hatırladım, mesela Oktay Arayıcı’yı .
Ölüm ayrılığı zor elbet de, dünya görüşlerimizin ayrılmasıyla yolların ayrılması galiba daha  acı. Bir gençliğin günlerinin ortak anlarını tükettiğin dostun bir anda bir yabancı olması.
Ataol, İsmet Özel yüzünden bu acıyı hepimizden daha derin yaşadı. Neyse...
Ataol gazete yazılarında içten bir anlatım tutturmuş. İyi bir sevda şairi sayılmasına da sığınarak şunları yazmış:
“Ömrüm boyunca kadınlardan çok etkilendim. .. Kadınları çok sevdim. Kadınlar konusunda çok düşündüm. Kadınlar için şiir yazdım. Kadınlar için şiir yazdım. Bulunduğum her yerde kadınların blunmasından mutluluk duydum. Kadınlara(yakın ya da yabancı) kabalık ettiğim oldu. Fakat (yaş , toplumsal konum ya da fiziksel özellik farkı gözetmeksizin) onlara her zaman, ayrı bir saygı ve (çekingenlikle karışık) ayrı bir ilgi duydum...”
Ataol buradan sonra  yüzünü doğrudürüst görmeden aşık olduğu bir kızın öyküsüyle başlıyor anlatmaya. Bir masal aşkının 6-7 yaşındaki Ataol’undan daha doğrusu “söylenmemiş aşkın güzelliğiyle” geçen çocukluktan bugüne geliyoruz.Kadın erkek ilişkilerinde gözden kaçan noktalara cesaretle dokunuyor Ataol. O günlük olayların dağdağası içinde
Ve benim yurdumda
İpek bakışlı kızlarımız yatıyor hapiste şimdi
Ve  kara gözlü oğullarımız...
Gençliklerini tadamadan daha
Güneşe doyasıya bakamadan
dizelerinin yer aldığı şiirler yazmış bir şair. Hapisi de sürgünü de tatmış biri.
 Elbet  kadınlara hayranlığı eleştiriye uzanmadan kalmıyor. Ünlü adların eşlerinin sevdiklerinin acımasız davranışlarını kendine yapılmış gibi acıyla anıyor. Bu arada kadınların her olayda haklı sayılıp sayılmaması gereğini de sorguluyor.Nefes aldığı her saniyeyi hak edip etmediğini sorgulayan bir şairin yıllar önce yazdıklarını keyifle okuyorsak, ülkemizde kimi günleri yeniden yeniden yaşamanın bezginliğini de kavrayabiliriz sanırım.
Belki de bu bezginlik geçmiş yüzyılların şairlerinin günümüz insanı için önsezilerini doğrulamaktadır: “Sevimsiz ve unutulmaya yazgılı bir kalabalık  halinde” yeni bir bin yıla doğru ilerleyen bigünkü insanlık , belki hiçbir zaman olmadığı kadar mutsuz. Kardeşlik ve eşitlik idealleri canlanmadıkça, insanı sahip olmak ve yönetmek hırslarının değil , var olmak ve üretmek duygularının özgürleştirdiği duyumsanmadıkça , tek tek bireyselliklerimizin ötesinde bütün bir insanlığın sonucu ve parçası olduğumuz bilinci kazanılmadıkça , mutluluk duygusu yerini şimdi olduğu gibi yüzeysel doyumlara ve gittikçe daha çok çatışmlara bırakarak, yeryüzünden büsbütün uzaklaşacak...
Ataol Behramoğlu benim arkadaşımdır. İyi bir şair/iyi bir yurttaş oluşuyla övündüğüm bir arkadaş.
Bir şairi kavramak için onun düzyazılarını da okumak gerekir.

*Kimliğim:İnsan, Ataol Behramoğlu, Tekin Yayınevi, 306 s. 23Tl.

Evrensel'i Takip Et