Torba Yasa’nın işlevi
Soma katliamı sonrası “madencilerin çalışma koşullarını düzeltmek” gerekçesiyle gündeme gelen Torba Tasarı geçtiğimiz günlerde yasalaştı. Yasada madencilerin ücret ve çalışma koşullarına ilişkin sınırlı iyileştirmeler var. Buna göre madencilerin yeraltında çalışma süreleri günde 6 saatle sınırlanırken, “zorunlu nedenler” ve “olağanüstü haller” dışında fazla çalışma yaptırılamayacağı hükme bağlandı. Ücretlerinin asgari ücretin iki katından az olamayacağı düzenlendi ve hak kazanmış olanlar için yıllık ücretli izin 4 gün arttırıldı. Sosyal güvenlik haklarına ilişkin de kısmi iyileştirmeler var.
Buna karşılık yasa yürürlüğe girer girmez önce Zonguldak, ardından Kütahya’da birçok maden işletmecisi yapılan düzenlemelerin maliyetleri arttırdığı gerekçesi ile üretimi durdurdu.
Yani yılın ilk 8 ayı itibarıyla en az 1270 işçinin can verdiği çalışma koşullarında, üretimi sendikalar değil de patronlar durdurdu!
Bir hafta içinde 5200 maden işçisi işsiz kaldı. Üstelik de Girişimci Bilgi Sistemi’nde toplanan verilere göre madencilik faaliyet kârlılığı en yüksek sektör.
Bu veriyi, iş cinayetlerinde can veren madencilerle birlikte değerlendirdiğimizde (2014 yılının ilk 8 ayı için Soma katliamında kaybettiklerimiz dışında 30 işçi) iş cinayetleri ve ekonomik kâr arasındaki ilişki bir kez daha açığa çıkıyor. Burjuvazinin üretimi durdurma hamlesi ise bu ilişkinin açıkça itirafı mahiyetinde. “İşçiyi öldüresiye çalıştırmayacaksam üretim yapmam” diyor patronlar. Kârına “tehdit” gördüğü ücret düzeyi ise işçilerin aileleri hesaba katılmaksızın hesaplanan asgari ücretin iki katı.
Öte yandan siyasal iktidarın, patronların üretimi durdurma kararını bir “milli güvenlik tehdidi” olarak algılamamış olmasının da önemle altını çizmek gerekiyor. Buradan hareketle bir kez daha görüyoruz ki; “ulusal güvenliği tehdit eden” ya da “kamu sağlığını bozucu nitelikte” olan üretim faaliyetinin durdurulmuş olması değil. Durduranın sınıf kimliği!
Yani işçilerin greve gitmesi “ulusal tehdit” ama üretimin patron tarafından durdurulması ise “girişim serbestliği”. Üretimin durdurulduğu madenler de kamunun üstelik. Patronun “üretim yapma” taahhüdü ile kiraladığı maden ocakları.
Siyasal iktidar kuralsız çalışma koşullarına bağlı olarak artan işçi ölümlerini taşeronun yasaklanması için de, madenlerin kamulaştırılması için de “yeterli” bir gerekçe olarak değerlendirmiyor. Yürüttüğü politikalar sonucu sınıf katliamı boyutuna ulaşan iş cinayetleri artık sadece Türkiyeli işçilerin değil, dünya işçi sınıfının can güvenliğini de tehdit ediyor. Birkaç gün önce Bartın’da meydana gelen göçükte bir Çinli işçi yaşamını yitirdi.
Aynı günlerde Çalışma Bakanı resmi twitter hesabında kömür madenlerinde neden yaşam odası “olmaması” gerektiğini anlatan derin analizler yaparken, Başbakan ise ölmeyen işçiler için patronu “ödüllendireceklerini” açıklıyordu.
Ancak iş cinayetlerini “normalleştirmeyi” adeta bir resmi politika haline dönüştüren ve işçilerin yaşama hakkını pazarlık konusu haline getiren tüm bu açıklamalara rağmen bugün 5200 madenci, patron üretimi durdurduğu için işsiz kaldı.
Dolayısıyla Torba Yasa’nın yürürlüğe girmiş olması, işçiler için sağladığı kazanımlar bakımından olmasa bile patronların nasıl kâr ettiğini çıplak gözle görebilmemiz bakımından son derece işlevsel oldu.
Asgari ücretin iki katı ücret ödemeyi üretimi durdurma gerekçesi yapan patronların alıştırılmış oldukları yatırım ikliminin niteliklerini, onlara sağlanan kolaylıkların boyutlarını tahayyül etmemiz artık daha kolay.
Evrensel'i Takip Et