Türkiye'nin iki yönlü IŞİD politikası
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM toplantıları için gittiği New York’ta PBS’in ünlü röportajcısı Charlie Rose’a yaptığı açıklamalar, aslında şaşırtıcı olmayan ve Türkiye’nin IŞİD politikasının iki yönlü karakterini ele veren özellikler taşıyor.
IŞİD’e yönelik olarak hava saldırıları için “Müdahalenin bir boyutu, mücadelenin tamamı değil” diyen Erdoğan, halifelik ilan edip kendisini İslam Devleti olarak sunan IŞİD’in bir devlet olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Kimse onlara devlet demiyor. Hayır devlet değiller. Bu kabul edilemez. Bu bir terör örgütüdür. Onlar kendilerini istediği gibi tanımlayabilirler ama bu bizim onları öyle kabul edeceğimiz anlamına gelmez.”
Erdoğan bunlarla da yetinmeyip ekledi: “IŞİD saldırısıyla Musul’da yaşananlar şimdi de Kobani’de yaşanıyor. Hava saldırıları müdahalenin bir boyutu, mücadelenin tamamı değil. Türkiye deneyimi çerçevesinde IŞİD ile mücadelede üzerine düşeni yapacak.”
Bu sözler ilk bakışta Türkiye’nin IŞİD konusunda yansıyan pratiğiyle çelişiyormuş gibi görünebilir. Çünkü Türkiye bugüne kadar IŞİD komutanlarının bile kendisine teşekkür edeceği bir ilişki kurmuştur bu örgütle. Sınırda geçiş kolaylığından, yaralanan IŞİD elemanlarının Türkiye’deki hastanelerde halen süren tedavisine kadar uzanan ve daha farklı boyutlar da içeren bir ilişkidir bu.
Politika ve onun yön verdiği diplomasi alanındaki gelişmelerde bazen ilişkiler, sadece bir yönünden tutup açıklanamayacak ve biri diğeri ile çelişir gözükse de, onu dıştalamayan özellikler taşır. Gerçekliğin kendisini girift ilişkiler bütünü içinde gösterdiği böylesi dönemlerde önemli olan fotoğrafın bütününe bakmaktır. Bir fotoğraf karesinde bazen anlamsız bir boşluk gibi görünen bir alan, ortada duran nesneyi tamamlar ve güçlendirir. Türkiye’nin IŞİD politikasında da durum biraz böyledir.
Türkiye, ABD yönetiminin IŞİD’e operasyon için diplomasi trafiğini hızlandırdığı süreçten beri, ABD’nin politikaları içinde yer tutacağının güvencesini ABD’ye vermiştir. ABD basının Türk dış politikasını belirli bir alana doğru zorlamaya yönelik sıkıştırma haberleri bu gerçeği değiştirmez ve aslolan bu süreç içinde ABD’li yetkililerin Türkiye ile ilgili yumuşak ve pozitif açıklamalar yapmış olmasıdır.
Ama diğer taraftan da, 3 gün boyunca çatışmaların yoğun olarak sürdüğü Kobanê’nin Suruç sınırında da gözlemlediğimiz gibi Türkiye, YPG ile savaşırken IŞİD’in sırtını dayadığı bir ‘lojistik sınır’ işlevini de görüyor. Türkiye’nin, IŞİD’e silah yardımını devam ettirdiği iddiaları dışında bile iki güç arasındaki savaşta IŞİD lehine bir ‘pozitif ayrımcılık’ uyguladığı açıkça görülüyor. IŞİD’e kadro desteği olmak için dünyanın başka ülkelerinden gelip Türkiye sınırını kullanarak geçenler zaten belgelenmişti. Ayrıca IŞİD’in Türkiye’den de kadro devşirdiği birçok kez yansıdı. Ama onun ağır silahlarla saldırdığı Kobanê’yi daha hafif gerilla tipi silahlarla korumaya çalışan YPG’ye destek için Türkiye’den gitmek isteyenlere sınır kapatıldı. Kobanê’deki direnişe moral destek açısından sınırda oluşan kalabalığın tam bir devlet terörü uygulanarak dağıtılmaya girişilmesi de yine IŞİD’e açık bir destektir.
Erdoğan her ne kadar ABD basınına IŞİD’in Kobanê’ye saldırısından rahatsızmış gibi konuşsa da, devletin açık pratiği Türkiye’nin bu konuda bir zamanlar Hizbullah ile kurduğu ilişkinin bir benzerini sürdürdüğünü gösteriyor. Türkiye’nin ‘sınır güvenlik politikası’ ve Rojava Kürtlerinin Türkiye Kürtlerini de etkileyebilecek güçlü bir mevzide bulunmasını engelleme kaygısı, Türkiye’nin devlet politikasına yön vermektedir.
Türkiye tam da bu nedenlerle bir taraftan, IŞİD’in; Kobanê’de ve Rojava’nın genelinde YPG ve PKK’nin iradesini kırmasını isterken, diğer taraftan da ABD’nin IŞİD politikasının da bir parçasıdır. Rehineler de getirildiği için, Erdoğan’ın rahatlayarak ilk kez kullandığı “terör örgütü” gibi ifadeleri bundan sonra da kullanması muhtemeldir. Ama bu, Türkiye’nin IŞİD politikasının iki yönlü karakterini en azından bir süre daha değiştirmeyecektir.
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00