26 Eylül 2014

İnsanların inançları gereğince yaşama hakları vardır. Bu hakları temin etmek ise yaşadığımız çağda devletlerin güvencesi altındadır. Yasakçı zihniyete karşı mücadele edeceğini beyan ederek iktidar olan AKP’nin 12 yılda gösterdiği tüm özgürlük alanı ‘islami’ olmuştur.
Halk arasında ‘kendine müslüman’ diye tabir edilen bu yaklaşım AKP nezdinde ‘makbul vatandaş, birinci sınıf vatandaş’ olarak karşılık bulmaktadır.
Başörtüsü yasakçılığını hiçbir zaman savunmadığım halde tek taraflı olarak tüm uygulamalar gibi son yapılan uygulamalar da bizi zorla başörtüsü karşıtı yapmaktadır. Devlet Ana, Hükümet Baba evlatlarına farklı uygulama yapmaktadır. Kendi ailemizden biliriz, çocuklar arasında az biraz teraziyi tutturamazsak hemen kıskançlıklar devreye girer ve bu kıskançlık telefi edilemez ise kardeşler arasında düşmanlığa kadar gider. Bu gerçeği bilenlerin bu ülkede Alevilerin sokaklarda zorunlu din dersine karşı verdikleri mücadele, AİHM’de haklılıkları ve itirazları kabul görmelerine rağmen hâlâ görmezlikten geliniyor.
Hükümet yetkilileri orta öğretimde başörtüsü serbestisini ‘talep’ şeklinde açıklıyor. İyi de Alevilerin talepleri, Kürtlerin ana dili talebi ne oluyor? Yok! Çünkü biz öncelikli vatandaş değiliz. Çünkü biz asli unsur birinci sınıf vatandaş değiliz. Çünkü biz kardeş değiliz.
Kardeş olsaydık, bunca mücadelemiz, bunca talebimiz, topladığımız bir milyon imza, yaptığımız oturma eylemleri, yürüyüşler, mitingler, Danıştayda ve AİHM’de kazandığımız davalar yok sayılmazdı.
Kimse bize ‘Alevi kardeşlerimiz’ demesin, biz kardeş değiliz, hatta üvey kardeş dahi değiliz. Bu sözlerim sadece Hükümete değildir, kendisini düne göre daha fazla özgür hisseden, ülkeyi düne göre daha demokratik gören herkesedir.
Alevilerin ısrarlı taleplerini görmezlikten gelip başörtüsü serbestisini ‘talep var’ diyerek hayata geçirdiğiniz zaman Alevileri kardeş olarak görmeyi bir kenara bırakın doğrudan köle olarak görmektesiniz. Siz bu ülkenin asli unsuru, gerçek evladı, birinci sınıf vatandaşı biz Aleviler ise vergisini veren, askerliğini yapan köleleridir. İşlettiğiniz hukuk kardeşlik hukuku değildir, efendi-köle hukukudur.
Kürtlere de bunu yapıyorsunuz Alevilere de. Dahası Türk ve Sünni olmayan herkese karşı uyguladığınız hukuk kardeşlik hukuku değil efendi-köle hukukudur.
Bu şekilde davranarak sadece düşman yaratıyorsunuz. Şunu bilin ki bu düşmanlık sizi mutlu etmeyecektir. 90 yıldır uygulanan hukuktan nasıl kimse mutlu olmadıysa sizin yeni Türkiye’nizde uyguladığınız bu düşmanlık yaratan hukukunuzdan da kimse mutlu olamayacaktır. Bu düşmanlık tohumları bir gün sizin yakanıza yapışacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et