Kobanê'de kimi, nasıl savunacağız?

Reel siyaset sadece temennilerle olmaz. Sosyal ve siyasal gelişmelerin bir yerde planlanıp istenilen şekilde yönetilmesi kolay değildir. Ne ABD her şeyi istediği gibi planlayıp yönetebilir ne başka güçler.

Toplumsal ve siyasal mücadelelerde mühendislik hesabı mümkünmüş gibi dikkatli olmak ama bunun gerçekleşmesinin zorluğunu dikkate almak gerekir.

Ulusal mücadeleler,  varlık savaşları hatta özgürlük kavgaları bazen bölgesel gerilimler ya da küresel dengeler içinde gelişir.

Kobanê’de bir ölüm kalım kavgası verilmektedir. Bu kavgaya öncülük eden Kürtlerdir. Ama bizim hatta dünyanın savunması gereken sadece Kürtlerin geleceği değil bölgede çoğulcu, özgürlükçü yönetim modelidir.

Bu nedenle Kobanê konusunda herkes hepimiz bir sınavdan geçiyoruz. Dünya, evrensel insani değerleri savunmada ne kadar samimi ve kararlı birlikte göreceğiz. Türkiye, çözüm konusunda ne kadar inandırıcı yine birlikte gözlemleyeceğiz.

Kobanê’de bir sıcak savaş yaşanıyor. Böyle bir dönemde silahın kimden nasıl temin edileceğini tartışma hatta polemik konusu yaparken gerçekçi olmak zorundayız. Yapabileceklerimiz ve yapamayacaklarımızın farkında olmadan siyasal söylem geliştirmek kolaydır. Son derece ideal tutumları masa başında dile getirebilir savunabilirsiniz. Ancak karşınızda sizi katletmek üzere gelen bir askeri güç söz konusu iken ilkeli olma tartışması yapmak bile bile ölmeyi  göze almaktır.

Bu savaşta doğru bir yerde durmanın ilk adımı dayanışma adına ciddi bir seferberliği örgütlemektir. Zamanla yarışılan bir tabloda durmak ve tartışmak mümkün değildir. Bu nedenle Kobanê ile dayanışma konusunda hiç tereddüt etmeden hareket etmek ve mide bulandıran polemiklerden uzak durmak gerekir. 

Tezkereye karşı çıkmanın bu bağlamda bir tutarsızlık içermediğini görmeliyiz. Türkiye’nin bölgeye yönelik niyeti herkesin malumu iken tezkere konusunda tereddüt hayalperestliktir.

Aman çözüm süreci zarar görür diyerek antidemokratik uygulamalara sessiz kalmak nasıl kabul edilemezse, barış çabaları zarar görür diye Kobanê’ye seyirci kalmak da söz konusu olamaz.

Artık hassasiyetleri görme sırası Türkiye’de. Türkiye’yi yönetenlerde.