27 Eylül 2014 00:20

Kobanê direnirken!

Kobanê direnirken!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

BM Genel Kurulu “IŞİD’le mücadeleyi” konuştu. Obama’dan Erdoğan’a konuşanlar esti yağdı!

BM toplantısına giden “dünya liderleri” ikili üçlü toplantılarda konuştular. Soranlara da “IŞİD’le mücadele için elimizden gelen her şeyi yapacağız” dediler.

Bu konuşmalar olurken, Körfez ülkelerinin yakın iş birliğindeki ABD, Suriye ve Irak’taki IŞİD hedeflerini vurmaya devam etti!

Ama, bu uluslararası konuşmalar ve operasyonlarda IŞİD’in Kobanê’ye yönelik vahşi saldırısı, bu saldırının Suriye’deki tek huzurlu bölgeyi, halkların bu tek sığınağını hedef aldığını görmezden, duymazdan gelindi.

“Dünya IŞİD’e karşı birleşiyor”, “Şu kadar ülke IŞİD’e karşı koalisyona katıldı”, “IŞİD’in para damarları kesiliyor”,…haberleri içinde Kobanê’ye yönelik IŞİD saldırısı, bu saldırıya karşı direnen halkların, PYD ve YPG’nin gerçek bir kahramanlık olarak da sürdürdüğü mücadele, halkların yardım ve dayanışma çağrıları… BM’nin ve ülkelerin arasında oluşan “yüksek diplomasi” kurullarında yok sayıldı.

Yandaş basın ve AKP sözcüleri ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’de; Müslüman ülkelerdeki mezalime karşı mücadele etmeyen BM’yi eleştirisini büyük bir zafer kazanımı olarak gürültülü biçimde propaganda etti, etmeye devam edecek görünüyor. Bu yandaşlar topluluğu; İslam dünyasında yaşanan IŞİD mezaliminde hatta Gazze’de yaşanan İsrail mezaliminin böylesine ağırlaşmasında Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin önderliğindeki dış politikanın rolünü görmezden, duymazdan geldiler; gelmeye de devam ediyorlar.  

Oysa bugün Kobanê’de safları tüm insanlığın gözünün önünde cereyan eden ve bir yanıyla IŞİD’e karşı göğüs göğse savaşa, bir varlık yokluk savaşına dönüşen mücadele aslında laik, demokratik, emperyalist ve gerici müdahalelerden arınmış bir bölge mücadelesinin ön cephesidir!

Ki, onlar da zaten bunun için Kobanê’deki mücadeleyi görmüyor, duymuyor!

Dünya elbette emperyalistler ve onları eleştiriyormuş gibi yapıp kabadayılık gösterisi yaparken onların eteğine tutunarak politika yapan ülke yöneticilerinden ibaret değil. 

Nitekim IŞİD’in Irak’ta saldırıya geçmesiyle, özellikle de Şengal ve Kobanê’ye saldırısıyla Türkiye’nin her yanında ilericiler, demokratlar, aydınlar, çeşitli siyasi partiler ve çevreler, Alevi örgütleri, özgürlük ve demokrasiden yana çevreler sokağa çıkarak IŞİD’in saldırılarına karşı dünyayı, Hükümeti uyaran eylem ve etkinliklere başvurdular.

Türkiye’nin bu en duyarlı, Türkiye’nin demokrasi güçleri diyeceğimiz kesimleri son günlerde bir yandan sokağa çıkarak öte yandan temsili düzeyde de olsa Türkiye Rojava sınırına giderek Hükümetin ve dünyanın IŞİD’in Kobanê’ye saldırısına yönelik duyarsızlığına tepki gösterirken aynı zamanda Kobanê direnişine destek ve dayanışmalarını ifade etmeye çalışıyorlar. 

Nitekim son günlerde HDP, EMEP, ÖDP, CHP,… gibi partilerden milletvekilleri parti başkanları ve yöneticileri sınıra kadar giderek Rojava’ya, Kobanê’de direnen güçlere desteklerini ifade ederken emperyalistlerin ve gericiliklerin, özellikle de Türkiye’nin bölgede “tampon bölge oluşturma” planlarına karşı mücadele edeceklerini ilan ettiler; etmeye devam ediyorlar.

- Peki bugüne kadar yapılan protestolar, çağrılar, girişilen etkinlikler, gösterilen destek ve dayanışma yeterli midir?

- Peki bugün bir araya gelen güçler, Hükümetin “tampon bölge kurulması” girişimleri ve IŞİD’e karşı mücadeleyi Kürt siyasi güçlerinin tasfiyesine dönüştürmeyi amaçlayan girişimlerini püskürtmeye yeter mi?

- Peki bugün oluşan güçlerin giriştiği eylem ve etkinlikler, dünyanın demokratik kamuoyunun dikkatini emperyalist planlara ve bölge halklarının laik ve demokratik bir bölge için hakların kendi kaderlerini tayin etme mücadelesine, onların taleplerini desteklemeye yöneltmeye yeter mi?

Elbette yetmez!

Elbette; bugün mücadele için öne çıkanlar Kürtler ve Türkiye’nin en öndeki Alevi örgütleri, ilerci demokrat çevreleri ve aydınlarından ibarettir! Bu yüzden de bugün; bölgedeki gelişmelerin teşhiri, Türkiye’nin bu gelişmeler içindeki rolü, emperyalistlerin bölge planları, IŞİD gericiğine ve bölge gericiliklerine karşı mücadelenin laik, demokratik, özgürlüklerin olduğu ve refahın paylaşıldığı bir bölge için tüm halk kesimlerinin, işçi sınıfının ve onun örgütlerinin, sendikaların, emek örgütlerinin… ortak mücadelesi için çok yönlü çabaların sürdürülmesi hayati önemdedir. 

Bugün Rojava’nın, Arap, Türk, Kürt, Süryani, Êzidi, Ermeni,… bütün halklarla dayanışmanın ve mücadelenin ortaklaştırılmasının gerçekçi biçimi bu yoldan geçmektedir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa