Gezi bir kez daha yargılanıyor!
Fotoğraf: Envato
2013 yılının yaz aylarının heyecanını ve de boğazımızdaki yanma hissini henüz unutmadık. Gezi Direnişi üzerine çokça yazıldı, söylendi. Ama bu gün Gezi’yi bir kez daha hatırlıyoruz çünkü bugün bir mahkeme görülecek ya da siz bunu okuduğunuz saatlerde görüldü.
Bugün yani 30 Eylül 2014 Salı günü Ankara Tabip Odası’nın geçen dönemdeki yöneticileri yargılanıyor. Tıpkı 7 Mayıs’ta İstanbul Tabip Odası’nın yargılandığı, 14 Ekim’de ise Hatay Tabip Odası’nın yargılanacağı gibi. Davayı açan Sağlık Bakanlığı, yargılananlar tabip odası yöneticileri, iddia edilen suç ise Gezi’de sağlık hizmeti sunmak…
“Dediğim dedik çaldığım düdük!” tarzında ülkeyi yönetenlerin, yükselen intikam duygusu ile yaptıkları işlerden biri. İntikam aleviyle gerilmiş yüz hatları, kızarmış yüzler ve etrafa saçılan tükürük parçalarını hala hatırlıyoruz. Ne yazık ki bunlar bir devletin yönetiminde demokratik yaklaşımdan uzak, mahalle kabadayılarının güç gösterilerini andıran özellikleri barındırıyor. Bu anlamda iktidarın totaliter yönetim anlayışını deşifre ettiğini, buna ek olarak beceriksizliği ortaya çıkardığını da gördük.
Gerçekten de Gezi Direnişi’nin iktidar üzerindeki etkisi oldukça travmatik oldu. Hele bir de üstüne “gezi ruhu” diye bir şeyden sıkça bahsedilince rahatsızlığın düzeyi arttı. Her ne kadar anılan “ruh” yani Gezi Ruhu, onların dünyasına ait bir şey olmasa da bir belirsizliğe ve görünmezliğe işaret ediyordu ve maneviyatı güçlü olan bu kişiler tarafından huzursuzlukla sonuçlandı. Çünkü bu ruh onların yönetebileceği türden bir ruh değildi.
Hekimleri mahkeme kapılarına düşüren nedir diye baktığımızda olayı şöyle özetleyebiliriz: halkına savaş açmış bir iktidarın olduğu bir ülkede, doğrudan devletin zor aygıtları ile halka yönelen bu şiddet sonucu ölen ve yaralanan insanlar vardı. Bu ülkenin hekimleri bu insanları tedavi etmeye çalıştılar. Çalıştılar diyorum o koşullar altında bunu ne kadar yapabildilerse yaptılar. Sonra ne oldu? Bu iktidarın sağlıktan sorumlu bakanlığı, kendisinden izin alınmadan revir açılmasının mevzuata aykırı olduğu üzerinden mahkemeye gitti. Mahkemenin konusu budur.
Sağlık Bakanlığı, Hükümet adına sağlık işlerinden sorumlu olduğuna göre, Gezi’nin intikamının alınması sırasında sağlık başlığı altındakilerden oraya düştü. Yani bir işbölümü.
Neyse ki biz hekimler Sağlık Bakanlığı gibi değiliz. Bizim değerlerimiz tarihseldir, doların düşmesine, niyet mektuplarına, ekonomik analizler, siyasi hesaplara falan bağlı değildir. O yüzden de onların iktidarının kaygıları ile hiç uyuşmaz. Onların değerleriniz geçici bizimkiler ise kalıcıdır.
Hem de evrenseldir. Bu yargılanma sürecinde pek çok ülkenin tabipler birliğinden dayanışma mesajları geldi. Bakın Alman Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Frank Ulrich Montgomery diyor ki: “Alman hekimler, Türkiye Cumhuriyeti’nde hekimlerin ve hastalarının yararı neyi gerektiriyorsa onu savunma çabalarınızda size destek vermeyi sürdüreceklerdir.” Ayrıca Dünya Tabipler Birliği Genel Sekreteri Otmar Koliber’in yanı sıra Avrupa Hekimleri Daimi Komitesi’nden ve İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü’nden temsilciler mahkemeyi izlemek için Ankara’da bulunuyorlar.
Daha da ötesi binlerce hekim “Biz, bu davaya müdahiliz, tanığız olanlara, hekimlik yaptık” diye açıklama yaptılar, imza topladılar.
Yüzlerce hekim Türkiye’nin her yerinden mahkemeyi izlemek için Ankara’ya geldi. Beyaz önlükleriyle üstelik.
Biz hekimler için hayat çok daha sade, yalın. Yaptığımız her şey insan için. Kurallarımız da çok net: hekimliğin evrensel kuralları. Yani bir yerde bir sağlık gereksinimi olduğunda, depremde, selde, afette, savaşta her yerde işimizi yapmaya çalışırız. Türkiye tarihi bunun örnekleriyle doludur. Sağlık Bakanlığı’na başvuralım izin alalım, ruhsatımızı çerçeveletip duvara asalım demeden. Bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Hipokrat Andı ile de haykırdığımız, hem topluma hem de kendimize verdiğimiz söz bu!
- On bin adım için birkaç adım gerekiyor 31 Ocak 2017 01:00
- Torunlar, yaşlılar, hastalar 24 Ocak 2017 00:09
- Türkiye usulü terör mücadelesi 10 Ocak 2017 01:00
- Yaz saatinin sürdürülmesine dair sorular 20 Aralık 2016 01:00
- Sağlık çalışanlarına şiddet 06 Aralık 2016 00:53
- İstismarı 'Ak'lamak 22 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları -2 15 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları! 08 Kasım 2016 01:00
- Savaşı konuşabilmek 11 Ekim 2016 00:54
- Kötülüğün sıradanlığı ve iyilik 04 Ekim 2016 00:44
- Cinler, iblisler ve zavallı bilim! 27 Eylül 2016 01:00
- Biz çoğaldık, ya siz? 13 Eylül 2016 00:13