Örtülü özgürlük anlayışı
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullardaki öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte değişiklik yapıldı. Kurumlarda dış görünüş itibariyle nasıl bulunulması gerektiğine ilişkin maddeden “başı açık” ifadesi kaldırıldı. Buna göre artık ortaokul ve liselerde başı açık olarak bulunulması zorunluluk olmaktan çıkarıldı. Ama “yüzü açık” ifadesi eklendi. Okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokullarda okul içinde başı açık bulunulması gerektiğine dair bir madde de eklendi. Bu kurumlarda başı açık bulunma zorunluluğuna devam. Başı açık ibaresinin konulması başörtüsünü okullarda engellemek içindi. Şimdi bu ibare kaldırılarak okullarda başörtüsünün kullanılabileceğine dair bir algı oluşmuş oldu. Peki, yerine neden “yüzü açık” ifadesi konuldu. Yüz, doğal olarak açık olmayacak mı? Öğretmenlerle öğrenciler ve öğrenciler kendi içinde birbirlerinin yüzlerini görmeyecekler mi? Yoksa başka bir amaç mı var? “Başı açık” ifadesi kaldırıldığında başörtüsünün kullanılabileceği algılanıyorsa, aradan zaman geçtikten sonra “yüzü açık” ifadesi kaldırılırsa ne algılanacak? Peçeyle okula gidilebileceği mi? Bu tür kelime oyunları yapılarak insanların yaşamına çok fazla müdahalede bulunuluyor haliyle. Okumuş insanlar, dili kullanma becerilerini bu tür şeyler için kullanıyorlar. Biri çıkıp da, “Biz bu ibareyi kaldırdık ama nereden bilelim ortaokulda kız çocuklarının da başörtülü geleceğini?” ya da “… Nereden bilelim çocukların peçe takıp da geleceğini?” derse hiç şaşırmayın.
Bu değişiklikler her ne kadar ortaokul ve liselerde kız çocuklarının başlarının örtülmesini zorunlu kılmıyorsa da, kızlarını okula başını örterek göndermeyi seçen aileleri bu konuda serbest bırakıyor. Bu düzenleme, bir zamanlar kız çocuklarını başlarının örtülmesi sınırlamasından kurtardığını ve özgürleştirdiğini düşünenlerin getirdiği bir sınırlamayı kaldırıp, kız çocuklarını başlarını örtme sınırlaması yoluyla özgür bıraktığını düşünen bir zihniyetin uygulamasını yürürlüğe sokuyor. Sınırlamalar ile özgürlükler birbirine karışıyor, anlaşılan. Kız çocuklarının okula başları örtülü gelebileceğini savunan erkek zihniyet dini inanç özgürlüğüne dayanarak bunu yapıyor. Ama dini inanç özgürlüğüne dayanarak bu düzenlemeyi getiren yetkililer öyle bazı yasaklar getiriyor ki, başka özgürlükleri engellemeye çalışıyor: bedene dövme ve piercing (pirsing) gibi... Siyasi semboller ve bunun dışında başka türden görüş ve duygu ifade edecek semboller, takılar taşımak zaten yasak. Yani bireyin siyasi görüşü, felsefi inancı, genel duygu durumu ve çevresinde olan bitenlere yönelik tutumunu yansıtan semboller kullanmak yasak. O zaman çarpık bir özgürlük anlayışı ortaya çıkıyor. Kelimelerle oynayarak özgürlükçülük oynamaya çalışıyorlar.
Başbakana “başı açık” ibaresinin kaldırılmasını sormuşlar ve o da ortaöğretim düzeyinde bulunan gençlerin daha özgür kararlar verebilecek yaşta olduğunu ve onlara güvenmek gerektiğini belirtmiş. Gençlere seçme hakkının tanınması gerektiğini vurgulamış. Ortaöğretim döneminde bireyde seçme hakkının geliştirilmesi gerektiğini ve bu hak tanınmadığı sürece ileriki zamanlarda başka talimatlar bekleyen bir nesil yetiştirilmiş olacağını söylemiş. Başörtü kullanıp kullanmama kararının bu dönemde gençlerin seçiminde olması gerektiğini belirtmiş. Gençlerin kıyafetlerini seçme özgürlüğü olduğunu eklemiş açıklamalarına. Kıyafet demiş ama kılık konusuna değinmemiş. Bir de ortaöğretim demiş, halbuki ortaöğretim lise demek, oysa ortaokul öğrencileri için “başı açık” ifadesi kaldırıldı.
Kılığa gelince… Kılık, giyinilecek bir materyalden çok tutum, yaratılış, tavır, huy anlamını taşıyor Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğüne göre. Yani kıyafet dışındaki sınırlamalar, piercing, siyasi sembol, dövme falan bu kılık kısmına giriyor. Bu kılık denilen şeyi hangi görüşten olursa olsun herkes sınırlıyor zaten. Kılığa aykırı görünümler mevcut düzene aykırı davranış, tutum ve duyguyu içeriyor ve hiç kimse bu tür şeyleri çocuklarda ve gençlerde görmek istemiyor çünkü.
Başbakanın sözlerine ve bizim coğrafyadaki çarpık ve örtülü özgürlük anlayışına dönecek olursak… Madem Sayın Başbakanım siz gençlerin bu kadar özgürlüğüne düşkünsünüz, seçme hakkını niye temel eğitimden ortaöğretime geçiş sisteminde de uygulamıyorsunuz? Neden gençleri, temel eğitim sonrasında, istemedikleri okullara gitmeye zorluyorsunuz? Kaldırın bütün emek sömürüsü yapan meslek liselerini ve mesleki eğitim merkezlerini, imam hatip liselerini vesaire… Yapın hepsini Anadolu Lisesi ya da terimin tam anlamıyla çok programlı lise… Madem gençlere ortaöğretim çağında (yani lisede) seçim hakkının tanınması gerektiğini söylüyorsunuz, bırakın gençler ortaöğretim sırasında kendilerini tanımaya çalışsınlar ve ne yapacaklarına sonradan karar versinler. Ortaöğretim bitince de üniversiteye giderken nasıl olsa karar verirler, çünkü gençler, aynen sizin dediğiniz gibi özgür karar verme becerisine sahipler.
Özgürlük gibi kavramların, yazının girişinde gösterdiğim türden kelime oyunları yaparak, bir tarafından girip diğer tarafından çıkmak bizimki gibi bir sosyokültürel yapıya sahip toplumlarda çok tehlikeli. Bazen insanlar özgürlük deyince işlerine geldiği gibi anlayabiliyorlar. Bu toplumda gençlerin, özellikle de kız çocuklarının seçme özgürlüğüne sahip olmadığını herkes bilir. Kılıktı, kıyafetti, oturuş tarzıydı, konuşma izniydi, hatta eğitimdi vesaire… Çocukların ve gençlerin sadece su içme hakkı olduğunu (Su küçüğün söz büyüğün) ve hatta bazen büyüklere suyu getirme görevinin kız çocuklarının olduğunu (Su getir kızım!) herkes bilir ve ona göre davranır. Söz büyüğün olduğuna göre bir evin içinden çıkıp da okula giderken o çocuğun, gencin ne giyeceğine ve nasıl görünmesi gerektiğine ve hatta zamanı geldiğinde mesleklerinin ne olacağına bile anne babaların ve diğer büyüklerin karar verdiğini bu ülkenin politikacıları gayet iyi bilirler. Dolayısıyla özgürlük kavramının üstünü örterek, orasını burasını çarpıtarak söz söylemek kolaydır da gerçek özgürlüğü getirmek zordur. Özgürlük denilen şey de, bu ülkenin kurucu iktidarının da, sonraki bütün iktidarların da sandığı gibi kanunlarla getirilecek ve kanunlarla kısıtlanacak bir şey değildir.
Evrensel'i Takip Et