Passolig’in algı yönetimi

Meğer “Passolig” kartın taraftarlar tarafından büyük tepki görmesi, statların, tribünlerin boşalmasının nedeni kötü niyetle oluşturulan negatif algıymış.
Geçen hafta Cuma günü Zaman gazetesinde yayımlanan röportajında, Passolig Genel Müdürü Özgür Gündoğan’ın çelişkili açıklamalarının satır aralarından bu sonuç çıkıyor. Gerçi Gündoğan da seyirci sayısındaki müthiş düşüşün statlarda var olduğu iddia edilen “güvenliksiz” ortama bağlayan “resmi görüşü” savunuyor ama anladığımız o ki Passolig satışının beklenen düzeyde olmamasının nedeni yaratılan “negatif algıymış”.
Oysa “Passolig” uygulamasını eleştirenler bugüne kadar genel müdürün söylediğinin tam tersine, “Passolig” etrafında kurulan “yalan dünya”nın yaratmaya çalıştığı algının gizlemeye çalıştığı gerçekleri ortaya koyuyorlar.
Nitekim röportajı okudukça o “yalan dünya”nın üzerindeki cilanın nasıl döküldüğünü de görüyoruz.
Ne deniyordu bize açıklamalarda ve reklamlarda?
Passolig sayesinde tribünlerde şiddet son bulacak.
Peki, genel müdür ne diyor?
“Passolig tek başına tribünlerde şiddeti önlemez, kulüpler, emniyet, İçişleri ve Adalet Bakanlığı da” devreye girmeliymiş. Genelkurmay’ı da saysaymış tam olacakmış aslında. Zaten geçmişte de bu sayılan unsurlar statların güvenliğini sağlamıyor muydu? Yine aynı unsurlar devreye girecekse taraftarlar neden fazladan ceplerinden çıkan önemli bir meblağı Aktif Bank’a aktarmak zorunda kalıyor? Bu soruların yanıtlarını tabii ki bulamıyoruz.
Dönelim bir ay evvel Passolig tarafından yapılan ve Anadolu Ajansı tarafından servis edilen açıklamaya. Ne diyordu o zaman Passolig yetkilileri?
“Passolig karta 81 ilden yoğun bir talep var. Galatasaray taraftarları 68.420 kart alırken, Beşiktaş taraftarları ise 55.745 kart aldılar.” Açıklama yapıldığında sezonun ikinci haftası oynanıyordu. Sezonun dördüncü haftası geçildiğinde Galatasaray tribünlerine 20 binden fazla taraftar gelmezken, Beşiktaş tribüncülerinin boykotuyla olimpiyat stadında taraftar sayısı 10 binin altında kaldı. Yine Anadolu’dan yoğun ilgi gördüklerini iddia etmelerine rağmen Anadolu’da oynanan maçlar bırakın binleri yüzleri bile bulmayan taraftarların önünde oynanıyor. Nasreddin Hoca’nın dediği gibi “kedi buysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede?” Bu kadar kart satıldıysa taraftar nerede?
Devam edelim, genel müdür röportajında net biçimde belirtiyor “4 milyondan aşağı kart satılırsa Passolig zarar eder”.
O zaman bir daha hatırlatalım. UEFA verilerine göre geçen sezon adı süper olan ligimiz 3 milyon 778 bin toplam seyirciyle Avrupa’da 12. sırada.
1. Lig ise 1 milyon 500 bin seyirciyle 28. sırada.
Passolig yaptığı hesaplara göre bütün bu seyircilere kart satacağını varsaymış belli ki. Oysa bu rakamların içinde yaz sonu başlayan ligin ilk haftalarında, tatillerinin son deminde tribünleri dolduran gurbetçi taraftarlar var. Bütün ay boyunca para biriktirip, kendilerince önemli gördükleri bir maça giden genç öğrenci-emekçi taraftarlar var ki özellikle bu kategorinin sayısı hiç de az değil. Tesadüf ettiği ölçüde senede 2-3 maça giden insanlar da var. Gerçek tribüncüler diye adlandırabileceğimiz, kombine alarak takımının bütün maçlarına giden taraftarların sayısı toplam seyirci sayısı içinde azınlık ve üstelik bu kesimin neredeyse tamamı “Passolig” uygulamasına karşı.
Bu durum “Passolig”in uzun süreli bir zararı göze aldığını mı gösteriyor?
Röportajın karamsar havasına bakarsak çok da öyle değil.
Bu kadar sponsorluğa, medyada spor yorumcularının büyük oranda susturulmasına ya da destekçi hale getirilmesine rağmen satılan kart sayısı hâlâ 300 bin civarında.
Taraftarlar ise hiç öyle negatif algıdan filan etkilenmiyorlar, her şeyin farkındalar. Tribünleri dizayn etmek ve yeni bir rant kapısı yaratmak için yaratılan “Passolig” kredi kartları başarılı olursa memlekette zaten büyük erozyon yaşayan tribün kültürü tamamen biter ve tribünler AVM’leşir.Tribünlerdeki taraftarın bugünkü boykotu tribünlerin AVM olmaması içindir ve görünen o ki kazanana kadar devam edecektir.