03 Ekim 2014 00:14

Şimdi de IŞİD’ci olduk!

Şimdi de IŞİD’ci olduk!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Davutoğlu Hükümetin TBMM’ye sunduğu ve sınır dışına askeri operasyon ile ülkemize yabancı askeri güçlerin girmesine yönelik hazırlanan tezkereye ‘hayır’ diyenlerin IŞİD yanlısı olacağını ifade eden net cümleler kullandı.
Bu mantık bizim siyasetimizde farklı kesimler tarafından da oldukça sık kullanılan ve de kimileri tarafından karşılık bulan da bir mantık silsilesidir.
Türkiye’nin derdinin IŞİD olmadığı bilakis “Bak biz demiştik” diyerek IŞİD’in varlığından kaynaklı memnuniyetlerini de dile getirmeyi ihmal etmiyorlar.
Tezkerenin amacı varlığından memnuniyet duydukları ‘öfkeli çocuklara’ karşı bir mücadele yürütmek değil esas dertleri Esad ile Kürtlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin korkulu rüyası özerk, özgür Rojava’dır.
Türkiye’nin korkusu yanı başlarında özgür, özerk bir yapının oluşmasını engellemektir. Çünkü Rojava’da Alevi kadınlar kanton başkanı olabiliyor ve kimse onlara affedersin Alevi(!) demiyor, çünkü Rojava özerk bölgesinde zorunlu olarak din dersleri ortak yaşam sözleşmesinde yer almıyor. Kimsenin ana dili yasaklanmıyor. Yanı başlarında halkların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir modelin, bunun da ötesi Kürtlerin özerk bir yapıya kavuşması T.C. Hükümeti için korkulu bir rüyadır. Onun için başından beri kin ve nefretle bakıp uzunca zamandır bekledikleri cuma namazını Şam’da kılmak için Esad yönetimi ve büyük bir hevesle IŞİD’i üzerlerine saldıkları Kürtleri bertaraf etmek için bu tezkereyi çıkartıyorlar.
***
Alevilerin Eğitim sistemindeki inkar ve asimilasyonlarına karşı Ankara yürüyüşü devam ediyor. AİHM’de kazandığımız davaları bir hukukçuymuş gibi asılsız ve mesnetsiz bir şekilde fütursuzca eleştiren Cumhurbaşkanı ve Hükümete boyun eğme niyetinde değiliz.
Din dersinin karşısına uyuşturucuyu ve IŞİD’i koyanların ve AİHM kararını uygulamayacaklarını beyan edenlerin hâlâ haktan hukuktan bahsetmesi komik bir durumdur.
Alevi kurumları bu tavırlar karşısında etkin bir mücadele yöntemi içerisinde olmak zorundadır. Alevi kurumları davasına sahip çıkıp AİHM kararını tanımayan T.C. Hükümetini Avrupa Konseyi ve bilumum Avrupa kamuoyuna şikayet etmelidirler.
Aleviler din derslerine karşı yapılan yürüyüşleri desteklemeli ve 12 Ekim’de Ankara’da yapılacak mitingi kitlesel hale dönüştürülmelidir.
Bütün bunların dışında din dersleri protestoları yaygınlaştırılmalı, okulların açıldığı hafta boyunca okul boykotu uygulanmalıdır. Her hafta bir cemevinde alternatif Alevilik dersleri verilmeli ve bu kamuoyu ile etkin bir şekilde paylaşılmalıdır.
Din dersleri başta olmak üzere işgal, inkar ve asimilasyonlara karşı sürekliliği olan eylemler yapılmalıdır. Bu eylemler sadece belirli merkezlerde değil Alevi kurumlarının bulunduğu tüm il ve ilçelerde oluşturulmalıdır.
Bu mücadelede önemli bir görev de Avrupa örgütlülüğümüze düşmektedir. Burayla eş zamanlı olarak AİHM ve Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği gibi kurum ve kuruluşların önünde etkin ve sürekliliği olan eylemler yapılmalıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa