Kobanê sadece Kobanê değil

Kobanê’den gelen haberler kentin savunulmasında kritik bir aşamaya gelindiğini gösteriyor. Kente hakim kimi tepelerin IŞİD çetelerinin eline geçmesinden sonra kentin doğu ve güneyindeki mahallelerinde savunmanın “sokak savaşına” dönüştüğü haberleri de yoğunlaştı. Kentin yöneticilerinin de artık çatışma mevzilerine girdiğine dair haber ve görüntüler Kobanê savunmasının nasıl bir “sath-ı müdafaaya” dönüştüğünün işareti olarak yorumlanabilir.
Öte yandan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon da Kobanê için “Acil Eylem” çağrısı yaptı.
Türkiye’de ve Avrupa’nın pek çok kentinde ise Kürtler başta olmak üzere ilerici demokrat çevreleri, demokrasi güçleri günlerdir sokaklarda, Kobanê’yi savunan güçlerle dayanışma ifade ederken AKP Hükümeti’nin son tahlilde IŞİD’e desteğe devam anlamına gelen politikalarını eleştiriyor ve Kobanê’ye destek verilmesini önleyen önlemlerin kaldırılmasını ve IŞİD’e sınırların gerçekten kapatılmasını talep ediyorlar. Hükümetin, emniyet güçlerinin ve her kanadıyla sermaye basınının el birliği ile bu eylemleri; sağa sola havai fişek, molotof atılan, otobüs yakılan polisle çatışmayı amaçlayan “kriminalize” karakterli eylemler olarak sunmasına karşın, bu eylemler Kobanê’yle dayanışma eylemleri olarak yaygınlaşıp sürmektedir. Nitekim son günlerde büyük kentlerin merkezlerinde siyasi çevrelerin katılımıyla sınırlı basın açıklaması protestoları, daha kitlesel ve bugüne kadar sokağa çıkmayan emekçi kesimleri de kapsayan emekçi semtlerine doğru yayılmaya başlamıştır. Bu konuda ısrarcı olmanın gerektiği ve geniş emekçi kesimlerinin mücadeleye çekilmesi, mücadelenin bir halk direnişine evrilmesinin de şartıdır.
KCK ve HDP de AKP Hükümeti’nin Kobanê’nin boğulmasına seyirci kalma tutumunu protesto etmek ve IŞİD’e karşı mücadeleyle dayanışmak ve destek vermek için sokaklara çıkma çağrısını, son günlerdeki gelişmeleri de dikkate alarak yineledi.
Ve elbette bu mücadele giderek Kobanê’yle sınırlı da kalmayacak, Türkiye’nin bölge politikasıyla ve çözüm sürecinin ilerletilmesiyle ilgili doğrudan bir mücadeleye dönüşeceği de anlaşılıyor.
Çünkü AKP Hükümeti’nin, “Kürt kardeşlerimize elimizden gelen her desteği yaptık, yapıyoruz, yapacağız” üstünden bugüne kadar “beklenti” yaratan tutumu, artık Hükümetin ikiyüzlü politikasının üstünü örtemez hale gelmiştir. Onun içindir ki, Başbakan Davutoğlu CNN International’e verdiği röportaj da amaçlarını açıkça ifade etti: “Eğer IŞİD’le mücadele edilecekse öncelikle Suriye rejimini yıkmalıyız. Bunun için de rejimi zayıflatmak için gereken önemler alınmalı. Güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge oluşturulmalıdır. Kara kuvvetleri girmeden IŞİD yenilgiye uğratılamaz…”
Yani Davutoğlu, Suriye’ye kara ordusu gönderilmesi isteğindedir ve onun gündeminde Kobanê sadece “Kürt kardeşlerimize yardım” adı altında “mülteciler için barınma sağlama”dan ibarettir. Ki, bu görevi de Suriye’ye müdahalenin gerekçesi yapmak için böyle öne çıkarıyorlar.
ABD’nin Türkiye’nin isteklerine soğuk baktığı anlaşılıyor. Arap ülkelerinin de Türkiye’nin Suriye’de bir karış toprak üstünde bile egemenlik sağlayacak her plana karşı olduğunu bilmek için kahin olmak gerekmez.
Sonuç olarak Kobanê’ye yönelik IŞİD saldırısı karşısında Kobanê halkının direnişi ve kahramanca mücadelesi hem Türkiye’nin hem de bölgeye müdahale eden emperyalistlerin planlarını deşifre etmiştir.
Ve şimdi daha açık görülmektedir ki Kobanê’deki mücadele sadece Kobanê’nin IŞİD’e karşı mücadelesi değil;
- Kobanê artık “çözüm süreci”yle bağlantılı hale gelmiştir. (Öcalan, Kandil ve HDP bunu söyledi)
- Kobanê mücadelesi, Türkiye’nin Suriye, Irak politikasına karşı mücadeledir!
- Kobanê mücadelesi, yeni Osmanlıcılığa karşı mücadeledir!
- Kobanê Türkiye’nin iç politikası muhafazakarlaşmaya, toplumun dini referanslarla yeniden örgütlenmesi planlarına karşı (Laik bilimsel eğitim de dahil) bir mücadelenin dayanağıdır.
- Kobanê mücadelesi, emperyalist müdahalelere karşı duran, laik ve demokratik bir Ortadoğu mücadelesidir!
- Kobanê  mücadelesi, laik ve demokratik bir Türkiye mücadelesinin dayanağıdır!
Kısacası, Kobanê’deki mücadele sadece Kobanê için değildir ve oradaki çatışmanın sonucunu şöyle ya da böyle olması bu gerçekleri değiştirmeyecek; sadece belki kimi derslerin öne çıkarılmasını ya da geriye itilmesini değiştirecektir.
Bütün gücümüz ve imkanlarımızla Kobanê’yle dayanışmaya Kobanê’ye desteğe devam etmeliyiz. Ötesi gelecektir.