Kürt düşmanlığı, IŞİD propagandası
Türkiye’nin dış politikasının katliamcı İslam devleti oluşumunun korkunç kıyımlarına destek vermek ve sınırlarına dayanmış kötülüğü çekinmeden evimize buyur etmek olduğu artık aşikâr.
Kobanê’de ölenler Kürt olduğu müddetçe, büyük Türk medyasının da kötülüğü görmek gibi bir niyeti yok.
Kobanê’deki onurlu direnişin çoğunlukla ülkedeki Kürtler tarafından yakından izlenmesi, bölgede yaşanan acıya dikkat çekilip insani ve askeri yardım koridoru talep edilmesi insanlık ayıbı.
Türkler bankamatik derdinde.
Kürtler insanlık adına canhıraş feryat ediyor.
Yurdun dört bir yanında sivil itaatsizlik eylemleri sürüyor.
İki gün içinde 22 kişinin öldüğü söyleniyor. Medya işini doğru dürüst yapmadığı için, bu insanlar kimdir, nasıl ve neden ölmüştür, kim öldürmüştür, detaylı bilgi alamıyoruz.
Ölen Kürt olduğu müddetçe büyük medya için gerisi teferruattır zaten.
Bir yanda devletin askeri, polisi…
Diğer yanda eli sopalı, keserli, uzun sakallı bir takım insanlar eylemci Kürt avına çıkmış. “Bir Kürt daha öldürdük”, “Bir HDP’li daha yok edildi” türünden mesajları sosyal medyada paylaşıyorlar. Hüda-Par adlı İslamcı grup, devletten aldığı insan öldürme yetkisiyle hareket ediyor. Öldürürlerse de ceza almayacakları garantisi verilmiş anlaşılan.
Batman’da, Mardin’de, Siirt’te, İstanbul’da insan linç etmek sıradan olay haline gelmiş.
Sanki ülkede iç savaş var.
Polis halkına düşman…
Polisler IŞİD selamı yaparak halkın üzerine yürüyor.
Bu polis kimin polisi? Bu polis kimin can güvenliğini koruyor?
Kobanê direnişine Türkiye neden destek vermiyor?
TC neden IŞİD adlı İslamcı olduğunu iddia eden katliam örgütüne açık destek veriyor?
Doğru düzgün bir basınımız olsa bu soruları sorar.
Ama sormuyor. Onun derdi başka. Onun derdi hep Türk’le Kürdü ayrıştırmak, halkları düşmanlaştırmak, nefret söylemini bir kez de Kobanê’ye yardım talebini yükselten Kürt yurttaşlar üzerinden üretmek.
Muhalif medya Kürt düşmanlığı yapıyor, yandaş medya IŞİD propagandası.
Yüksekova Haber’e konuşan Mezopotamya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, İnsan hakları aktivisti, 2014 Nobel Barış Ödülü adayı, gazeteci-yazar Cemil Aydoğan, basının toplumu yanlış yönlendirdiğini, ötekileştirdiğini, psikolojik savaş çığırtkanlığı yaptığını, gerçekleri halktan sakladığını dile getiriyor.
İş Kürdün acısına gelince bizim büyük medyamız, muhalifiyle, yandaşıyla ağız birliği ederek “Hain Kürtler”, “Fırsat bulup kamu malına zarar verdiler” diye ırkçılığa başlıyor. Türk medyası, yine gerçekleri halkından gizleyerek, yalan ve kışkırtıcılıkla Kürtlere yönelik devlet şiddetini meşrulaştırmaya çalışıyor. Mehveş Evin’in önceki günkü yazısında çok güzel ifade ettiği gibi, kamunun her şeyini haraç mezat yabancı şirketlere satan hükümet, şimdi halka “kamu malına sahip çıkın” çağrısı yapıyor.
Ne kadar kışkırtıcı bir iki yüzlülük içindeler.
Kamunun vergileriyle trilyonluk uçak alan, katrilyonluk saray yaptıran cumhurbaşkanı da sokaktaki bankamatiğin hesabını soruyor.
Bizim halkı aptal yerine koymaya devam.
O arada Kobanê direniyor.
Kobanê kurtuluş savaşı veriyor.
Türkiye Kobanê’ye ulaşacak yardım koridorunu açmamakta direniyor.
Başkasının acısına çare olabilecekken ona sırtımıza çevirmek o acıyı yok etmiyor, hele de o ateş çok yakında bizim hanemize de ulaşacak gibi görünürken.
Evrensel'i Takip Et