Demirtaş uyardı ama onlar bildiğimiz gibi!
Fotoğraf: Envato
Kobanê ile dayanışmak için sokağa çıkan kitlelere yönelik polis–MHP-Hizbullah cenahından yapılan saldırılar sonucunda çıkan olaylarda 23 kişinin hayatını kaybetmesi, 150 dolayında kişinin yaralanması, yüzlerce kişinin de gözaltına alınması, pek çok durak, otobüs, özel araç, banka, market, işyerinin tahrip olması sonrasında dün gözler HDP, DBP ve DTK’nin Diyarbakır’da yapacağı basın açıklamasındaydı.
Basın açıklamasıyla ilgili haberin ayrıntılarını, çeşitli yorumları, değerlendirmeleri sayfalarımızda okuyacaksınız. Onu için biz burada toplam açısından açıklamayı yapan kurumlar adına konuşan Selahattin Demirtaş’ın verdiği “mesajlara” değineceğiz.
Demirtaş, özellikle de olup bitene yol açan Hükümet politikalarına dikkat çekti ve
1-) Sokağa çıkanlara şiddet kullanılmasını istemediklerini, şiddetin sivil silahlı kişilerin kitleye ateş açması ve polisin Varto’da bir vatandaşı öldürmesiyle ortaya çıktığını söyledi.
2-) Demirtaş, şiddete yol açan etkenler arasında Hükümetin Kobanê’ye yönelik IŞİD saldırıları karşısında IŞİD’e destek veren politikaları ve “çözüm süreci”yle ilgili izlediği ayak sürümelere de dikkat çekti.
3-) Kobanê’ye destek eylemlerindeki kırıp dökmelerin Kobanê’ye bir faydası olmayacağını, tersine Hükümetin sorunu vandalizm tartışmalarına çekerek protestoları kriminalize etmek istediğini belirterek, bundan böyle eylemlerde her tür şiddetten kaçınılmasını istedi.
4-) Gerek Kobanê’ye destek gerekse “çözüm süreci” konusunda Hükümetin diyaloga önem vermesi ve süreci ilerletecek gerçek adımlar atması talebini yineledi ve halkların boğazlaşmasına yönelik her girişime karşı da mücadele edeceklerini ilan etti.
Kuşkusuz Demirtaş’ın yaptığı değerlendirme ve çağrılar, bu ülkenin az çok huzurlu bir ülke olmasından yana olan her din ve milletten, aklı başında vatandaşın destek vereceği değerlendirme ve çağrılardır.
Demirtaş; Hükümetin Kürt siyasi güçleriyle diyalog ve halkların kardeş olduğu bir bölge ve Türkiye için mücadelede, “çözüm süreci” konusunda Hükümetin adım atması için her desteğin verileceğinden söz etse de “ülkenin birlik ve bütünlüğü”nün simgesi olarak gösterilen Cumhurbaşkanı pek öyle demiyor.
Demirtaş’la aynı saatte yazılı bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sahnelenen şiddet eylemlerinin, Kobanê meselesi ile uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı son derece açıktır. İç ve dış politikamızı şekillendirmeye yönelik bu tür provokasyonlarla, … Sahnelenen bu oyunun, çözüm sürecini ve kadim kardeşliğimizi sabote etme amacını taşıdığı, Doğu ve Güneydoğu’daki huzur ortamını hedef aldığı da açıktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan da sermaye basını ve sağın solun ulusalcıları ile Hükümetin özellikle de Başbakan Davutoğlu’nun iki gündür yaptığı gibi, kırıp dökmeleri öne çıkarıp, “vandalizm” suçlaması arkasına sığınıp olup bitenin arkasındaki gerçeğin üstünü örtmeyi amaçlamaktadır.
Cumhurbaşkanı, Hükümet ve yandaş basını sadece “vandalizm” le suçlamasıyla da yetinmiyor, bir adım sonra “Bunlar Hükümete darbe yapmak için sokağa çıktılar” demek üzere “suç tarifleri” yapıyorlar.
Nitekim Davutoğlu sokağa çıkanların talepleriyle uyumlu talepler öne süren ve Hükümeti eleştiren Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’lileri de vandalizme destek vermekle suçlamaktadır. Dahası Hükümet ve AKP yandaşı basın halkın bir talebi için sokağa çağrılması gibi en demokratik hakkın kullanılmasını suç, vandalizm saymaya kadar götürmektedir.
Oysa ortaya çıkan tablo bir “neden” değil bir “sonuç”tur. Bu sonucu ortaya çıkaran da Hükümetin Kobanê’ye yönelik IŞİD saldırıları konusunda Kürt güçlerini peşmergelerin ve Cezire’de bulunan YPG güçlerini Türkiye üstünden Kobanê’ye geçmesini engelleyerek IŞİD’e destek vermesinin protestosudur. Ki, dolayısıyla Hükümet; bir plan dahilinde olmasa da MHP ve Hizbullahçı militanların (*) (yer yer AKP militanlarını da) sokağa çıkan halka saldırmasına fırsat vererek, provokatörlere göz yumarak Kobanê’ye destek verenleri marjinalleştireceğini düşünmüştür.
Kuşkusuz bu oyuna gelinmemelidir. Bu konuda Demirtaş’ın çağrısı çok önemlidir.
(*) Basın ve resmi söylem; halka saldıran Hizbullahçı, Hüda Par’cı Ülkü Ocaklı, MHP’li (Bahçeli’nin son konuşması etrafında sokağa çıktıkları anlaşılan) saldırgan güçlerin adını vermemekte, sadece HDP’yi suçlamaktadır. Bu saldırgan güruhlar için “bazı gruplar”, “karşıt gruplar”, “bölge sakinleri” gibi belirsiz sıfatlar kullanılmaktadır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00