\'Zulme karşı silah kuşanıyorsa kadın\'
Kadınların yeryüzündeki acılı tarihinin başladığı günlerden bu yana ne çok zaman geçti, ne çok acı yaşadı kadınlar tarih boyunca; kadını köleleştirerek emeğinin yani sıra cinselliğini sömüren, kadını çocuk doğurma makinesi olarak gören erkek şiddeti nedeniyle. Erkeğin kadın üzerindeki egemenliği erkeklerin yaptıkları yasalarla sağlandı, din kurumu aracılığıyla pekiştirildi. O ki bir değil, birden çok kadın bedeni helal sayıldı erkeğe dinsel kurallar aracılığıyla. Yüzyıllar geçti, bin yıllar geçti. İnsan mağaradan, ağaç evlerden ışıklı rezidanslara çıktı; erkeklerin takındıkları incir yaprağının, sarındıkları hayvan postlarının yerini markalı takım elbiseler, pahalı kravatlar aldı. Ancak bazılarının kadınlara bakışlarında hiçbir değişiklik olmadı. Dünyanın birçok yerinde kadınlara yönelik erkek şiddeti sürüyor çeşitli biçimlerde... Bosna’da savaş ganimeti sayılıp tecavüze uğrayan kadınların yaşadıkları, ırak ve Suriye’de tekrarlandı. Savaştan kaçıp kamplara sığınan, çocuklarıyla büyük kentlere savrulup hayata tutunmaya çalışan kadınlar her türden taciz ve istismarı yaşadı, yaşıyor. Kadınlara yönelik şiddetin son örneklerinden biri İslam adına savaştıklarını söyleyen Boko Haram militanlarının geçtiğimiz 14 Nisan’da 250’nin üzerindeki kız öğrenciyi kaçırmasıdır. Henüz eğitim çağındaki kız çocuklarının varlıklı erkeklere satılacakları söylenmektedir; ki kız çocuklarına ne olduğu hala belirlenememiştir. Dinsel kural ve kurumların kendilerine kadınları kullanma konusunda hak tanidigina inanan erkek şiddetinin son örneği, İslam devleti kurmak için saldırdığı kentlerde kafa kesen, küçük kızları-kadınları kaçırıp tecavüz eden İSİD militanlarıdır. Savaş sırasında ele geçirdikleri kadınlara tecavüz etmeleri, müftüleri tarafından kendilerine helal sayılmıştır çünkü... Kadınlar tarih boyunca erkek şiddeti nedeniyle acı çekmişlerdir ve çekmektedirler. Ne var ki bu şiddete karşı duran, mücadele eden kadınlar da vardır. Resmi tarih erkeklerin eliyle yazıldığı için, dönemlerine göre büyük bir cesaretle mücadele eden bu kadınların hepsinin adını bilmiyor insanlık. Ancak günümüzde; kafa kesen, kadınlara tecavüz eden IŞİD militanlarına karşı onur, adalet ve dürüstlük değerleriyle savaşan YPJ’li kadınları bütün dünya tanıyor şimdi. İki çocuğunu ardında bırakıp insanlık-kadınlık onurunu korumak için gittiği Kobanê’e yaşamını yitiren Arin’i, 20 günü aşkın bir süredir göğüs göğüse çarpıştığı halde gülüşünü yitirmeyen Berfin’i, Slava’yi; “irk ve din farkı olmadan kendimizi kendimiz koruyoruz. IŞİD’e karşı başkaları korumayacak bizi.” diyen YPJ’li kadınları hepimiz tanıyoruz şimdi. Karşı karşıya oldukları büyük tehlike karşısında elimizden bir şey gelmemenin açısıyla burkulsa da yüreğimiz, bu kadınların varlığı ve gösterdikleri cesaret umut salıyor içimize... Sınırlarımızın bir taş atımı ötesinde yaşanan bu çırpınışa, kadın erkek Kürt savaşçıların yalnız kendi yaşamları için değil, bütün insanlık için direnişlerine dünyanın seyirci kalması, ülkemizden kimilerinin ırkçı yaklaşımı öfkeyle doldursa da içimizi; aralarında ırk, din, dil ayrımı gözetmeden bir araya gelen Barış İçin Kadınlar’in, Savaşa Karşı Kadın İnisiyatifi’ndeki kadınların varlığı umut salıyor içimize... Kobanê ‘de bağnazlık, vahşet ve şiddete karşı insanlık onurunun galip gelmesi için görevler düşüyor hepimize. Kadınların Suruç’ta oluşturdukları barış zincirinin halkalarının çoğalması için, IŞİD’e karşı oldukları halde önyargıları nedeniyle Kürtlerin yalnız ve savunmasız bırakılmasına sessiz kalanların aydınlatılması için; İslam ve Türklük adına savaştıklarını söyleyen eli palalı yobazlar tarafından insanlarımızın öldürülmesine son vermek için görevler düşüyor hepimize... Bunların en önemlisi, umudu eksiltmemek günlerimizden. Şair Ali Biçer’in Kadın başlıklı şiirindeki su dizelerin, bu umudu büyütmesi dileğiyle...
“zulme karşı silah kuşanıyorsa kadın
kar altında bahar düşer dağlara
özgürlük sokaklardan gelir
parklarda çocuk olur
ölüme bir adım kala bile
dostluğu ve sevişmeyi unutmaz insan”
Evrensel'i Takip Et