12 Ekim 2014

Alevi kadınları bilmek

Emek Partisinin yeni kurulduğu günlerdi. Toplu gezilerimizden birini Güneydoğu’ya yapmıştık.Urfa’da pamukla geçinen köylerden birinde grubumuza en güzel soruları akşam yemeğinde bizi ağırlayan kadınlar sordu. Alevi köyüydü. Yine de kadınlara ayrı sofra kurulmuştu. (Onlara hazırlanan patlıcan kebabının eti daha mı azdı, bana mı öyle gelmişti)      
Damda oturdukları yer de  ayrıydı.
Ben gruptaki tek kadın olmam yüzünden arada kalmıştım. Ne kadınların arasına katılabilmiştim. Ne erkeklerin sohbetine. Misafir sofrasında erkeklerin arasında yerimin olmasıyla yetinmiştim.
Neler sorduklarını hiç unutmadım, kadınların ikinci sınıf sayılmaları, evlilikte iş gücü olarak değerlendirilmeleri, kuma sorunu vb.’yi nasıl düzeltecektik eğer iktidara gelirsek. Sorular doğrudan Levent Tüzel’e  yönetilmişti. Ben aralarından birine “siz  kalabalıktan ayrı durdukça sorunların çözümü düşünülemez” demiş miydim?
Ne zaman Alevilerle ilgili tartışmalar açılsa Urfa’nın  yıldızlı göğü altında damdaki konuşmalar aklıma düşer. Biri şehirde, biri köyde iki gece. Urfa  kahvaltıda bile közde acı  biber ve patlıcan yediğimiz yoksul köylüleriyle aklımda. Yaşları  kırka gelmeden seksen yaş yıpranmışlığı yüzlerinde yer etmiş insanları.
Alevilik bir inanç sistemi. Cezası yol düşkünlüğü, yani aforoz. Köy ve benzeri dar çevreler için göçe sebep olacak bir ceza. Zinanın erkek için de suç olduğu tek inanç sistemi.Kadın erkek eşitliğinin sünni inançlardan daha fazla olduğuna inandığım için gençliğimde bu sistemi epey araştırmıştım. Benim Alevi sorgulamam  belki de TİP’le birlikte semahların ortaya çıkışıyla oldu. Mehmet Akan’ın düzenlemeleriyle tanıdık semahları.Sonra sorular geldi ve bitmedi.
Sorular bizim toplumumuz için aydınlığa açılan kapılardır.
Alevi kültür merkezleri, Pir Sultan Abdal Dernekleri, Cemevleri sonunda Anadolu kültürünün bir parçası olan Aleviliğin tek parça olmadığını da gösterdi bize.
Bugünlerde Sır İçinde Sır Olanlar : Alevi Kadınlar  kitabını okuyorum. Gülfer Akkaya’nın düzenleyip emek verdiği bir ortay yapım. Sorular sorarak okuduğumdan kitap uzuyor genişliyor sanki.
Emel Sungur Uzman, Canan Çolak, Edibe Şahin, Çilem Öz, Hülya Nehir, Selva Oruç, Ayten Aslaner, Nevin Kamilağaoğlu,Filiz Tufan,Ayşe Aygün, Nüriye Gümüş,Sibel Keskin,  Ezgi Göçmen  kitapta imzası olanlar. Bu imzaların iki katı güzel insan da çalışmalara omuz vermiş. Kumbara Sanat Atölyesi Ve Toplumsal Araştırmalar Derneğinin bu yayınının yeni sorular getireceğini biliyorum.  Kitabı tamamlayınca yeniden yazacak soruları sizinle paylaşacağım.
Amacına ulaşmak için çok çeşitli yollar vardır anlamında bir Alevi deyişi vardır: Yol bir sürek bin bir.  Benim süreğim okuyup yazmak. Gülfer Akkaya’nın da. Daha çok karşılaşacağız anlaşılan.

Evrensel'i Takip Et