Akit\'e bak, Aydınlık\'ı gör!
Kobanê’nin IŞİD barbarlığına karşı direnişi nasıl Bölge’de hangi ülkenin-gücün nerede durduğunu gösterdiyse, Kobanê’ye destek eylemleri de ülkedeki saflaşmayı gözler önüne serdi. Kürtlerin ve ülkedeki demokrasi güçlerinin eylemlerinin Rojava’daki demokratik kantonları yok etmesi için IŞİD’e her türlü desteği veren ve Kobanê’nin düşmesini adeta ellerini ovuşturarak bekleyen AKP Hükümetini hedef aldığı açıktır. Ancak devletin bu eylemlere karşı paramiliter güçleri (silahlı sivil güçler) öne sürmesi, eylemlere yönelik saldırı ve katliamların karşıt gruplar arasındaki çatışmalar olarak gösterilmesini ve devlet güçlerinin uyguladığı şiddetin üstünün örtülmesini sağladı. Burada en dikkat çekici şey, olağan süreçlerde birbirine düşman görünen, sözcülüğünü Akit’in yaptığı IŞİD kırması radikal dinci güruhlardan MHP ve Aydınlık’ın temsil ettiği milliyetçi-ulusalcı faşist odaklara kadar ülke gericiliğinin Kobanê’ye destek eylemlerine saldırıda birleşmiş olmalarıdır. ‘Stratejik ortak’ ABD bile IŞİD sorununun buraya kadar gelmesinden AKP Hükümetini sorumlu tutarken, bu politikaların mimarı Erdoğan, cumhurun (halkın) değil; bu gerici güruhların başı olarak yaşanan olaylarla ilgili olarak HDP, CHP ve tüm demokrasi güçlerine saldırmaktan geri durmuyor.
AKP Hükümeti ve Hüda-Par gibi dinci örgütler, IŞİD’e verdikleri desteği gizlemek için “Biz IŞİD’e de, PYD’ye de eşit mesafedeyiz” yönlü açıklamalar yapıyorlar. Oysa katliam yapmak, kadınlara tecavüz etmek için gözü dönmüş bir şekilde Kobanê’ye saldıranlar ile bunlara karşı kendi toprağını, halkını savunanlara “eşit mesafede” olduğunu söylemek, bu barbarlığa ortak olmak değilse nedir? MHP ve her fırsatta kendilerini “laikliğin bekçisi” ilan eden Aydınlık gibi ulusalcı-faşist çevreler de söz konusu Kürtler olunca IŞİD’e sarılmaktan geri durmuyorlar. Aydınlık gazetesi sınır bölgelerinde cirit atan ve sınır komşumuz haline gelen IŞİD’i değil, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Kobanê’nin kurtarılması için yeni bir tezkere önermesini kendine dert ediniyor. Kılıçdaroğlu, PKK’ye “terör örgütü” diyemiyor diyerek ah vah ederek Erdoğan’ın arkasında saf tutuyor. Bu nedenle Kobanê’ye destek eylemlerine saldıran polisleri, askerleri ve paramiliter güçleri değil, saldırıya uğrayan demokrasi güçlerini “Vandallık” ile suçlayan Akit ile “Yaktılar, Yıktılar” diyen Aydınlık’ın manşetleri birbirine karışıyor!
Evet, Kobanê’ye destek eylemleri ülke gericiliği ile demokrasi güçleri arasındaki saflaşmanın belirgin olmasını sağladı.
Gezi direnişi sürecinde gençlerimizi katleden polisin “destan yazdığı”nı söyleyen Erdoğan, bugün de ‘fiili başkan’ olarak konuşmakta ve halka kurşun sıkan, yargısız infaz yapan devlet güçlerine sahip çıkmaktadır. Kobanê eylemleri, Erdoğan’ın bu baskı rejiminin ve ülke gericiliğinin başı olduğunu bir kez daha gösterdi.
AKP Hükümeti, her ne kadar “çözüm süreci devam edecek” yönlü açıklamalar yapsa da eylemlere karşı sergilediği “misliyle yanıt verme” tutumuyla Esad rejimini devirmek ve Kürt kantonlarını yok etmek için bu süreci savaş politikalarına kurban etmeye hazır olduğunu ortaya koydu.
90’ların Hizbullah’ının devamı olan Hüda-Par, kimi provokatif saldırıları gerekçe gösterip silaha sarılarak AKP Hükümeti/devlet tarafından Kürt hareketine karşı çatışma içine çekilebilecek noktada durmaya devam ettiğini göstermiş oldu.
AKP Hükümetinin “çözüm süreci”ne rağmen bugüne kadar Kürt sorununun muhataplarıyla müzakere edilip demokratik çözümünün sağlanması yönünde adım atmayarak ve her fırsatta HDP-PKK’yi süreci baltalamakla suçlayarak sivil faşist güçleri yeniden cesaretlendirmiştir. Ve nihayetinde Kobanê eylemleri, bu güçlerin polis eşliğinde sokağa çıkıp silahlarıyla eylemcilere saldırmalarının önünü açmıştır.
Aydınlık-Sözcü gibi gazetelerin temsilciliğini yaptığı ulusalcı-Ergenekoncu güçler, söz konusu Kürtlerin talepleri ve demokrasi mücadelesine karşı bu gerici düzeni savunmak olunca dün kendilerini tasfiye edenlerle birleşmekten geri durmayacaklarını ortaya koydular.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde Erdoğan’ı kendisine benzer bir adayla, yani yine gericiliğe sarılarak durdurmaya çalışan CHP ve yine çeşitli gerekçelerle Demirtaş’ı desteklemeyen ÖDP, TKP ve Halkevleri gibi siyasi çevrelerin Kobanê eylemleri sürecinde ortaya koyduğu olumlu tutum, demokrasi mücadelesi için bir kazanım olmuştur. Ayrıca bu tutum, daha önce HDP, EMEP, çeşitli emek örgütleri ve Alevi dernekleri gibi güçlerin adımlarını attığı güçlü bir demokrasi cephesinin oluşturulmasının olanaklarını arttırmıştır.
Kobanê ve diğer Rojava kantonları nasıl emperyalizm ve Bölge gericiliğine karşı halkların kendi demokratik geleceklerini kurmalarının dayanağı haline gelmişse, bugün Kobanê ile dayanışma eylemleri de ülkede demokrasi mücadelesinin daha geniş halk kesimleri tarafından sahiplenip güçlendirilmesinin yolunu açmıştır. Akit’inden Aydınlık’ına kadar demokrasi düşmanı şer cephesini alt etmenin yolu bu mücadele birlikteliğini büyütüp kalıcılaştırmaktan geçmektedir.
Evrensel'i Takip Et