14 Ekim 2014 00:29

Aleviler, Kürtler, laisizm ve demokrasi mücadelesi

Aleviler, Kürtler, laisizm ve demokrasi mücadelesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Alevi örgütlerinin pazar günü düzenlediği, Hükümetin ayrımcı eğitim politikası, asimilasyon ve Aleviler üstündeki baskılara karşı tepkilerini dile getiren mitingi izleyenler, mitinge “Kobanê direnişinin damga vurduğu” değerlendirmesini yapıyor. Onun içindir ki dün, mitingi haber yapan gazetemizde de mitingde yapılan konuşmaların vurgusu olan “Kobanê’ye saldırı Alevilere de saldırıdır” ifadesi manşete çekilmişti.

Mitingde konuşan Alevi örgütlerinin temsilcileri ve onların Kobanê direnişiyle dayanışma çağrıları ya da gerçek bir laisizm savunusunu ifade eden sözlerinin, Türkiye’deki Alevilerin ne kadarını temsil ettiği tartışılsa da şu bir gerçek ki artık “Aleviler’in Sünnilerle eşit düzeyde Diyanette temsili”, “Devletin Aleviliği de öğretmesi”, “Dedelere de Diyanette maaş ve statü”,… gibi taleplerden oluşan göstermelik laiklik tutumundan devletin dinin, dinin devletin tamamen dışında olmasını esas alan “gerçek laiklik tutumu”nun egemen hale gelmeye başladığı artık tartışılmazdır.

Yine son aylarda IŞİD’in ortaya çıkmasıyla birlikte laiklik, laiklik olmadan az çok gerçek temellere dayanan bir demokrasinin olmayacağı gerçeğinin anlaşılmasına paralel olarak başlayan tartışmalar, bir yandan Kürtler ve diğer tüm Ortadoğu halkları için laisizm sorununu öne çıkarırken Aleviler için de Kürtlerle dayanışmayı öne çıkarmaya başlamıştır.

IŞİD’in saldırısı, bu şeriatçı Ortaçağ zihniyetini bölgede egemen kılma tehdidiyle Kürtlere, özellikle de Kobanê’ye karşı giriştiği topyekün sadırı, Alevilerle Kürtlerin bugün aynı düşmanla karşı karşıya olduğu gerçeğini daha bir açık biçimde ortaya koymuştur.

Bu elbette Türkiye’de devletçi, sahte laisizm üstünden Alevileri yüz yıldır istismar eden ulusalcı, milliyetçi güçlerin Aleviler üstündeki hegemonyasının neye hizmet ettiğinin artık Alevilerin politikleşen kesimlerince de görülmeye başladıkları anlamına gelmektedir. Ki, bugün bu yaklaşımın, Alevilerin siyasileşmiş kesimleri tarafından öne çıkarılması demek, demokrasi güçlerinin bu gelişmeleri dikkate alarak siyasete müdahalesiyle, her yeni gelişmede Alevi kesimlerinin laisizm ve demokrasi mücadelesine daha geniş kitleler halinde katılımını getirebilmesi demektir.

Gerek Ortadoğu’da gerekse Türkiye’de özgürlük ve demokrasi talebinin laiklik talebiyle birleşme eğilimi son yıllarda öne çıkıyordu. “Müslüman Kardeşler”in Arap isyanlarını yedekleyerek “devrimleri çalan” bir pozisyona geçmesi, Suriye’de, Irak’ta IŞİD’in buradan güçlenmesi, Türkiye’nin “muhafazakar bir toplum” inşası için dini referansların toplumun her kesiminde yaşamı belirleyen bir etken olarak Hükümet tarafından devreye konması,… IŞİD’in Türkiye dışındaki tek laik toplum olarak Kürtlere karşı saldırıya geçmesi, laisizmin şimdi özgürlük ve demokrasi mücadelesinin olmazsa olmazı olarak öne çıkarılmıştır.

Kürt siyasi güçleri de bu tablo karşısında giderek daha çok laisizmi, dolayısıyla inanç özgürlüğü sorunu ile laisizm arasındaki bağı dikkate almaktadır. Bu da Kürtler ve Aleviler arasındaki yakınlaşmayı güçlendiren bir etken olmaktadır.

Bu tutumlar (eğilimler demek daha doğru) Türkiye’nin demokrasi güçlerinin birliği açısında Kürtler ve Aleviler arasındaki yakınlaşma, Türkiye’nin egemenlerinin ve gerici odakların Türk Kürt, Alevi Sünni ayrımı üstünde çift katlı kışkırtmanın önemli bir dayanağının zayıflaması, tersine demokrasi cephesinin güçlendirilmesi için imkanların artması anlamına gelmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa