Geldik MGK'ye ve 'Kırmızı Kitap'a!
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobanê direnişine destek eylemleri ve bu eylemlerde meydana gelen olaylardan kalkarak, önce eylemi yapanları vandal ve terörist olarak suçladı.
Bununla da yetinmeyen Erdoğan, arkasından da bu eylemlerin arkasında “paralel yapı”nın olduğunu öne sürerek, suçlamalarını “casusluk” ve “vatana ihanet”e kadar götürdü. Ve Cumhurbaşkanı adım adım bu suçlamaları yaparken bir yandan da “paralel yapı”ya yönelik daha kapsamlı ve daha kalıcı etkisi olacak operasyon için “MGK toplantısında kararlar alınacağını” açıkladı. Ama öte yandan Erdoğan, bundan böyle sokaklara çıkıp “yasa dışı” gösteri yapanların eylemlerinin “terör eylemi” kapsamına alınacağını, bu olaylardan dolayı suçlananların “tutuklu yargılanması” için yasal düzenlemelere gidileceğini kürsülerden ilan etti! Başbakan Davutoğlu da üç gün arayla Erdoğan’ın söylediklerini yinelerken, olaylarda eğer kırıp dökmeler varsa bunların da “Olaylara karışanlara ödetileceğini” ekledi.
Dahası Erdoğan, bir yandan Türkiye topraklarını ABD ve batılı emperyalistlerin bölgeye müdahalesi için açıp onlara yeni üsler sağlarken ve bölgeye yönelik bir askeri müdahalede rol almak için bahaneler uydururken öte yandan da “yeni Osmanlıcılık” için temel yaptığı, “Osmanlının yüz yıl önce bu toprakları huzur içinde yönettiğini”,… iddia eden uydurma “tarih tezini” yeniden gündeme getirip, bu konunun da “Bu ayın MGK’sinde ele alınacağını” ilan etti.
Bütün bu gelişmeleri özetleyen ve ülkenin içinden ve dışından tehdit altında olduğu vurgusunu yapan Erdoğan, geçtiğimiz pazartesi günü Marmara Üniversitesinin Akademik Yıl Töreni’nde yaptığı konuşmada günlerdir ilan ettiği iç ve dış sorunların MGK’de ele alınacağını ilan etti.
Sözü edilen toplantıda; “Bu ay yapacağımız MGK toplantısında benim de önemli bir gündemim, ülkemizi tehdit eden hangi unsurlar varsa bunlara yönelik Milli Güvenlik Belgesi’nin gözden geçirilmesidir!..” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1990’larda olduğu gibi MGK’yi yeniden en üst karar merkezi olarak devreye sokma niyetini de ilan etmiş oldu.
Erdoğan gibi Başbakan Davutoğlu’nun da kendilerine yönelik her itirazı, “paralel yapı”yla bağlantılı ve “Hükümete karşı darbe”ye bağlaması, bu konuda alınacak önlemlerle ilgili olarak Cumhurbaşkanının son dört günde iki kez MGK’yi işaret etmesi, Hükümetin toplantı ve gösteri yürüyüşleri başta olmak üzere özgürlükleri sınırlamayı, fiiliyatta ortadan kaldırmayı amaçlayan yasal düzenlemeler yapılacağını ilan etmesi, AKP Hükümetinin geldiği yeri göstermesi bakımından da ibret vericidir.
Gezi direnişinden sonra her muhalefeti kendine karşı bir darbe girişimi gibi algılayan AKP Hükümeti, şimdi bu hareketleri önlemek için 100-200 yıllık mücadelelerin sonucu olarak kazanılmış hakları ortadan kaldırmayı amaçlayan ve ülkeyi MGK-Hükümet-Cumhurbaşkanı ekseninde, ama Erdoğan’ın da liderliğinde tek adam yönetimine, “diktatoryal bir rejime” doğru sürükleyen bir kulvara girmiştir.
Kısacası AKP Hükümeti, 13 yıllık, “Biz MGK’nin değil seçilmişlerin yönettiği bir yönetimden yanayız”, iddiasından geçip sonunda ülkenin başlıca sorunlarına MGK’nin karar verdiği; “Kırmızı Kitap”ın yeniden “gizli anayasa” olduğu bir döneme gelmiştir.
Ve Erdoğan ile Davutoğlu’nun son birkaç haftadaki söyledikleri dikkate alındığında, “Kırmızı Kitap”ın yenilenmesinde; doğrudan Hükümetten talepte bulunan Kürtler, Aleviler… gibi, şimdi açıkça yazılmasa da işçi sınıfından, emekçilerden gelecek talepler için mücadele de “tehdit” olarak algılanacaktır! Bu yüzden, bu önlemlerin gerekçesi olarak getirilecek “yüzü maskeliler”, “etrafı kırıp dökenlere yönelik” bahanelere kulak asmamalı, işçi sınıfının ileri kesimleri, sendikalar, emek örgütleri hükümetin MGK ve “Kırmızı Kitap” hamlesini kendilerine, kendi haklarına yönelik bir saldırı olarak da görmek, ona göre tutum almak durumundadır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00