20 Ekim 2014 00:02

Kızkardeşlik köprüsü

Kızkardeşlik köprüsü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kızkardeşlik… Birbirinin acısını anlamak, birbirinin derdine yanmak… O acının, derdin kaynağının aynı olduğunu görmek... Ortak tutum alabilmek, dayanışabilmek, bu tutumu ve dayanışmayı bilince çıkarabilmek kızkardeşlik.
Kızkardeşlik, bir “ayırdına varma” hali… Kızkardeşliğin farkındalığı, kadınların birbirlerinin hallerini dinleme ve bu hallerin ortaklığını fark etme yoluyla kazanıldığından, kadınlar arası pratiğin sonucunda elde edilen bir bilinçtir; müşterek bağın bilinci… Doğalında yoktur bu bağ; örülür, kurulur, inşa edilir, emek verilir.  Birbirimizin hikayesini dinlemek değildir tek başına kızkardeşlik. Bizi o hikayeye mahkum eden zorunluluklar silsilesini değiştirme hedefidir. Duyguyla değil, bilinçle kurulur kızkardeşlik bağı yani.
Kızkardeşlik bir samimiyet biçimidir, yaşamda hangi değerlerin hakim olacağına sadece kendine dayatılanlarla bakmama çabasıdır. “Bu kadınlar ne istiyor?” ile “Ben ne istiyorum?” soruları arasındaki ortaklığı kurabilmektir. Bu ortaklık, aynı zamanda kadınların mahkum edildiği adaletsizlik sistemine karşı bir direnme ve dayanışma ağını ifade eder.
Sadece “kadın olmak” yetmez hikayemizin ortak olmasına. Bazıları, diğerleri üzerinde sınıflarının, milliyetlerinin ve inançlarının gücünü kullanabildiği, tahakküm kurabildiği müddetçe “kız kardeşlik” yoktur aralarında.
Yani, kadınlar arasındaki bu farklılıkların yarattığı iktidar ilişkilerini ortadan kaldırmaktan bahsetmeksizin “kızkardeşlik”ten bahsetmek mümkün olmaz.
Kız kardeşlik bu nedenle bir “paylaşma” ediminin de adıdır; öfkeyi, cesareti ve mücadeleyi paylaşma ediminin. Ama asla bir “kader ortaklığı”nın adı değil. Birlikte güçlenmek, politik bir bilincin vesilesiyle mümkündür çünkü, alınyazısının değil.  
***
Bunca laf, kardeşimizin kim olacağını seçmenin dünyanın nereye akacağını seçmek anlamına geldiği tarihi bir dönemeçte olmamızdan ötürü… Karşımızdaki “kardeşliği” tanıma zorunluluğundan ötürü…
Kadınlığı savaş ganimeti olarak vahşi ideallerine kurban eden IŞİD zihniyetiyle, kadının doğurduğu 3 çocuğu devlete “hibe” etmesini isteyen zihniyetin kardeşliği,
Kadınları köle pazarlarında satan IŞİD zihniyetiyle kız çocuklarının babalarının istediği yaşta baş göz edilebilmesinin önünü her türlü düzenlemeyle açan zihniyetin kardeşliği,
Tecavüz ve cinskırımını inanç adına meşru kılan IŞİD zihniyetiyle adalet saraylarında kadın katliamlarını “töre, namus, erkeklik” gerekçesiyle aklayan zihniyetin kardeşliği,
Tek başlarına sokağa çıkmalarını bile yasaklayarak kadınların tüm iradesini kara çarşafların altında karanlığa mahkum eden IŞİD zihniyetiyle “kadınla erkek fıtratları gereği eşit değildir” deyip kadının adını devletin tüm kurumlarından silen zihniyetin kardeşliği var çünkü.
Bu mutat kardeşliğin karşısında da Ortadoğu’nun orta yerinde kadınlar üzerine baskı kuran her türlü otoriter, dinci, gerici, antidemokratik yönetime karşı mücadele eden bir kızkardeşlik var…
Savaş ortasında bile her türden eğitimin gerçekleştiği kadın evini, kadınlara yönelik işlenen suçları ele alan kadın adalet divanını, dili-dini-mezhebi-ırkı ne olursa olsun tüm kadınlara “erkeklerle eşitsiniz” diyerek bu eşitliği somut güvenceye alan yasaları işleten bir kızkardeşlik…
“Neden savaşıyorsun?” sorusuna “Çünkü IŞİD kazanırsa en çok kadınlar kaybeder” diye yanıt veren bir kızkardeşlik…
Vahşette ve gericilikte sınır tanımayan kardeşliğin karşısına özgürlükte ve dirençte birleşen kadınların kızkardeşliğini çıkarmak…
Şimdi derdimiz bu. Bu kızkardeşlik bağını kurmamıza engel olacak her türlü önyargıyı, düşmanlığı, “bana ne”ciliği, “ama onlar da…” diye muktedirin dilinden konuşma alışkanlığını yıkıp kızkardeşlik köprüleri kurma zamanı.
Sınırı aşıp bu kızkardeşlik köprüsünü kurarsak, tarihin öznesi olmak için ayağa kalkan kadınların direnişi hepimiz için gerçek bir kazanıma uzanacak. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa