Gerici hesaplar tutacak mı?
Fotoğraf: Envato
Düşüp, düşmeyeceği üzerine yapılan tahminler arasında Kobanê düşmedi ve düşmeyeceği de belli oldu. Başta YPG olmak üzere Kürt güçlerinin kahramanca direnişi kentin düşmesini önledi. Kuşkusuz bu sonucu ABD’nin bombardımanına, yardımına bağlayanlar olacaktır. Bu konuya ve politik sonuçlarının ne olabileceğine ilişkin öngörülere aşağıda değinmeye çalışacağız. Ama her şeyden önce bir hakkın teslim edilmesi gerekir ki, o da IŞİD barbarlığına karşı Kürt güçlerinin olağanüstü direnişidir. Ne bölge gericileri, ne de çok sonradan bombardımana başlayan ABD ve diğer büyük emperyalist güçler bu direnişi beklemiyorlardı.
Ama Kürtleri sadece bugün değil, geçmişte de emperyalizmin oyuncağı olarak gören, Kürtler özgürlük ve temel hakları için ne zaman ayağa kalksa onların arkasında emperyalist oyunları görenler yine aynı gerekçeleri ısıtıp öne sürmektedirler. Üstelik bugün ortada onları görünüşte “destekleyecek” epeyce “gerekçe” ve “gelişme” varken bu suçlamalarından neden vazgeçsinler? ABD emperyalizmi bombalıyor, havadan yardım atıyor, karadan Peşmerge güçleri Kobanê’ye girmeye hazırlanıyor vb.vb. Üstünkörü bir bakış neden bütün bunları iş birlikçiliğin ve teslimiyetin belirtileri olarak görmesin? Zaten bunlar olmasa da Kürtler hakkındaki düşünceleri belli değil miydi?
Ama gelişmelere biraz yakından bakalım. Kürtler de diğer toplumlar gibi tek bir sınıftan, tek bir politikadan ibaret bir topluluk değiller. Özellikle Barzani’nin ABD ve Türkiye gericiliği ile olan bağlantıları çok iyi biliniyor. Ama genel olarak ifade edilecek olursa, ezilen, yıllar yılı baskı altında tutulan bir halkın kendi kaderini tayin etme hakkı var ve bu hakkı nasıl kullanacağına sadece o halkın kendisi karar verebilir. Başındakileri iş birlikçi olarak görüp onlardan kurtulmakta, bütün bu gelişmelere karşın mevcut durumu çeşitli gerekçelerle geçici olarak da olsa kabul etmekte o halkın verebileceği bir karar. Dışarıdan bakan herkes bu hakka saygı duymak zorundadır ve bu halkın şiddet ve baskı ile kölelik altında tutulmasına karşı çıkmalıdır.
Kobanê’de direnen Kürt güçlerinin ise halkların demokratik ve eşit gelişimine, dayanışma ve kardeşliğine bağlı oldukları, kendi güçlerine güven üzerine kantonlarını inşa etmeye çalıştıkları kanıtlanmış bir gerçektir. Bu nedenledir ki Rojova’nın kantonları, bölgenin diğer alanlarındaki kanlı ve kaotik gelişmeler göz önünde tutulduğunda çölde bir vaha gibi durmaktalar. Ama bu durumun gerek ABD başta olmak üzere büyük emperyalist güçler ve gerekse de Türkiye gericiliği gibi bölge güçleri açısından bir tehdit olarak görüldükleri de çok iyi biliniyor. Bu güçler bu duruma bir son vermenin yol ve yöntemlerini aramaktan hiç vazgeçmediler. Bölge halkları için “kötü örnek” olabilecek bu kantonlar mutlaka ortadan kaldırılmalı idi.
Aranan fırsat IŞİD saldırıları ile ortaya çıkmıştı. IŞİD’in kolayca zafer kazanacağı, bölge gericilerinin ve ABD’nin kaygılarını ortadan kaldıracağı hesaplanıyordu. Sonrasında IŞİD ile nasıl olsa bir biçimde hesaplaşılacaktı vb. Ama öyle olmadı. Kürt direnişi bu hesapları boşa çıkardı. O halde farklı bir yol izlenmeliydi ve öyle de yapıldı. Önce havadan bombalamalar, ardından Peşmerge güçlerinin devreye sokulmasına yönelik -ki ihtiyaç pek çok kez açıklandığı gibi insan değil silahtı- adımlar atılmaya başlandı. Böylece IŞİD’in yıkamadığı, ama zor durumdaki Kobanê, başka bir yoldan, “yardım yoluyla” hizaya getirilecekti. Kobanê düşmeyecek, ama temsil ettiği tüm ideallerin üzerine kalın bir beton tabakası dökülecek, Barzani türü bir yönetim sistemi burada egemen olacaktı. Şimdi gerici güçlerin Kobanê üzerine bütün hesapları bunlar üzerine.
Bu hesaplar tutacak mı? Politika gerçek güçlerle yapılıyor ve içinden geçilen zorlu süreç uzak dönemde olmasa da yakın dönemde farklı gelişmelerin gündeme gelebileceğini ortaya koyuyor. Kobanê’de YPG’de simgeleşen ilerici Kürt Hareketinin küçümsenmeyecek bir politik tecrübesi var ve onların gerici, emperyalist planlara teslim olacaklarını varsaymak, bağlı oldukları ideallere sırt çevireceklerini düşünmek için ortada bir neden bulunmuyor. Ancak bugünkü durumda zorunlu olarak taktik politik manevralar yapmak zorunda -bir adım geri çekilmek vb. gibi- kalabilirler. Genel olarak ifade edilecek olursa YPG politikasına yön verenler emperyalist, gerici planları görebilecek durumdalar ve bölgenin kaderine bölge halklarının değil de, emperyalist, gerici güçlerin karar vermesi durumunda, mevcut ateş çemberinin daha da genişleyeceğini öngörebilecek durumdalar.
IŞİD’i Ortadoğu halklarının başına bela edenlerin temel amaçlarından birisi bölge halklarının en küçük ilerici hareketlerine izin vermemek, burada en gerici ilişkilerin, en ilkel bölünmelerin egemen olmasını, istikrarsızlığın devam etmesini sağlamak, bu arada kendilerine bağlı belirli güçlerle doğal zenginliklerin elde edilmesini güvenceye almaktır. Bu demektir ki emperyalist güçler, bölge gericililikleri ve onların bölge halklarına layık gördükleri gelecek ile, bölge halklarının özlem ve çıkarları arasında tam bir zıtlık vardır. Bütün bu zıtlıkların bugün kesiştiği yer Kobanê’dir ve bölge halkları onun üzerinden adeta şunu haykırmaktadır; “Bu daha başlangıç mücadeleye devam.” Evet bu iniş ve çıkışları olan uzun ve zorlu bir mücadele olacak. Son sözü de emperyalistler ve iş birlikçiler değil, halklar söyleyecekler.
- Bir yoldaşa mektup-1 31 Ocak 2025 05:00
- Gelişmelerin kısa özeti 17 Ocak 2025 05:12
- 13 Ocak güçlendirilmeli 10 Ocak 2025 04:24
- Değişimin zorunluluğu 03 Ocak 2025 07:15
- 'Zaferden' işçiye düşen 27 Aralık 2024 05:25
- Seyredecek misiniz? 20 Aralık 2024 05:42
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13