Övünecek olan ben değilim
Bursa’nın üniversitesi Uludağ Görükle köyündedir. Aynı köyde şimdilerde bir Amerikan Oteli de var: Holiday Inn. Çarşamba günü otelin havuz başına masalar kurulmuştu. Masalarda kek, börek, kuru pasta da denilen kurabiye çeşitleri, bilye köfteler, yaprak sarmaları, kısırlar... Düğün sofrası gibi. Meyve suları... Başörtülü, başı açık, 1930lar gibi şapkalı... her yaştan kadın, genç kız. Çevre köylerin kadınları. Büyükbalıklı, İrfaniye, Görükle, Balkan Mahallesi, Kayapa, Hasanağa, Akçalar, Gölyazı, Dağyenice, Özlüce, Gümüştepe ve Çalı Mahalleleri’nden yaklaşık sekiz yüz kadın..
Az önce bu kadınlarla konuştum. Biraz sonra onlara kitap imzalayacağım. Övünmeli miyim? Başarı benim mi? Hayır, bu kadınların çoğu benim adımı on gün önce duydu. (Övünecek olanlar bu günü düzenleyenler) Bundan sonra hatırlayıp hatırlamamaları benim şiirimin gücüne bağlı.
Neler konuşmadık ki... Kadınlarımızın ev çevirmekte yaşadıkları ekonomik zorluklar. Bu zorlukları yaratıcılıklarıyla yeni lezzetlere çevirmeleri. Hamur işlerinin haşlama sularına yapılan naneli un çorbaları, et yerine kıyma kullanmanın gerekçeleri. Bu arada kadınların hayatında şiirin yeri, ninniler, gelin ağlatma türküleri. Bursa’nın çok uluslu yapısı. Savaşın burnu dibinde yaşamanın ürküntüsü... Savaştan kaçanların yaşama koşulları, dayanışma gereği...
Bursa’nın bir göçmen şehri oluşu, Bursa’ya göçenlerin getirdiği adetler. Babaevinden koca evine oruçlu gelen Arnavut gelinler, Bosna’da köprüye gömülü gelinin öyküsü... gelinler, gelinler.
Çalı köyündeki yatak fabrikasında yanarak ölen işçi kadınları aralarından birileri hatırlattı. Benden bir dokumacı kadın şiiri istediler. Okudum. Ben de selde servis içinde ölen genç kadınları anlattım.
Tarihte kadın isyanlarını hatırlattım, III. Selim döneminde gümrüğe yürüyen Bursalı kadınları, 1910’daki ipek işçilerinin grevlerini. Sonra bir türkü ya da şarkı söylemelerini istedim. Umulmaz güzellikte bir ses dinledik. Sazsız söyleyecek ustalıkta. Burada hemen şunu hatırlatmalıyım. Ben onların ilk gördükleri kadın yazar değildim. 2010’da Ayşe Kilimci’yi dinlemişlerdi, Ayla Kutlu’yu, Özlem N. Yılmaz’ı. 2011’de Nursel Duruel, Erendiz Atasü, Seray Şahiner için toplanılmıştı, 2012’de Gülseren Engin, Buket Uzuner, Zeynep Oral, için. 2013’te Ayşe Kulin, Sibel Türker konuşmuş. Sonra Sevengül Sönmez gelmiş Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf’unu anlatmış. Bu yılın ilk konuşmasını Hatice Meryem yapmış.
Bu “Nilüfer’de Kadın Hayata Yakın” projesinin bir bölümü. Kent merkezine uzak yerleşimdeki kadınların örgütlenmesine yönelik bir proje bu. Filmler, tiyatro gösterileri de var bu projede. Kadın derneklerinin , kooperatiflerin kurulmasını, üretilenlerin satılmasını teşvik eden Nilüfer Belediyesi ve belediyenin genç çalışanları her türlü övgüye değer.
Nilüfer Belediyesinde, şiir, çocuk kitaplıkları dahil 5 kitaplık olduğunu söylesem kadınlar için yapılan projelerin başarıya ulaşacağına neden inandığımı anlar mısınız?
Evrensel'i Takip Et