31 Ekim 2014 01:11

Devletler ve halklar

Devletler ve halklar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ortadoğu’nun Türkiye’yi de içine alan bölgesindeki gelişmeler hız kazanmış durumda. Başta ABD olmak üzere emperyalist büyük devletler ve bölgedeki Türkiye, İran, Suriye ve Irak gibi devletler doğrudan gelişmelerin içerisindeler. Her bir devlet farklı çıkarlara sahip ve bu devletler ABD ve Türkiye örneğinde görüldüğü gibi aynı cephede yer aldıkları durumlarda bile kendi aralarında küçümsenmeyecek politika farklılıklarına da sahipler. Kısacası emperyalist güçler ve bölge gericilikleri bölgeye ilişkin bazen çakışan, bazen ayrışan gerici politikalar peşinde koşuyorlar.
Şimdilerde IŞİD sorunu, geçmişten bugüne gelen Kürt sorunu, bölgedeki mezhepler arasındaki gerilim ve çatışmalar, bölgeyi doğrudan etkileyen Filistin sorunu, bunlara eklenen doğal zenginliklerin, geçiş yollarının paylaşımı sorunu iç içe geçmiş, düğüm olmuş başlıca sorunlar. Bütün bu sorunlara devletlerin olsun, politik güçlerin olsun farklı çözümleri ve müdahaleleri bulunuyor. Örneğin emperyalist büyük güçler bölgede gerilim ve çatışmaların sürmesini, ama bunların şiddeti ne olursa olsun kendilerine bağlı güçler aracılığı ile stratejik politik ve ekonomik çıkarlarını gerçekleştirdikleri ilişkileri güçlendirme peşinde koşuyorlar.

Bölge gericiliklerinin sahip oldukları politikalar ise Irak’ın işgalinden bu yana önemli değişimler geçirdi. Örneğin kendi içerisinde Kürt sorununa sahip Türkiye, Irak, İran ve Suriye gibi ülkeler bu sorunu zaman zaman birbirlerinin üzerine yıkma, ama genel olarak bastırma ve ezme konusunda adı konulmamış bir mutabakata sahiptiler. Irak’ın işgali ve Kuzey Irak’ta bir Kürt Özerk Yönetimi’nin kurulması, sonrasında Suriye’deki gelişmeler bölge gericiliklerinin Kürt sorununa ilişkin geleneksel tutumlarını çözmeye başladı. AKP Hükümetinin Barzani yönetimi ile geliştirdiği ilişkiler bu çözülmeye ivme kazandıran bir etken oldu. Geçmişten beri var olan emperyalist müdahale ve karışmalar, bütün bu ilişkilerin daha karmaşık bir hal almasını da beraberinde getirdi.

Bütün bu karmaşık ilişkilerin bir çözümü var mı? Eğer varsa bu olanak nerede yatıyor? Başta ABD olmak üzere emperyalist büyük devletlerin “çözümüne” yukarıda işaret ettik. ABD ile iş birliği içinde olan ve olmayan bölge gericiliklerinin gönlünden geçen “çözüm” ise bölgede eski statükoya dönülmesi, bazı değişmeler olsa da bu değişmelerin temel yapıyı ve ilişkileri sarsacak boyutta olmamasıdır. Ama gericiliklerin özledikleri böyle bir bölge coğrafyası, gelecekte olabilecek alt üst oluşlar, değişebilecek koşullar nedeniyle bütünüyle olanaksız değilse de, bugünden bakıldığında artık geride kalmış gözükmektedir.

Bölgedeki bu gelişmelere karşı ulusalcı, milliyetçi kesimlerinde bir “çözümü” bulunmaktadır. Onların “çözümleri” bol miktarda emperyalizm karşıtlığı ile süslenmiştir. Emperyalistler bölgeye müdahale etmesinler, bölge yönetimleri kendi aralarında anlaşarak bu sorunları “çözsünler” demektedirler. Bütün bu söylenenleri bir cümlede özetleyecek olursak, onların “çözümleri” bölge devletleri kendi “bölücülerinin” hakkından gelsinler, kendi iç birliklerini kursunlar politikası üzerine kurulmuştur. Bölge gericiliklerinin eski gerici geleneksel politikalarının “çözüm” olarak kutsanmasıdır bu. Sözde emperyalizm dışlanmıştır ama bölge gericiliklerinin hem emperyalist güçlerle bağlantıları, hem de kendi halkları üzerindeki diktatörlükleri zarar görmeden devam edecektir. Çünkü onları bundan uzak tutacak hiç bir engel bulunmamaktadır. Kısacası olup biten her şeyi yeni baştan yaşatacak bir “çözümdür” bu.

Diğer bir çözüm de bölgede yaşayan çeşitli uluslardan, dinlerden, mezheplerden bütün halkların demokratik, laik, eşit haklara sahip, antiemperyalist, demokratik bir mücadele ile gerçekleştirebilecekleri bir çözümdür. Bu çözümde halkların kendi gericilikleri ile hesaplaşması, bölge gericiliklerinin devrilmesi, emperyalizmle olan ilişkilerin tasfiye edilmesi, halkların bölgenin iç sınırları nasıl olursa olsun birlikte kardeşçe bir yaşamı kurması bulunmaktadır. Bu bir hayal değildir. Bölge gericiliklerini ve emperyalizmi tedirgin eden ve bugün üzerlerine gerici hesaplar yapılan, akıbetleri ne olursa olsun Rojava Kantonları, ortaya koydukları örnekle halkların ortak bir gelecek kurabileceklerinin somut kanıtları olmuşlardır. Kısacası Türk, Kürt, Arap, Acem vb. bölge halklarının, bölgenin gerici devletlerini ve emperyalist köleliği devirebilecek bir yola girmeleri, bölgenin gerçek barışa ve kardeşçe bir yaşama kavuşabilmesinin tek olanaklı biçimi olarak görünmektedir. Türkiye’nin, İran’ın, Irak’ın, Suriye’nin gericilikleri devrilmeden, onlar üzerinden emperyalizmle hesaplaşılmadan bölgeye barış ve kardeşlik gelmeyecektir. Emperyalist, gerici, ulusalcı, milliyetçi “çözümlere” karşı halkların çözümü budur!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa