31 Ekim 2014 01:13

Patron patrondur da hükümet nedir?

Patron patrondur da hükümet nedir?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ermenek’teki facianın duyulmasıyla Ermenek’e  “ilk varan” üç bakan, günde birkaç kez kameraların karşısına çıkıyor ve “açıklamalarda” bulunuyor. Ama bu üç bakan; daha ilk andan beri; “Bu 11-12 bin tonluk su kütlesi nereden gelmiştir”, “Bu su neden bugün patlamıştır”, “Su nasıl ve ne kadar zamanda boşaltılacaktır”, “Mahsur kalan işçilere ne zaman ulaşılacak, hatta ulaşılabilecek midir?”,… gibi bütün yakıcı sorulara “Bunları bilmiyoruz; her bir metre su çektiğimizde yeni bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Galeride yeni güvenlik önlemleri almadan çalışmaların yürütülemeyeceği” yanıtını veriyorlar. Böylece Bakanlar aslında su boşaltmak vb. işlerle oyalandıklarını, galerinin yeniden açılması gibi belki de aylar sürecek bir zamana yayılacak, hatta tümüyle böylece bırakılacak bir çalışmadan söz ediyor.

Ve bütün bu olup bitenleri izleyen, gerçekte hiçbir ciddi adım atılmamasını gören madenciler ve yakınları, bakanları, “Kurtarma çalışması canla başla sürdürülüyor” diyen yetkilileri, “Ciddi hiçbir şey yapmamakla” suçluyorlar ve bu suçlamalarını basın önünde bakanların yüzüne karşı da söylüyorlar.
Bu eleştiriler ve tepkilere, “Hayır öyle değil böyle!” diye inandırıcı bir kanıt göstermeyen bakanlar ise, “açıklamalarında” bu tür itirazda bulunan madencileri ve yakınlarını, “art niyetli kişiler”, “provokasyon yapıyor” diye suçluyor.

Ermenek’teki Uyar Madencilik adlı şirketin bir köleci çalışma düzeni oluşturduğu, işçileri ücret vermeden çalışmaya zorlayacak kadar pervasız uygulamalar yaptığı artık biliniyor.

Bu vahşi sömürü kollarından bugüne kadar hiç haberi yokmuş gibi davranan Cumhurbaşkanı Erdoğan; Başbakan Davutoğlu ve bakanlar, Soma’da olduğu gibi, patronu suçlayarak, kendilerini her sorumluluktan sıyırmayı amaçlıyor.  

En üst makam sahibi yetkililer, “Maden sahibi yasa ve  yönetmelikleri uygulamamış, bunun hesabı sorulacak!” gibi sözlerle suçu maden sahibine atarak hiçbir zaman sormadıkları hesabı soracaklarını iddia ediyorlar. Başbakan ve Cumhurbaşkanı da aynı frekanstan konuşuyor.
Ruhsatların verilmesinden çalışma koşullarının belirlenmesine, yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasından  denetlenmesine kadar işçi sağlığı iş güvenliği uygulamalarının denetlenmesinden birinci dereceden sorumlu devlet ve hükümet ricali, Ermenek’te de kendilerini sorumluluktan kurtarmaya çalışıyor. Sanki maden sahibi denilen kişi ruhsatı gizli almış, ocağı gizli ve yasa dışı bir biçimde çalıştırıyormuş gibi.

Oysa şu açık ki bu firma en son haziran ayında “denetlenmiş”, eksikleri ocağın kapatılmasını gerektirecek eksikler olmadığı için 9 bin TL ceza yazılarak üretime devam edilmesine izin verilmiş!
Şimdi bakanlar diyor ki, maden yetkilileri, her 25 metrede bir yapılması gereken madendeki su birikimini kontrol etmeyi amaçlayan “sondaj”lar yapılmamış! Denetimde bu neden görülmemiş, görülmüşse neden görmezden gelinmiş bunu sorgulamıyorlar.

Dahası bu ülkede maden işletme ruhsatı verme yetkisi Başbakanlıkta toplanmıştır. Başbakan bu konuda son söz hakkına sahip kişidir.

Üç ay önce Cumhurbaşkanı Erdoğan sorumluydu bu ruhsat işinden.

Ve nihayet; işçi haklarının adım adım ortadan kaldırılması, taşeronluğun ve kuralsız çalıştırmanın hükümetlerin stratejik amacı yapılması için yapılan girişim ve düzenlemelerin sorumlusu olan hükümetler bu faciadan kendi sorumluluklarını atlayamaz. Ve elbette AKP Hükümetinin pek çok başka ihaleler gibi madenleri de küçük parçalara ayırarak yerel sermaye sahiplerine peşkeş çekmesi partinin yerel örgütlenmesinden bağımsız görülemez. Soma’da ve Ermenek’te her iki patronun da AKP ile içli dışlı, AKP’nin seçimlerde “adayı” olacak kadar partizan olmaları bir rastlantı olabilir mi?

Çünkü bugün işçilerin iş güvenliği önlemleri alınmadığı için hayatlarını kaybetmesinin birinci nedeni işçilerin çalışma koşulları üstündeki haklarının gasbedilmesi, kuralsız çalışmanın yaygınlaştırılmış olmasıdır.

Çok açık ki sadece yasal düzenlemeler de yetmemektedir. İşçilerin denetimi olmadan, sendikaların, TMMOB ve TTB gibi kuruluşların temsilcileriyle desteklenmiş işçi denetimi sağlanmadan yasa ve yönetmeliklerin patronlar tarafından uygulanacağını sanmak ham bir hayaldir.

Bütün bunlar işçi sınıfının, sendikaların, emek örgütlerinin ciddi bir mücadelesi olmadan da gerçekleşemez.

Bugün Ermenek’te patrondan ve onu yaratan politikanın sahiplerinden hesap sorulmasında emek güçlerinin ciddi bir mücadelesi olmadan bir adım ilerlenemeyeceği gibi!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa