2 Kasım 2014

Vecihi Timuroğlu için bir özür

Sevgili ve Saygıdeğer Vecihi Timuroğlu, 
Eyvallah demiş çekip gitmişsin dünyamızdan. Ancak duydum. Benim kocamışlığıma, yaşamamızın tatsız tuzsuzluğuna ver. Bağışla. 
Kayıtlara göre tam adın Sadık Vecihi Timuroğlu. 29 Ekim 1927’de , Sivas’ın Kangal’ının Yellice köyünde doğmuşsun. Ölümün de Ankara’nın Kazan’ında  23 Ekim 2014’te. Kimi kayıtlarda ailenin, Dersim’in Ovacık ilçesinden, Munzuroğulları’ndan olduğu yazar.  Baban, 1922’de Dersim’den ayrılmış. Sen de ilkokula  Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde başlamışsın. Kardeşini bir kazada yitirmenin seni çok sarstığını söylerler. İki ay ailenle konuşmamış, sokağa çıkmamışsın. Bu acıdan beterini oğlun Kürşat’ın Almanya’da vuruluşuyla yaşadın. Bu kez acını okurlarınla paylaştın, Kardaşım Oğul’la: 
   “Başımı göğsüne koyup yüreğimi dinlerdim / Sessiz türkülerdi duyduklarım öfke yüklü ama sevecen /Sen uyurken yüzüne dalardım / Soluğun denizlerin ötesine taşırdı sevgini / Ateşler yakıyordum kanımda / Gülüşün toprağa düşen ince yağmur/İçice ölüm ve yaşam var olunca başlamış / Yabancı bir güldürü gibi gelirdi ölüm bana / Geldiği an oyuvermiş yüreğimi / Yıldızlı gecelerde amansız ağlarım/.../ Bozkırlara hızla inen karanlık/Satır satır tırmanır doruklara/Yükseklik pençe vurur kartallar adına/Ve kanar doğuda ufuklar ay büyürken/.../
Gülüşünün söndüğü saat/Yitik sesini yakalıyorum dudaklarımda/Güneş yangını bir damla kan düşüyor gökyüzüne/.../ Oğlum ak gerçeğim benim/Merhaba diyorum yeniden sana/Güneşin kanı damlıyor çınarların dallarından/Ve yeniden bahar kokuyor toprak/Merhaba kardaşım oğul/Merhaba” 
Erzurum Lisesini bitirdikten sonra dil tarih fakültesine yazılmış, devlet hesabına okumuş, Ankara dil fakültesini 1950’de bitirmişsin. Yıllarca öğretmenlik ve müdürlük yaptığını biliyoruz. İlk şiirin 1942 de Varlık dergisinde, ilk denemen “Alho” 1948 de Yücel dergisinde yayımlanmış. 1973 yılında Evrim dergisini yayımladın. Kuramsal olarak şiirin sorunları üzerine eğilen ender kişilerdendin. Bu nedenle Edebiyatçılar Derneğince, “Onur ödülü “ne değer görülüp, 1998’de altın madalyayla ödüllendirilmiştin. “Şiirin Büyücü Kızı: İmge” ve “İslamın Akla Bakışı Üzerine Bir Deneme” çalışmalarını  övgüyle anarlar. 
Bence hatırlanması gereken kitaplarından biri de 1991’de yayımlanan Dersim Tarihi’dir. E kitap olarak İnternet’te ulaşılabilir olduğunu sanırım. 
Adını anmadığım kitaplarını şöyle sıralayabilirim: Göz Göz Olmak (deneme 1976), Bura Yemendir (şiir 1978), Tut Beni Sevda Çağırır (şiir 1980), Simavna Kadısı Şeyh Bedrettin ve Varidat (inceleme 1978), Bir Sürgünün Ezgileri (şiir 1983), Minnacık Kadın (öykü 1984), Kardaşım Oğul (şiir 1986), İnançları Uğruna Öldürülenler (1991), Türk-İslam Sentezi (1991), Merhaba Oğlum (1993), Bülbülleri Ne Yaptılar? (1994),  Cahit Külebi; Hırçın ve Lirik (inceleme 1994), Büyü (şiir 1999), Ceyhun Atuf Kansu’nun Bütün Şiirleri, Atatürk ve Kuvay-i Milliye Şiirleri. 
Bizi değerlerimizin kaybını fark etmez hale getiren bu büyük kent yaşamını kargımakta (lanetlemekte) özgür bırak. 1999’ da yayımlanan Bir Sürgünün Ezgileri -Dersim’in Ağıtı-, kitabından “Memur Kitabından Arınmış Bir Yaşam” şiiriyle hoşça kal diyeyim sana:
“Seyit ölüm mü istiyor/Devlet gücünü kanıtlıyor/O mor ufuklu dağlarda/Sılanı bas bağrına/
Kadınını anlat töreni öğret/Bize Seyit niyazından/Memur kitabından arınmış bir yaşam/
Bütün acılarımızı Munzur’da yıkadık/Sınıfsız bir barışı birlikte bulacağız.” 
       Seni yitirmek bize acı verdi ama  kimliğimizi  de hatırlattı Vecihi Dost. Çünkü nicedir: “Unutmuşuz Kürtlüklerimizi Ermeniliklerimizi/Ve dost sofrasında dinlerimizi/Munzur’u tutan türkülerimizle/Yaşayıp gidiyorduk.”  

Evrensel'i Takip Et