07 Kasım 2014 00:53

Çürüme yaygınlaşıyor

Çürüme  yaygınlaşıyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Galibiyet dışındaki skorları sindirmekte güçlük çeken hastalıklı spor algısı giderek yaygınlaşırken bir yandan da daha bir pervasızlaşıyor. Güya takımlarını destekleme misyonu üstlenmiş taraftarlar bu algının en etkili taşıyıcıları ve yansıtıcıları pozisyonundalar. Tribünlerde yarattıkları dehşet atmosferiyle zaman zaman kendi oyuncularının motivasyonunu bile alt üst edebiliyorlar. Söz gelimi, üzerinde, “Formanın hakkını veren hep baş tacı, ihanetin bedeli ise darağacı” yazan koca bir pankartı tribüne asabiliyorlar. Bunu yazıp tribüne asanların spordan ne anladığı açık değil mi?.. Sporun içine düşman, hain, ihanet, darağacı gibi kavramları sokabilmek için fanatizmin pençesinde aptallaşıp sağlıklı düşünebilme yetisini tamamıyla yitirmiş olmak lazım...  

Galatasaray’ın Dortmund ile oynadığı son maçta tribünde taşkınlık yapan kendinden geçmiş güruh, bu durumun kimin işine yaradığının elbette farkında değildi. Dortmund vasatın üzerine çıkmayan bir oyun sergilediği halde, hiç zorlanmadan sahadan 4-1’lik galibiyetle ayrılmayı başardı... Almanya temsilcisinin galibiyetinde Galatasaraylı taraftarların katkısı da yadsınamaz!.. Tam Galatasaray oyunda dengeyi sağlamış gibi görünürken yaptıkları taşkınlıklarla oyunun durmasına, oyuncuların soğumasına ve motivasyonlarını kaybetmelerine neden olup Dortmund’un ekmeğine yağ sürdüler. Tribünde sırtları sahaya dönük şekilde oturan güruhtan ne beklenir?.. Takımı adeta sabote edip hem yenilgi hem ceza almasına yol açarlar, sonra da “Cimbomum benim, biricik sevgilim, söyle senden başka kimim var benim” diye kendilerini yırtarlar... Komik ama ondan daha çok trajik bir tablo...

Maçtan sonra yine fanatik bir taraftar Galatasaray’ın stoperi Semih’e, “Mangaldan gözüne kaçan kıvılcım keşke seni kör etseydi de bir daha Galatasaray formasını giyemez olsaydın” şeklinde tweet gönderiyor. Böylesi gaddarca bir temenni, futbolseverlik bir yana insanlıktan zerrece nasiplenmemiş olmanın göstergesi olabilir ancak...

Gençlerbirliği’nin ırkçı taraftarları da Kobanê’deki barbarlara karşı tepki gösterdiği gerekçesiyle Takımın Dersimli Alevi Kürt futbolcusu Deniz Naki’ye saldırdılar. İnsanlık düşmanı alçaklar çürümüş futbol ortamında cüretkarca boy göstermekten çekinmiyorlar. Egemen güçlerin koruması ve kollaması altında olduklarını biliyorlar çünkü.

Futbolun, resmiyet şemsiyesi altında ırkçılığın propaganda aracı haline getirildiği ve cahil kitlelerin bu yolla kışkırtıldığı yerde, yaşananlar aslında hiç de şaşırtıcı değil...

Ülke futbolunun seviyesi sık sık tartışılıp duruyor. Yöneticilerin, medyanın ve taraftarların algı ve yaklaşımı göz önüne alındığında, futbolun bugünkünden daha üst seviyelere çıkması beklenebilir mi?.. Sahip olduğumuz spor algısına, spor kültürüne tam da yakışan seviyedeyiz işte...

Geçtiğimiz hafta oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinden önceki ve sonraki yönetici açıklamaları da futbol seviyemiz hakkında fikir verebilir. Karşılıklı meydan okuma içerikli açıklamalar futbolun üzerinde belirleyici rol oynamak isteyen mafyatik güç odaklarını bir kez daha tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi...
Maçtan önce Fikret Orman hakemleri baskı altına almak için “Gözümüz üzerlerinde” açıklamasını yapıyor. Aziz Yıldırım bu sözün altında kalır mı?.. “Gerekirse hakem odasını basarım” açıklamasıyla Fikret Orman’a karşılık veriyor. Maçta hakem Beşiktaş aleyhine hata yapıyor. Fikret Orman beklediği/aradığı fırsatı buluyor ve “Bundan sonra tarz değiştireceklerini ve oyunu gerektiği(!) gibi oynayacaklarını” söylüyor. Yani “Artık bizden centilmenlik, sportmenlik, temiz mücadele beklemeyin, her türlü gücümüzü kullanmaktan kendimizi sakınmayacağız” demeye getiriyor. Centilmenlikten, sportmenlikten, temizlikten ne anladığı ise meçhul. Maçtan önce hakemleri baskı altına almaya çalışmak hangi yönetim tarzına giriyor ki?.. Gidişata bakılırsa futbol ortamı önümüzdeki günlerde daha da şenlenecek!..

Bayağı ve yozlaştırıcı futbol ortamında yabancıları da kısa sürede kendimize benzetiyoruz. Öyle ki, entelektüel birikimiyle herkesi etkileyen Bilic bile “Futbol erkek oyunudur, bu nedenle sahada edilen
küfürler doğal karşılanmalı” şeklinde ancak çiğ ve sığ insanların ağzına yakışabilecek denli cinsiyetçi laflar edebiliyor...

Futbolun seviyesinden önce insanlık seviyemizi sorgulamaya ihtiyacımız var gibi görünüyor...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa