Dalgasız olmaz
Sahilde geçen filmleri şöyle bir tarasak, çoğu mayolu görüntüleri bolca içeren ergen fantezisi sulu komediler çıkar herhalde. Deniz kenarının sinema evreninde erkeklerin elinden gelen bu, büyük ölçüde. Deniz Seviyesi ise bir kadın filmi, karakteri, hikayesi, diyalogları, duygusuyla. Salt bu sebeple bile dikkati hak ediyor.
İki kadın yönetmenin Esra Saydam ile Nisan Dağ’ın ilk uzun metrajlı filmleri Deniz Seviyesi, bu yılın iki büyük yerli festivalinde ana yarışmada yer aldı. Prömiyerini yaptığı İstanbul Film Festivali’nde ödül alamamıştı, Altın Koza’dan ise, en iyi yönetmen, en iyi kadın oyuncu ve en iyi erkek oyuncu dahil altı ödülle döndü. Bir yaz mevsiminde geçen, dönüş ve yüzleşme hikayesi, çok orijinal olmamakla birlikte, kadın karakterin bakışından enteresan bir hal almıyor değil.
Önce Damla’yı görüyoruz. Amerika’da yaşıyor ve hamile. Ve mutsuz, karnı burnunda içmeye kalktığı sigaradan başlayarak. Kocası var, Kevin, herhalde iyi bir insan. Derken gündemlerine, Damla’nın memlekette çocukluğundan beri gittiği yazlık evin satılacak olması giriyor. Son bir yolculuk çıkıyor, Amerika’dan Ege’ye. Deniz dalgasız, gönül sevdasız olmaz derler. Burada Damla’yla aralarındaki gerilim ta Amerika’dan hissedilen bir genç adam var, Burak. Çocukluk arkadaşılar, eski sevgililer, birbirlerine öfkeyle bakıyorlar. Seyirciye bu duygu o kadar iyi geçiyor ki, neler olduğunu en son anlayan kişi koca. Başka konulara dair diyalogların aralarına gizlenen ne varsa, kırgınlıklar, sorulacak hesaplar, dilenecek özürler, sohbetlerden, selamlaşmalardan, hatta pek nazik futbol maçlarından sızıyor.
Buradaki kadınsılığa vurgu yapmak, kısıtlayıcı bir stereotipi yinelemek olmasa gerek, nihayetinde erkeklerin sinemasından çıkmayan, yeni, taze, alışılmadık bir nefes olmasına vurgu. Filme, yönetmenlerinin iki kadın olmasından da başlayarak “kadın filmi” dendikçe karakterin aslında bağımlı bir karakter olduğu, bir kurtarıcı erkek bulduğu gibi itirazlar da yapıldı. Oysa Damla kendi kararlarını veren bir kadın, bunu teslim etmeli.
Çözülecek gizemler Damla’nın eski sevgilisi Burak’la birbirlerine çatık kaşlı bakışlarıyla başlıyor, giderek birbirleriyle konuşmadıkları, ani hareketleri olduğunu öğreniyoruz. Sonunda sorular sorulup gerçekler anlatılınca ortaya çıkıyor ki, klasik bir Yeşilçam melodramı temasıyla karşı karşıyayız; birbiriyle konuşmadıkları için gerçeğin tümünden habersiz sevgililerin küslüğü. O eski filmlerde, mutluluklarına çoluk çocuğu büyüttükten sonra gerçek ortaya çıkınca kavuşurlar ya da bu uğurda can verirlerdi. Deniz Seviyesi’nde hesaplaşma, başkasının çocuğu henüz doğmamışken yaşanıyor sadece. Görüntüsünden karakterlerine çeşitli incelikleriyle o duygusal filmlerin seyircisiyle buluşabilirse, ne mutlu.
Evrensel'i Takip Et