AKP'nin sanatla sınavı

Bir grup öğrenciyle birlikte geldi standa. Genç bir kadındı. Heyecanlıydı. Stanttaki kitapların arasından birini alıp gösterdi bana ve öğrencilerine. “Bir Dilim Ekmek İçin... 8 yaşımdayken okumuş ve çok sevmiştim. Bana okumayı sevdiren kitap. Tekrar tekrar okunmaktan yıprandı, ama ben onu yıllarca sakladım. Şimdi oğlum okuyor...”
Sevinçli şaşkınlıkla baktım yüzüne. 8 yaşında bir çocukken kitabımı okumuş, sevmiş, sahiplenmiş, unutmamış... Benim kitabımla okuma alışkanlığı kazanmış. Büyümüş, anne olmuş; eğitimciliği seçmiş ve öğrencilerini alıp gelmişti karşıma... İçimdeki o iflah etmez iyimserlik ve tükenmeyen umut canlandı bir kez daha. “Yapılan hiçbir şey boşuna değil; emek  yerde kalmaz.”
Elindeki kitabı uzatıp heyecanla sordu; “Oğlum için imzalar mısınız?” Kitabı imzalarken sohbet ettik biraz da. Görsel Sanatlar Öğretmeni olmuş; Edirne’ye yazar geleceğini öğrenince hemen öğrencilerini toplayıp gelmişti. Zeynep Öğretmen’le, Edirne Belediye Başkanlığının düzenlediği, benim günübirlik gidip döndüğüm Edirne 2. Kitap Fuarında karşılaştık. Onun heyecanından etkilenen öğrencileri de (Çoğunluğu aynı kitap olmak üzere) kitaplarımı alıp imzamı istediler.
Onlar yanımdan ayrılırken, Zeynep Öğretmen’in söylediklerini düşünüyorum. Sonra, bir çocuk oluyorum, 8 yaşında bir çocuk. Kitapların büyülü dünyasına açılan kapıyı aralamış, okuma zevkini tatmış bir çocuk. O çocuk ki İstanbul Kuzguncuk’ta sınıfına gelip şiirlerini okuyan şairin etkisiyle şair yazar olma düşü kurmaya başladı. Düşleri gerçekleşti, üstelik yıllar sonra artık yaşlanmış olan o yazarla yan yana imza gününe katıldı... Yaşam gerçekten çok zengin ve ilginç deneyler sunuyor bize. Ummadığınız anda gelişiveren bir olay,  buluşma ya da karşılaşma şaşırtmanın ötesinde sevinç veriyor insana... Yıllar önce karşılaştığım ilk şair olan Ziya Mısırlı ile yan yana imza masasında otururken de bunu düşündüm, Zeynep Öğretmen’in uzattığı kitabı imzalarken de...
Bir kitapla, resimle ya da başka bir sanat yapıtıyla ya da sanatçıyla gerçekleşen, insana yeni dünyaların kapılarını açan bu karşılaşmaları çok önemsiyorum. Benim yaşamımda olduğu gibi, bazen insanın yaşamına yön veriyor bu karşılaşmalar. Okur yazar buluşmaları, okul etkinlikleri ve kitap fuarları bu karşılaşmalar için çok önemli bir olanak.
Şimdi yine bir kitap fuarının heyecanı içindeyim. Tüyap ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından düzenlenen 33. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı bugün başladı. Binlerce okur, yüzlerce yayınevinin yayımladığı kitaplarla ve kitapların yazarlarıyla buluşacak. Bu yıl, fuarın onur konuğu ülke Macaristan... 24. İstanbul Sanat Fuarı- ARTİST 2014, fuar merkezinde eş zamanlı olarak açılıyor.
İnsanın kitapla ya da sanatın öteki dallarından bir yapıtla karşılaşıp buluşması; okuyan, araştıran, düşünen, sorgulayan bireylerin yetişmesi için zorunlu ve gerekli. Fuarın uluslararası niteliğinin artması, bu karşılaşmaların kapsamını genişletiyor. Ben bir yazar olarak kendi adıma çok heyecanlıyım. Acaba bu yıl kimlerle, nasıl karşılaşmalar yaşayacağım, bu karşılaşmalar neyi değiştirecek yaşamımda?
Ülkemizin içinde bulunduğu politik ortam, eğitim sistemi insanların içindeki umudu yok etmek, çocukların gençlerin özgür bireyler olarak yetişmesine engel olmak istiyor. Her gün yeni baskı ve yasaklamalarla, halkın çoğunluğunun düşünmeden biat eden, verilen emirlere körü körüne uyan, bilinçsiz tüketiciler topluluğu olarak kalması için bir özgürlük alanı olan/olması gereken sanata ve sanatçıya her gün yeni bir darbe indiriyor...
8-16 Kasım günleri arasında İstanbul Beylikdüzü’nde açılan kitap ve sanat fuarı yaşamın başındaki çocukların ve gençlerin sevinçli karşılaşmalar yaşaması için bir olanak. Yalnız onlar için değil üstelik. Hepimiz için... O yüzden yol uzun olsa da gidip kitaplarla buluşalım, sergi gezelim; beynimizi, yüreğimizi özgürleştirelim kitaplarla, sanat yapıtlarıyla... Acılar üreten bu soygun, sömürü ve baskı düzenine dur demek, halklara dayatılan karanlık ve kuşatmayı hükümsüz kılmak için...