Polis fotoğrafları ne anlatır?
Bir süredir İstanbul Emniyet Müdürlüğü web sitesinde 2. Ulusal Polis Fotoğrafları Yarışması’nın sonuçlandığı duyuruluyor. Yarışma hakkında pek bilgi verilmemiş. Yalnızca ödüllendirilen ve sergilenen fotoğrafların listesi ve fotoğrafların küçük boy kopyaları verilmiş.
Yarışmada “Yardım Eli” başlıklı fotoğraf birinci seçilmiş. Bir erkek polis tekerlekli sandalyedeki bir kadının yaya geçidinden geçmesi için yardım ediyor. Bir ayrıntı olsa gerek, kadın türbanlı.
Diğer fotoğraflarda yardım teması yeniden işleniyor. “Ciğerparem” başlıklı fotoğrafta bir kadın polis var; karlar içinde bir kediyi besliyor. “İçimde Sevgi Var” başlıklı fotoğrafta, üniformasında “Çevik Kuvvet” yazan bir erkek polis iki kediye süt veriyor. Yine karlar içinde... “Yaşlı” başlıklı fotoğrafta bir trafik polisi yaşlı bir yurttaşı kar yağışı altında karşıdan karşıya geçiriyor. “Zincir” başlıklı fotoğrafta bir trafik polisi yine kar yağışı altında bir araca zincir takıyor.
Yardım teması bu kadar önemsendiği için “Yardım” başlıklı bir fotoğraf olmaması şaşırtıcı olurdu. Bu başlığı taşıyan ilk fotoğraf mansiyona layık görülmüş. Bir trafik polisi, biri çocuk birkaç kişi ile birlikte bir arabayı itiyor. Yine kar yağışı var. Belli ki, kar yağışı epey tutulan bir öge. Aynı başlığı taşıyan diğer fotoğrafta ise biri kadın üç polis, tekerlekli sandalyedeki bir genci otobüse bindiriyorlar. Hemen arkalarında bir kadın onları izliyor. Belki de engelli gencin yakını. Bir ayrıntı: Kadın türbanlı.
***
Sergilenen fotoğrafların başlıkları yan yana getirildiğinde ortaya çıkan anlatı şöyle özetlenebilir: Polisler herkese yardım ederler. Polislerin “içinde sevgi” ve “şefkat” vardır. Onlar “sevgiye muhtaç” olanlara sevgi gösterirler. “Kimsesizlerin kimsesi” olmayı da bilirler. Gerektiğinde “sohbet” etmeyi, “gitar” çalmayı bilirler. Polisler de “eğlence” severler. Ne de olsa polisler de insandır: “o bir anne”, “o bir baba” olabilir. Bir kadın polis kendisine özen gösterir. Çünkü “Polis de olsa o bir bayan.”
“Polis” denince akla gelmesi istenenlerin başında neler geldiği başlıklardan okunuyor. “Dostluk” da bunlardan biri. Hazır bu kadar büyük bir senaryo yazılmış, neden “Onlar bir barış güvercini” denmesin? Bunu tamamlayacak iki öge düşünülmüş: “Diyarbakır’dan Bir Kare” ve “Van Depremi’nde Polis.”
***
Emniyet tarafından son yirmi yıl içinde yürütülen halkla ilişkiler kampanyalarını yakından izleyenler, bu fotoğraflar arasında yine çocukların kullanılmış olabileceğini kolayca tahmin edebilirler. Yarışmaya katıldığı söylenen ve sergilenen fotoğraflarda, yardım ve kar yağışından daha çok kullanılan tek öge çocuk ögesi...
Verilmek istenen mesaj polislerin “çocuklarla çocuk” olabildiği, çocuklarla birlikte olmaktan zevk duyduğu ve “miniklerin büyük sevgisi” ile ödüllendirildiği. Her zamanki gibi bir mesaj özellikle vurgulanmış. Çocuklar “küçük polisler” olmalıdır.
***
Sonuçta ortaya çıkan kurgu, hiç de yabancısı olmadığımız bir tablo. Polis toplumun ayrılmaz parçasıdır, halkın içinden çıkar ve hep halk ile iç içedir. Polis kötü değildir; sevgi, şefkat vb. ile doludur. Hatta barışı bile polis getirir. Bu kurguya inanması beklenen ise özellikle çocuklardır.
Bu kurgunun bir kez daha sergilendiği günlerde, Polis Memuru Gültekin Şahin tarafından öldürülen Şerzan Kurt davası yeniden görülüyor. Cinayetin işlendiği Muğla’da değil, Eskişehir’de.
Polis Ahmet Kuş tarafından atılan biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ölen Abdullah Cömert’in davası ise Balıkesir’e taşındı. Duruşmada savcı uyudu, dava şubat ayına ertelendi.
Berkin Elvan’ı öldüren polis veya polislerin ise kimliği henüz belli değil. Gerçekler ortada. Fotoğraflar, hatta videolar da. 2. Ulusal Polis Fotoğrafları Yarışması’ndaki fotoğraflara kim inanır?
Evrensel'i Takip Et