Zeytin ağacı
Barışın, bilgeliğin, adaletin sembolüdür zeytin ağacı. Işığın kaynağı, zaferin tacıdır. Antik çağlardan günümüze kadar İslamiyet de dahil pek çok din ve inanışça kutsal sayılmıştır. Kur’an’da Tin Suresi Allah’ın incir ve zeytin üzerine yemin etmesiyle başlar. Yunan mitolojisine göre ise insanlığa sunulan en büyük armağandır. Barışın insanlık için ne kadar faydalı olduğunun yanı sıra savaş ve barış arasındaki rekabette savaşın mağlubiyetini de sembolize eder. Kurutulmuş zeytin yapraklarından tütsü yapmak ya da zeytin yağı hediye etmek gibi nice gelenek çok eski çağlardan günümüze kadar aktarılmıştır.
Zeytin ağacı, bir tabiat unsuru olmasının yanında ortak hafızamıza işlenen bu kültürel değerler itibarıyla da insanlığın ortak mirasıdır. Yırca’da sermaye karı için katledilen işte budur. Katliama karşı duyulan öfke, muhtarın gözyaşlarıyla simgeleşen o isyan da aslında binlerce yıldır biriktirdiğimiz ortak akıl ve vicdanımızdır.
İtibarı ‘kâr- rant- inşaat’ üçlemesi içinde arayan, dağıttığı aşureye ‘fors’ katan, yitip giden canlar yerine kırılan camlar için yas tutanların himayesiyle gerçekleşmiştir Yırca katliamı.
Bir zeytin ağacı bin yıl yaşar. Yani birkaç saat içinde 6 milyon yıllık ömür yok edilmiş, zehir saçan santraller yapabilmek uğruna 6 milyon yıllık nefes kesilmiştir.
İleri yargı ise Yırca halkının aylardır sürdürdüğü direnişe karşın bu hukuksuzluğa “dur” demek için katliamın gerçekleşmesini beklemiş ve 6 bin zeytin ağacının kesilmesinden bir kaç saat sonra yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir. Her şeye rağmen verilen bu karara uyulacak mı yoksa “sıkıysa gel durdur” deyip yola devam mı edilecek bunu yaşayarak göreceğiz. Ama sonuç ne olursa olsun yeni Türkiye’nin hukuk sisteminin antik çağdaki Solon yasalarının gerisinde kaldığını bilerek.*
Kapitalizm yaşamı katlederek büyür. Sermaye, daha fazla kar uğruna tüm toplumsal mutabakatları tek taraflı bozar. İnsana ve doğaya savaş açıp, halkları birbirine düşürür.
Yırca katliamı ise halkların barış hakkına tahammül edemeyenlerin, barışın sembolüne bile katlanamadığının çarpıcı bir ifadesidir.
Öte yandan unutmamak gerekir ki; zeytin ağacının insanlar arasındaki barışın yanında insanla ilahi olan arasındaki barışı da sembolize ettiğine inanılır. Buna göre Nuh Tufanı’nın durduğu bir güvercinin ağzındaki zeytin dalıyla haber verilmiş, cennetten kovulan Hz. Adem’in affedildiği de mezarında filizlenen zeytin ağaçları ile müjdelenmiştir.
Kim bilir; belki de geçmişe mal edilen efsaneler aslında binlerce yıl sonrasına ışık tutuyordur...
“... ve şöyle fısıldadı zeytin ağacı: Herkese aidim ve hiç kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım ve SEN GİTTİKTEN SONRA DA BURADA OLACAĞIM.”
(*) Atina hukukunun temellerini oluşturan Solon Yasaları adını aynı zamanda bir şair olan Atina’lı devlet adamı Solon’dan alır. Solon, antik Yunan’ın 7 bilgesinden biri kabul edilir. Solon Yasaları’nda zeytin ağacı kesmek yasaklanmış ve çok ağır cezalar düzenlenmiştir.
Evrensel'i Takip Et