12 Kasım 2014 01:10

Fatura ağır ama dersler de önemli!

Fatura ağır ama  dersler de önemli!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Soma’da meydana gelen ve 301 kişinin yaşamını yitirdiği maden ocağı faciasıyla ilgili iddianamenin, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesine sunulduğunu açıkladı.
İddianamede, firmanın sahibi Can Gürkan’ın da içinde bulunduğu tutuklu sekiz şüpheli için “Olası kasıtla adam öldürmek”ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenirken tutuksuz 37 şüpheli için ise 25 yıla varan hapis cezaları talep ediliyor.

Ermenek’te meydana gelen maden faciasına ilişkin soruşturma da ilerliyor. Aralarında Has Şekerler Maden Şirketi’nin sahibi Saffet Uyar’ın da bulunduğu 5 kişi mahkemece tutuklandı.

Savcılıklar, ortaya çıkan kanıtlara göre birtakım işlemler yapıyor ve belki de ilk kez, bir işçi cinayeti karşısında maden sahiplerini de kapsayan kişiler hakkında “ağırlaştırılmış müebbet hapis” isteniyor.
Elbette savcıların harekete geçerek maden patronlarını tutuklaması, onlara yüksek cezalar istemesinde, kamuoyunun olup bitene dikkat kesilmesi ve ülke çapında gösterilen infialin rolü vardır. Hatta bundan önceki toplu işçi katliamlarıyla ilgili davalara bakıldığında, bunlar “belirleyici önemdedir” de diyebiliriz.

Ancak iş cinayetleri olduğunda sanki bir “yardım meleği”ymiş gibi “toplu cinayet mahalline” koşan bakanlar; örneğin Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanı bu cinayetlerde başlıca sorumlu oldukları hakkında kamuoyunda “kuvvetli şüphe” bulunan “denetçiler”, “denetçilerin denetçileri”… gibi bürokratlar hakkında “soruşturma izni vermedikleri” için davalar muhtemel ki, bu asli sorumluların bir bölümünün yer almadığı davalar olarak yürüyecek.

Ancak maden işçileri, aileleri ve ülkenin geleceğinden sorumluluk duyan işçi kesimleri, emekçiler olup bitenden dersler çıkarıyorlar; bilinçlerinde sıçramaların olduğu gözleniyor.

Ama ne yazık ki emekçiler bunun için çok ağır faturalar ödüyor. Ki, çoğu zaman bu fatura, açlık, yoksulluk, ağır, kölece çalışma koşulları, yaşamlarını yitirmeye kadar varıyor.

Öğrenmenin en hızlı ve ironik biçimde olanını da son günlerde  Soma’nın Yırca köyünde gördük.
Üç haftadan beri kamuoyumuzun gözü kulağı Yırca köyündeydi. Kolin firmasının köyün arazisine termik santral yapmak için altı bin zeytin ağacını kestiğini, köylülere zulmettiğini, güvenlik görevlilerinin köylüleri dövdüğü, gaz sıktığı, ters kelepçe vurduğu hatta köylüleri kulübelere kapatarak gözaltına almasına kadar sayısız haksızlık hukuksuzluk yaptığını izledik.

Köylüler, 50-100 yıllık emek ürünlerini yitirdi, baskı ve şiddet gördü ama birleşirlerse, mücadele ederlerse kazanacaklarını da gördü.  

Geçtiğimiz cuma günü Danıştay, Kolin’in santral yapmasının kararını durdurdu. Köylüler mücadelelerinin zaferi olarak gördükleri bu kararı sevinçle karşıladı; zeytinlerini yeniden dikmeye başladı.

Bu kararın üstünden üç gün geçmeden Kolin, köylülere karşı “cellat” olarak kullandığı güvenlik görevlilerini işten çıkardı. Çünkü artık “Hizmetlerine ihtiyaç kalmamıştı!”

Şimdi o güvenlik görevlileri “Patron bizi aldattı” diye yakınıyor; “direneceğiz” diyor.

“Direnişe” geçen ve güvenlik görevlilerinin de “başlarından” biri olduğu anlaşılan kişi şunları söylüyor: “Bize iş garantisi, hatta emeklilik garantisi vererek buraya getirdiler. Ben mevcut işimden ayrılıp buraya geldim. Bizleri kandırıp köylülere saldırttılar. Onlarla karşı karşıya getirdiler. Sonra da kullanıp attılar. Bu böyle olamaz. Haklarımızı alıncaya kadar buradayız” dedi.

Öyle anlaşılmaktadır ki Kolin’in “güvenlik görevlileri”, topraklarına ve zeytinlerine sahip çıkan köylülere saldırarak patronun sopası olarak sınıflarına ihanet ettiklerini insanlık için en iğrenç suç olan “Zalimin köpekliğini yaptıklarını” fark etmişlerdir. Bu onlar için faturası, çocuklarının yüzüne bakmalarını bile zorlaştıran bir derstir. Ki, bu kişiler, nasıl kullanıldıklarını, nasıl iğrenç bir suç işlediklerini köy köy, kent kent gezerek anlatsalar yeridir.

Ama bu 50 güvenlik görevlisinin yaşadıkları, üniversitelerde, kamu kurumlarında ve özel sektördeki işletmelerde patronların, yönetimlerin kamçısı olarak görev yapan tüm güvenlik görevlileri için de ders olmalıdır.

Bu çalışma düzeninde onların da kendilerini “Kolin’in güvelikçileri” gibi işsiz, güvencesiz, kapı önünde, hatta “Direnen aldatılmış emekçiler” olarak bulması sadece zaman meselesidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa