Amerikan siyasi sisteminin krizi
Fotoğraf: Envato
1992’de yayınlanan Tarihin Sonu ve Son Adam adlı kitabıyla ünlenen Japon-Amerikalı siyaset bilimci Francis Fukuyama yeni kitabı Siyasi Düzen ve Siyasi Çürüme başlıklı kitabıyla yeniden gündemde. Tarihin sonu tezi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra insanlık için artık yegane model olarak kaldığını ilan eden ABD zafer naralarını attığında güçlü bir yankı bulmuş ve geniş bir çevrede okunmuştu. Üzerinden 22 yıl geçtikten sonra Fukuyama bu sefer Amerikan siyasi sisteminin çürümesi üzerine yazıyor. Kitabı henüz okuyamadım ancak her zamanki gibi Fukuyama temel tezini ünlü Foreign Affairs dergisinin Eyül-Ekim 2014 sayısına yazdığı bir makalede özetledi. Makaledeki açıklamanın belkemiğini kurumların neden çürüdüğünü anlatan bölüm oluşturuyor. Hocası Samuel Huntington’ın yaklaşımını benimseyen Fukuyama, belirli koşulların ihtiyaçlarına cevap vermek için yaratılan siyasi kurumların yeni ve değişen koşullara uyum sağlayamadığı ve işlevsizleştiği noktasından hareket ediyor. Fukuyama’ya göre bunun iki nedeni var:
Birincisi bilişsel; kurumlar dahilinde hareket eden insanlar dünyanın nasıl çalıştığına ilişkin zihni kalıplar geliştiriyorlar ve aksi kanıtlara rağmen bu kalıpları değiştirmiyorlar. İkinci neden grup çıkarlarıyla ilgili: kurumlar statükonun devamından fayda sağlayan gruplar oluşturuyor ve bu gruplar reforma karşı çıkıyor. Bu fikirlerden yola çıkan Fukuyama bir yandan Amerikan parti sistemini diğer yandan Amerikan devlet yapısını eleştiriyor. Fukuyama’nın yazısının sonuç paragrafı yirmi yıl öncesinin iyimserliğinin yerini karamsarlığa bıraktığının açık bir kanıtı: “İç karartıcı sonuç şudur ki, ülkenin siyasi hastalığının kendini güçlendirme [kapasitesinin] olduğunu ve yapıcı, adım adım reform olasılığının ne kadar düşük olduğunu hesaba katarsak, Amerikan siyasetinin çürümesi, gerçek bir reform koalisyonunun oluşumunu tetikleyecek ve onu eyleme geçirecek bir dışsal şok gelene kadar muhtemelen devam edecek”.
The Economist ABD’de 4 Kasım 2014’te gerçekleştirilen seçimleri Fukuyama’nın tezlerine atıfla değerlendirdi (8.11.2014). Demokratlar Kongre’de hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’da çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaptırdılar. Eyalet Meclisleri’nde Demokratlar sekiz mecliste kontrolü kaybederken, Cumhuriyetçiler iki mecliste kontrolü ele geçirdi. Eyalet valiliklerinde de Demokratlar beş valiliği kaybederken, Cumhuriyetçiler dört valilik kazandı. Illinois, Maryland ve Massachusetts gibi Demokratlar’ın kaleleri olarak bilinen eyaletler Cumhuriyetçiler’e düştü. Demokratlar’ın umutlu olduğu Florida, Wisconsin, Michigan ve Maine eyaletlerinde Cumhuriyetçiler iktidarda kalmayı başardı. Bu sonuçlar ekonomiyi öncelik haline getiren ve Almanya ve Japonya’daki resesyon ve dünya ekonomisindeki yavaşlamaya rağmen Amerikan ekonomisinde büyüme sağlayan Obama yönetimini zorlayacak.
Yapılan yorumlar Amerikan seçmeninin pozitif büyüme oranı ve düşen işsizlik oranına rağmen bu durumun kırılgan olduğuna inandığını ve geleceğe kaygıyla baktığını vurguluyor. Cumhuriyetçiler’in galibiyeti, Kongre’deki Cumhuriyetçiler’le Başkan Obama arasındaki çatışma sonunda 1-16 Ekim 2013 tarihlerinde Amerikan federal devletinin kepenk kapatmasına yol açan bütçe krizinin bir benzerinin yaşanabileceği kaygısını arttırdı. The Economist’e göre bu krizin tekrarlanmaması, vergi indirimleri, bütçe, otoyol fonu ve borç üst sınırının arttırılması gibi konular hem Kongre hem de Beyaz Saray’ın 2015 yılında mutlaka ve gecikmeden halletmesi gereken sorunların başında yer alıyor. Aynı gazete yine vergi reformu ve dış ticaret anlaşmaları gibi konuların Başkan Obama ve Kongre’deki Cumhuriyetçilerin üzerinde çalışabileceği önemli iki alan olduğuna dikkat çekiyor. Seçmen tarafından onaylanan Cumhuriyetçilerin başkanlık seçimlerine giderken yönetebilme kabiliyetlerini sergilemeleri gerektiği ve bu yüzden Obama’yla anlaşma zemini arayacakları belirtiliyor. Bu tahminlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini önümüzdeki gelişmeler belirleyecek. Ancak Obama ve Cumhuriyetçiler arasındaki pazarlık nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın ABD’deki siyasi temsil krizi ve ideolojik kamplaşma devam edeceğe benziyor.
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22