Volkan Demirel’in küfür protestosu gündemde... Küfrün normalleştirilip adeta kanıksandığı ve neredeyse olmazsa olmaz konuma yerleştiği tiksinti verici spor ortamında böyle bir çıkış kuşkusuz önemli. Ancak bu tepkinin, Volkan’ın dediği gibi bir milat olabilmesi çok zor. Küfür illetinin kökleri toplumsal yaşamın içinde öylesine yaygın ve güçlü ki, tekil bir protestoyla bunun hakkından gelebilmek mümkün değil. Üstelik de spor; ırkçılık, cinsiyetçilik, nefret ve düşmanlıkla iç içe geçmiş ve sporun anlamı neredeyse birilerini aşağılamaya dönüşmüşken...
Irkçılık, cinsiyetçilik, nefret ve düşmanlık spor alanlarında küfür, hakaret ve taciz aracılığıyla hayat bulabiliyor. Bunlar, başkalarını aşağılama edimi üzerinden varlığını sürdürebilen olgular. Stadyumlarda ırkçı marşlar çalacak, ırkçı tezahüratlara göz yumacaksın sonra da küfürden şikayet edeceksin... Bu, dangalaklık değilse, ikiyüzlülük!..
Diğer yandan; şiddeti, tacizi toplumsal kabul görmüş bir koz olarak elinin altında tutan heteroseksüel erkeklik, cinsiyetçi küfürlerle spor alanlarında gövde gösterisi yaparken bir yandan da nefret temelli hegemonyasını pekiştiriyor... Şiddeti, tacizi, hakareti, aşağılamayı kendisine hak gören heteroseksüel erkek egemenliği küfrün ana kaynağı durumunda. Bu egemenliğe son verilmeden küfrün önü alınabilir mi?..
Her şeye rağmen Volkan’ın bu tepkisi sayesinde belki de küfür sorunu çok daha kapsamlı ve derinlikli bir şekilde sorgulanmaya başlar.
Volkan, bugüne kadar ki söylem ve davranışlarıyla hiçbir zaman ahlaki kaygı ve duyarlılıklara sahip erdemli bir kişi görüntüsü ya da izlenimi vermedi. Ama bu, Volkan’ın küfür karşısındaki davranışının önemsenmeyeceği anlamına gelmez. Umduğu gibi bütün bir spor düzenini etkileyen bir kırılma noktası olmasa da en azından kendisi açısından pekala bir milat olabilir. Böyle bir davranış aynı zamanda, artık Volkan’ın da yeşil sahalarda bambaşka bir kişilikle boy göstereceği anlamına geliyor. Aksi takdirde attığı bu tarihi adımın hiçbir anlamı kalmaz.
Keşke kadrodaki diğer bütün futbolcular da maçtan sonra ortak bir açıklama yapıp Volkan’ı desteklediklerini duyursalardı. Spordaki küfürlü ortamdan onların da rahatsız olduğundan hiç şüphe yok... Sporcular, küfür de dahil olmak üzere yaşadıkları tüm sorunların üstesinden ancak örgütlenerek gelebileceklerinin farkına varıp bu yolda adım atmaya başlasalar, işte asıl milat o olacak...
Tabii bunun yanında küfrün yaratabileceği duygusal travmatik sonuçları küçümseyerek, “Ne olmuş yani 3-5 kişi küfretmişse?.. Zamanında bize binlerce kişi küfür ediyordu” diye konuşan eskinin futbolcuları, şimdinin yorumcuları var. Onlar belli ki, spor yaparken küfür yemeyi kaçınılmaz bir yazgı olarak görüyorlar. Küfür kadar, küfrü normalleştirip kanıksattıran böylesi aymaz bir bakış açısıyla mücadele etmek de önem taşıyor...
Volkan’ın “Bana etseler neyse, karıma ve kızıma küfür edilince dayanamadım” şeklindeki sözleri de edilen kişiye bağlı olarak küfrün hoş görülebileceği, önemsenmeyebileceği anlamı taşıyor ki, bu da sakat bir yaklaşım.
Spor kültürümüzde, ırkçılığın, cinsiyetçiliğin, nefretin ve düşmanlığın yeri büyük. Bu olgular aynı zamanda var oluşları gereği küfrü de üretip besliyor.
Küfür sorununun üstesinden gelebilmek için öncelikle insan onuruna hak ettiği değeri veren yeni bir kültürel aşamaya ulaşmak gerekiyor...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et