26 Kasım 2014 01:00

Medya tepetaklak

Medya tepetaklak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu, Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert ve Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan’ın görevden alınması şaşkınlık yarattı. AKP iktidarı dönemi boyunca Recep Tayyip Erdoğan ile gerilim halinde bulunan yayın organlarının genel yayın yönetmenleri, etkili yazarları ve muhabirlerinin patronları tarafından kapıya konulmalarına tanıklık edilmişti. Bu daha önceki iktidarların da başvurduğu, ‘etki altına alamadığını sustur’ politikasının bir örneği ve devamıydı sonuçta.

EKONOMİ POLİTİK BİR OPERASYON
Elbette Erdoğan, “senin gazeteciliğin batsın”, “namert”, “edepsiz kadın” gibi ifadelerle gazetecileri doğrudan hedef almasıyla kendinden önceki liderleri geride bırakan bir “performans” göstermişti. Ancak yine de bu son operasyon AKP dönemi içinde gerçekleşmiş olanlar içinde ayrı bir yere sahip. Çünkü bu üç isim, görünür yayın faaliyetlerini Erdoğan’ı meşrulaştırmaya ve onun gönlünü hoş tutmaya hasretmişti. Hatta bu yapılırken, dünyanın tanıklık ettiği gerçekliklerin ters yüz edilmesinde bile bir sakınca görülmemişti.
Star gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada boş kalan salonu, photoshop ile doldurması bunun hafızalardaki en taze örneklerinden biridir. Gazetenin İstanbul baskısının birinci sayfasının manşetinde yer alan haberde, “Yüzlerine haykırdı” başlığı, boş olan salonun teknoloji numarası ile dolu gösterilerek kullanılan fotoğraf ile desteklenmiş, üzerinden de Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu’nun yazısı anonslanmıştı. Gazete sosyal medyada gündem olması ve çok tepki çekmesine rağmen bu konuda hala bir özür dilemiş değil. Dolayısıyla Erdoğan’ı parlatmak için kendisini rezil etmeyi bile göze alanların da tasfiye edildiği günlerdeyiz.
Dün Star gazetesinin 1. sayfasında Star Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sancak’ın imzasıyla yayınlanan açıklamada, görevden alınan Karaalioğlu ile Cömert’ten övgü dolu ifadelerle söz ediliyor ve görevden almalar “yeniden yapılanma” ihtiyacı ile açıklanıyordu.
Akşam gazetesinin dünkü 1. sayfasında da, Türkmedya İcra Kurulu Başkanı Cengiz Özdemir’in, “Teşekkürler Mehmet Ocaktan...” başlıklı yazısı yer aldı. “Yeni Türkiye’nin hayata geçirilmesi yolunda” Mehmet Ocaktan’ın kaptanlığında Akşam gazetesinin başarılara imza attığını savunan Özdemir de, Ocaktan’ın görevinden alınmasını “yeniden yapılanma” ihtiyacı ile açıkladı.
Ortalama bir okur, bu ifadeler karşısında “Madem bu kadar seviyorsunuz da, niye gönderiyorsunuz?” diye sormadan edemez.
Şu ana kadar kulislere bir takım mali gerekçelerden, Abdullah Gül Çankaya’dan ayrılmadan birkaç gün önce Karaalioğlu ve Cömert’in kendisiyle Köşk’te özel bir görüşme yaptıklarına kadar bir dizi iddia yansıdı.
Detaylı yansımayan, ancak dillendirilen dedikodularla birlikte düşünüldüğünde bu üç ismin görevden alınmasının ekonomi politik bir temeli olduğu ihtimali güç kazanıyor. Kimileri “bir kaynak paylaşımı anlaşmazlığı” diyor, kimileri de bu isimlerin ekonomik bir güç haline gelmelerinden duyulan kaygının Gül ile temaslarından duyulan güvensizlikle birleştiğinde böylesi bir sonucun gündeme geldiği yorumunu yapıyor. Ancak hangi şık geçerli olursa olsun, bu görevden almaların eğer doğrudan Erdoğan’ın talimatıyla değilse, mutlaka onun onayıyla olması gerektiğini atlamamak gerekiyor. Dönemin siyasi dengeleri ve ‘ruhu’ bize bunu söylüyor.

SANCAK, DOĞAN, ŞAHENK, DEMİRÖREN
Bu görevden almalar ve bu sürecin nereye gideceği konusunda en ayrıntılı kulisler ise, söylediklerinin önemli bir kısmı gerçek çıksa da, parçası olduğu siyasi bağlamlar nedeniyle mesafeli yaklaşmayı tercih ettiğim, twitter fenomeni fuatavni’den geldi.
“Dar Oligarklar, ‘Kendi ayağımıza kurşun sıkmayalım’ diye ballandıra ballandıra Karaalioğlu ve Ocaktan’ın servetinden konuştular. MİT tarafından Doğan Grubu ile ilgili tozu dumana katacak dosya hazırlandı. 28 Şubat bahanesiyle dosyanın içine biat etmeyen herkes kondu” iddiasında bulunan fuatavni, Erdoğan’ın da MİT’in hazırladığı tasfiye dosyasını onayladığını öne sürerek, bu sürecin, Doğan Grubu’nun ve Gül’e yakın isimlerin tamamen medyadan silinme hamlesi olduğunu açıkladı.
Yeni bir iş adamı havuzunun oluşturulduğunu öne süren fuatavni, Erdoğan’ın Doğan Medya Grubu’nun alınmasında ‘lokomotif olma görevi‘ni Doğuş Holding’in sahibi Ferit Şahenk’e verdiğini belirterek; Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun eski başkanı Zahit Akman’ın da ‘komiser‘ olarak atandığı savundu.
Gelişmeler, Erdoğan’ın “Yeni Türkiye”nin inşası açısından Ethem Sancak, Doğan Medya Grubu, Ferit Şahenk ve Demirören’i kapsayan geniş medya alanı üzerinde bir yeniden yapılandırma sürecinin işletildiğinin işaretlerini veriyor.
Bu gelişmeler üzerine dün Milliyet gazetesindeki güvendiğim bir dostumu arayarak, ‘Oralarda durum nasıl?’ dedim ve medyadaki depremi nasıl değerlendirdiğini sordum.
Gelişen süreci fuatavni’nin anlattıklarına benzer biçimde gördüğünü ifade etti ve Milliyet’te de işten atmaların olacağı yönünde, dedikoduyu aşan gelişmeler olduğunu söyledi. Ortada tasfiye edileceklere dair bir ‘liste’ lafı dolaşıyormuş ve bu listenin yarın netlik kazanabileceği dile getiriliyormuş. O da topun ağzındaki isimlerden biri olduğu için burada ismini yazmıyorum.
Evet ‘Yeni Türkiye’ an itibariyle böyle ve söylenenlere bakılırsa daha da neler göreceğiz... Gözünü seveyim ‘Eski Türkiye’nin.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa