04 Aralık 2014 01:00

Sınıf içinde daha yetkin bir çalışma ihtiyacı

Sınıf içinde daha yetkin bir çalışma ihtiyacı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Burjuvazi, işçi sınıfı ve emekçilerin din, dil, ulusal etnik köken gibi farklılıklarını, onları, sömürü ve baskı sistemine karşı mücadeleden alıkoymak için kullanmaktan bir an dahi geri durmamıştır. Ortaya çıkarken ve ihtiyaç duyduğunda, sınıf çıkarlarına uygun düşen düşünce, gelenek, tutum ve anlayışları herkesin ortak değeri olarak göstermesine karşın, işçi ve emekçilerin hakları için giriştikleri her eylem ve direniş karşısında, onların gücünü etkisizleştirmek, dirençlerini kırmak için bölme işleviyle yüklü ne kadar göz ve ayak bağcı “değer” ve anlayış varsa, hepsini harekete geçirmekte tereddüt etmemiştir/etmemektedir. “Milletin birlik ve beraberliği” söylemi örneğin, toplumsal bölünmüşlüğü örten bir burjuva söylemi olmasına rağmen, herhangi ciddi bir işçi grev ve direnişinde; devletin silahlı güçlerini ve yargı-hukuk mekanizmalarını işçilerin karşısına dikerek, bizzat burjuvazi ve onun iktidar güçleri, “millet”in pratikteki bölünmüşlüğünü kanıtlamaktan kaçınmazlar. İşçiler birlikte direnmesinler diye de, onların ulusal, dinsel-mezhepsel, bölgesel, sektörel farklılıklarının yanı sıra, varsa sosyal kazanımlarının farklılıklarını, sözleşmeli-sözleşmesiz; kadrolu-kadrosuz; özel ya da kamu sektörü işçi ve emekçileri olmaları gibi farklılıklarını kullanırlar.
Burjuvaziye, işçi ve emekçilere karşı bu çalışması ve politikasında yardımcı olan, deyiş yerinde ise onun işini kolaylaştıran bir kesim daha vardır. İşçilerin içinden çıkmalarına rağmen, kendilerine sağlanan ve sahip oldukları olanaklarla onlardan ayrışarak kapitalistlerin hizmetine giren sendika bürokratları ve yine sömürüden kırıntılar verilerek daha ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesi olanaklı kılınan işçi aristokrasisi. Bu kesim, işçi sınıfı hareketini içten parçalama, mücadelesini etkisizleştirme işlevini yerine getirir ve aynı nedenle de çıplak düşmandan daha etkili ve hatta daha tehlikelidir.

SINIFIN NESNEL DURUMU, BİRLİĞİNİN EN TEMEL DAYANAĞIDIR

İşçi sınıfının, üretimdeki yeri, üretim araçlarıyla ilişkisinin özelliği ve yerine getirdiği iş temelindeki  sınıfsal-nesnel kimliği, onun yukarıda işaret edilen farklılıklara bağlı olarak bölünmüş olmasını engellemez. Bu durum, kapitalistlere, sınıf halinde ve tek tek işletmeciler olarak, proletarya ve emekçilere karşı bölücü propaganda ve eylemi sürdürme olanağı sağlar. Buna karşı işçi ve emekçilerin en önemli ve gerçek tek silahı, birlikte hareket eder duruma gelmek, bunu ilerleterek sürdürmektir. Emek gücünü satarak, ürettiği değişebilir-meta karakteri taşıyan değerin bir bölümünü ücret olarak alan işçi, yaşamını ve neslini sürdürmek için gereksinim duyduğu araçları temin edebilmek için dünyanın bütün kapitalist ülkelerinde ve bütün işkolları, fabrika ve işletmelerde, bu aynı türdeki, niteliği aynı olan ilişki içinde bulunur. Farklı uluslara mensup olması, farklı ülkelerin farklı toplumsal ekonomik koşullarında yaşaması; çalıştığı işyeri ve fabrikanın iş koşulları ve ilişkilerinin değişiklik göstermesi; kapitalistlerle-ve devletleriyle ilişkisinin temel karakterini değiştirmez. Uluslararası bir sınıf olmasını sağlayan da bu özelliğidir. Bundandır ki, işçiler, sömürüden ve sınıf baskısından kurtulmak için, nerede ve hangi koşullarda olurlarsa olsunlar, güçlerini birleştirmek, üretim araçlarını kullanarak yaşam gereksinmelerini üretenler olmalarının kendilerine sağladığı güç ve olanağı, sınıf düşmanına karşı kullanmak; bunu daha etkili kılmak için ülke içinde ve dışında tüm sınıf kardeşleriyle dayanışma içinde olmak durumundadırlar. İşçi sınıfının enternasyonalist hareketi de, sınıfın bu nesnel durumu ve hareketi üzerinde, sınıf bilinciyle ve sınıf halindeki mücadelesi üzerinde yükselir.

SINIF HAREKETİ VE DEVRİMCİ ÇALIŞMANIN KESİNTİSİZLİĞİ

İşçi sınıfının “kendiliğinden sınıf” halinden, “kendisi için sınıf” durumuna gelmesinin zorlukları ya da engelleri, sadece öznel karakterli olmamasına rağmen, işçilerin-ve emekçilerin- burjuvaziye ve onun siyasal partilerine ve kurumlarına karşı siyasal iktidar mücadelesi yürüten bir sınıf haline gelmesi için, ideolojik-siyasal ve örgütsel mücadele pratiği büyük bir önem gösterir. Burjuvazi ve kurumlarıyla her günkü karşı karşıya gelişi, işçilere, en basiti gözleme dayalı olan, ama onunla sınırlı kalmayan ve kendi eylemi, direnişi; yenilgisi ve yengilerinden çıkarmış sonuçlar üzerinden siyasal gelişme olanağı sağlar. Buna rağmen, işçi sınıfı ve kent-kır emekçileri başta olmak üzere ezilenlerin, sömürü ve baskı koşullarından kurtulmaları için, bu kadarı yetmez/yetmemektedir. İşçi ve emekçilerin deneyimlerinin derslerinden hareket eden ve bizzat kendi güçlerine dayanan mücadelesinin burjuva sınıf hakimiyetine son verme gerekliliği, sınıf bilincinde yer alır hale gelmelidir. İşçi ve emekçiler, kapitalizm ve burjuva sınıf hakimiyeti devam ettiği sürece, çalışma koşullarında ve ücretlerinde sağlayacakları iyileştirmelerle durumlarının temelden değişmeyeceğini;  sömürü ve baskı sisteminin ortadan kalkmayacağını; oysa gerçek bir kurtuluş için bu toplumsal-ekonomik ilişkiler sistemine son vermek gerektiğini bilerek, buna göre hareket edecek durumda olmalıdırlar. Bu nasıl olacaktır?
Üzerine çok söz edilmiş, çok yazılmış bir konudur bu. Ama sınıf içindeki devrimci çalışmanın en temel sorunu olmaya da devam ediyor. Sınıf mücadelesi güncel-aktüel, somut sorun ve talepler üzerinden ve bu temelde gelişip sürmektedir. Ekonomik, siyasal, ideolojik-kültürel bütün alanları kapsıyor. Bu mücadele, ancak işçi sınıfı ve emekçilerin içinde ve onlarla birlikte olarak, her günkü somut gelişmelerden ve öne çıkan taleplerden hareket edilerek, yürütülebilir ve geliştirilebilir. Temel fabrika ve işletmelere yönelik somut, ısrarlı, kesintisiz ve yaratıcı bir çalışma olmaksızın, ne burjuvazinin işçiler üzerindeki ideolojik-politik etkisi işlevsiz kılınabilir, ne de işçi sınıfının kendisi için sınıf düzeyine gelmesinin gerekleri yerine getirilmiş olur. Yerel ve tek tek çalışma alan ve birimlerindeki bu çalışmanın gereklerini yerine getirmek, güncel olanla sınırlı, güncele takılıp kalan, olayları ve gelişmeleri birbirlerinden soyutlayan, her bir işyerinin sorunlarının ve işçilerin taleplerinin diğerlerinin sorun ve talepleriyle bağını kurmayan, sermaye ve devletiyle bağını göz ardı eden, ülkede yaşananlar ile uluslararası alandaki gelişmeler arasındaki ilişkilere ilgisiz bir çalışma, teşhir ve ajitasyonla yetinmek anlamına gelmez. Aksine, ilkini yapamayan, onunla da bağlantılı olarak “diğeri”ni de layıkıyla yapamayacak, salt genel-geçer lafazanlıkla zaman kaybedecektir. İşçi ve emekçiler içindeki sosyalist faaliyetin, onların somut sosyal ve ekonomik ve diğer türden tüm sorunlarını konu edinen ve baskı ve sömürünün her türüne karşı devrimci tutumu gereksinen bir çalışma içinde yer alarak, ancak yürütülebileceği ve ilerletilebileceğini her Marksist bilir. Gerekli olan bunu, en küçük bir ihmal göstermeksizin, kararlı ve kesintisiz yürütmektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa