10 Aralık 2014 00:56

Osmanlıcılık karmaşasında cinselliğin yeri: Harem selamlık okul

Osmanlıcılık karmaşasında cinselliğin yeri: Harem selamlık okul

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir süreliğine, Milli Eğitim Şûrası kararlarıyla ilgili yazmakta fayda var. Her ne kadar alınan kararlar tavsiye niteliğinde olsa da, şûranın oluşturulma biçimi, mevcut siyasi iktidarın etkisinin düzeyi, alınan kararlardan mevcut siyasi iktidarın memnun olup olmadığına bağlı olarak, tavsiye niteliğinde olan kararlar bu niteliğinin ötesine geçerek kanuna ve uygulamaya rahatlıkla geçebilir. Şûranın oluşturulmasının Milli Eğitim Bakanlığının etkisiyle (Davet yoluyla üye çağrılarak) gerçekleştiğini düşünecek olursak mevcut siyasi iktidarın istediği kararların alınmasını sağlamak çok kolay. Şûranın yönetmeliği bu etkiyi açık bir şekilde ortaya koyuyor. Şûranın oluşturulma biçimine yönelik bir öneriyi gelecek haftalara bırakarak sıcağı sıcağına tartışılan bazı kararlara odaklanmak şimdilik daha önemli. Daha doğrusu şûra süresince tartışılmış olan konulara... Çünkü ilginçtir bu konular en çok tartışılan konular olmasına rağmen son anda, bu konularla ilgili alınacağı söylenen kararlar alınmadı.

Zorunlu Osmanlıca dersinin, bütün lise türlerinde zorunlu olması konuşulurken son anda sadece Anadolu imam hatip liselerinde zorunlu olmasına karar verildi. Karma eğitimin sonlandırılması konusu da, çok fazla etki yaratmasına rağmen şûra gündeminde olmadığı için konuşulmadı. Son anda meydana gelen bu dönüşler, zorunlu Osmanlıca dersinin bir daha gündeme gelmeyeceğinin ve karma eğitim konusunun da bir daha konuşulmayacağının ve hatta bu konularla ilgili şûrada alınan kararların tersine gelişmelerin gerçekleşmeyeceğinin bir garantisi değil aslında. Sanki şûra kararları, ülke çapında yaptırım gücüne sahip kararlarmış gibi hakkında konuşulup haberler yapıldı ama bu, eğitim alanında yapılan tartışmaların demokratik zeminde gerçekleşiyormuş gibi görünmesine neden olan bir yanılsama. Çünkü siyasi güç ne isterse onun kanununu çıkartabilecek güce sahip.

Dolayısıyla şûrada ön plana çıkan tartışmalar ve alınan kararlar, ülke gündemini meşgul eden konuların ne anlam taşıdığının anlaşılması yolunda ipucu sağlıyor bizlere. Örneğin ana dilinde eğitim konusu çok daha önemliyken bu konuyu şûra gündemine hiçbir şekilde almayıp zorunlu Osmanlıca derslerini tartışıyor olmak, bilimsel araştırmalara göre akademik başarıya apaçık bir şekilde etki eden onca faktör varken karma eğitimi ortadan kaldırmanın düşük akademik başarı sorununun çözümü için bir seçenek olduğunu tartışmak ne anlam taşımaktadır? Üstelik kadın tacizleri ve cinayetleri en çok konuşulan konulardan biriyken… Bu tartışmaların ne anlam taşıdığını anlamadan eğitimde anlamlı düzenlemeler yapmak mümkün değildir.

Eğitime sadece ilerlemeci bir bakış açısıyla yaklaşıldığında bile, bu tartışmalar ve şûrada alınan kararlar ülkenin ulaşmayı amaçladığı ekonomik ve teknolojik hedeflerle çelişkilidir. Geçenlerde bir TV kanalında heyecanlı bir şekilde Mars’a insan yerleşimini mümkün kılacak bir proje anlatılırken Türkiye’nin de bu projeye katılımı için davet aldığından ve fakat Türkiye hükümetinin bu daveti reddettiğinden söz edildi. Projeye katılım için gereken maddi kaynak ise o programda söylendiğine göre küçük bir saray yaptırmak için gereken maddi kaynaktan bile azdı. Böyle bir projeye kaynak ayırma ya da ayırmama konusunu tartışmak yerine zorunlu Osmanlıca dersini tartışmak, Osmanlı devletinin eğitime, bilimsel araştırmaya ve teknolojik gelişmeye önem vermediği için güçsüz hale gelip toprak kaybetmesi şeklinde sunulan tarihsel anlatıyı hatırlattı bana. Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmaya gayret et ama böyle bir projeye katılmayı reddet ve üstelik Osmanlıca dersini zorunlu yapmaya çalış.

Osmanlıca dersiyle bir derdim yok aslında. Ayıptır söylemesi, ben Osmanlıca yazmayı ve okumayı öğrendim üniversitede. Amacım Osmanlı dönemine ait eğitimle ilgili belgelere ulaşmak ve o dönemi daha iyi anlamaktı. Osmanlıca dilinin kullanılmamaya başlaması şizofrenik bir kopuşa da neden oldu çünkü ve ben bu yüzden bu topraklarda geçmişte neler konuşulup yazıldığını bilmiyorum. Ama ben bu dersi kendi isteğimle aldım. Kimse beni zorlamadı. Dolayısıyla seçmeli ders olarak okutulmasında bir sıkıntı yok bence. Ama bu dersi zorunlu yapmaya çalışanların bir yandan da ana dilinde eğitim tartışmaları çerçevesinde bu coğrafyada bastırılan, asimile edilen halkların dillerine de saygı göstermesi lazım. Bu saygıyı göstermek yerine yayılmacı bir anlayışla imparatorluğun dilini zorunlu hale getirmeleri harf devriminden intikam almaya çalışmaktan öteye geçmez.

Karma eğitimin ortadan kaldırılması konusunun tartışılması da önemli. Kalabalık sınıflar, ihtiyaca rağmen ataması yapılmayan öğretmenler, alan dışı atamalar, yetersiz eğitim bütçesi, mesleki örgütlenmesi kontrol altına alınmaya çalışılan öğretmenler, yetersiz teknolojik altyapı, merkezi sınavlarda elde edilen başarıya odaklı performans değerlendirmesi, staj sürecinde emeği sömürülen meslek lisesi öğrencileri, vs… Bütün bu sorunlar ve daha birçok başka sorun düşük akademik başarıya yol açmıyor da, kız öğrencilerle erkek öğrencilerin birlikte oturması mı düşük akademik başarıya yol açıyor? Zaten cinsel kimlik karmaşası içinde yaşamakta olan bir toplumun tartışmakla yetindiği şey: “Karma eğitim kalsın mı, kalksın mı?”
Osmanlıca dersi de zorunlu olacağına göre, bir de karma eğitim kaldırılıp harem selamlık oturulursa bir sonraki gelişme acaba hali vakti yerinde olan zengin ve nüfuzlu kişilerin malikanelerinde harem oluşturması olabilir mi acaba?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa