4 Haziran 2011

KONDA’nın “Kürt Meselesinde Algı ve Beklentiler” başlıklı araştırmasında, Türklerin yüzde 47’sinin Kürt komşu, ortak ve gelin veya damat istemediğinin, Kürtlerin de yüzde 22’sinin Türkler için benzer duygular beslediğinin ortaya çıktığı gazetelerde yazıldı.

En hayati toplumsal sorunda kötü bir yerdeyiz. Kürt komşu, ortak, gelin damat istemeyen Türk’e, olsa olsa Türk milliyetçisi sıfatı verilebilir. Kürt komşu, ortak, gelin damat istemeyen kişi, Kürtlere olumsuz vasıflar atfettiği için onlarla uzun süre, sık sık temas etmek istememektedir. Bu ruh hali her türlü teması reddetmeye vardığında, etnik temizlemeyi, bölgesinden bir milliyeti tümüyle uzaklaştırmayı özler. Bosna’da Karadziç’in, Mladiç’in yapmağa yeltendiği de bu idi: etnik temizleme. KONDA’nın ortaya çıkardığı yüzde 47, Türkiye’de Kürt komşusuz, ortaksız vs. yaşama ortamı yaratmanın pratikte ne manaya geldiğini bence bilmemektedir, farkında değildir.

Bu rakamlar Türkiye’de sorunun yanlış tanımlandığını göstermektedir. Türkiye’de Kürt siyasi hareketinin taleplerinin aslında demokratik değil, milliyetçi talepler olduğunu öne sürenler, yüzde 47 ve yüzde 22 rakamları arasındaki farkın manasını düşünmelidir.

Türkiye’de ‘Kürt sorunu’ diye ifade edilen sorun, Kürtlerin ve sayıca azınlık diğer milliyetlerin ve dinsel grupların demokratik haklarını  inkar eden, onlardan esirgeyen Türk milliyetçilik sorunudur.    

Demokratik çözümü zorlaştırabilecek bu kamu eğiliminden herkes sorumludur; ama en çok, ülkeyi yönetenler sorumludur. ‘Kürt sorununu’ PKK sorununa indirgeyen; Kürt sorunu bir vardır, bir yoktur diyen; hiç bir yere varmayan sahte açılımlar yapan; müzakere oyunu oynayıp toplumu oyalayan siyasetçiler sorumludur. MHP seçimde yüzde 10’dan daha az oy alırsa ‘Kürt sorununu’ çözmenin zorlaşacağını öne süren gafil gazeteciler sorumludur.

Tarih, milliyetçiliğin (aynen bir hastalık gibi) milliyetten milliyete bulaştığını göstermektedir. Ancak bir milliyetçiliğin ilacı, panzehiri başka milliyetlerin milliyetçiliği değildir. Ataların dediği gibi, ‘sui misal, misal teşkil etmez’. Hastalığın her türlü tecellisine karşı mücadele etmek gerekir.

Mevcut iktidar Suriye’de Arap ulusçu Baas rejimini demokratik ıslahata çağırmaktadır. Suriye halkı yarın Baas rejimini devirip Suriyeli Kürtler demokratik haklarına kavuşur ise, demokratik bir Suriye’nin, aynen Irak Kürdistanı gibi, bize Türk milliyetçiliği sorununu çözme yönünde bölgeden gelen baskıyı artırdığını görebiliriz. Kürtler bugün bütün bölgede demokratikleşmeye katkı yapmaktadır. Ancak Türkiye’de Kürt siyasetçileri de yüzde 22’nin manasını, teşkil ettiği sorunu unutmamalıdır.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et