12 Aralık 2014

‘Halkçı bütçe’ ve özgürlükler için Ankara’ya!

KESK, DİSK, TMMOB, TTB yarın Ankara’da yapacağı bir mitingle, 2015 bütçesinin halktan toplanan vergilerin büyük sermaye ve rant sahiplerine peşkeş çekilmesi bütçesi olmasına karşı çıkacak. “Savaşa, Yoksulluğa, Talana Karşı Halkçı Bütçe. Demokratik Türkiye”,  “Halk için Bütçe Demokratik Türkiye”, “Sermaye Değil Ekmeğimiz Büyüsün”… sloganları ve sloganların içeriğini oluşturan taleplerin öne çıkarılacağı miting, emekçilerin 2015 bütçesine karşı da ilk kitlesel tepkileri olacak.

Meclis Genel Kurulunda 2015 bütçesinin tartışılmasına başlandığı ve daha ilk günden partiler arasında bir ağız dalaşına dönüşen bir tartışma seyrini izleneceği dikkate alındığında emekçilerin sesinin yükseltileceği bu miting, elbette çok haklı bir temelde ortaya çıkmış, işçilerin, emekçilerin taleplerini gündeme getiren bir miting olmasıyla önemlidir.

Öte yandan bu miting, hükümetin vatandaşın toplu gösteri hakkını fiilen ortadan kaldıran, en temel haklarda ciddi kısıtlamalar içeren “güvenlik paketi”nin Meclis gündemine getirdiği bir zamanda yapılacaktır. Bu da bu mitinge ayrıca önem kazandırmıştır. Ki, “Güvenlik paketini sokakta engelleyeceğiz!” diyen HDP Eş Başkanı Demirtaş’a karşı Başbakan Davutoğlu’nun “Dökülecek kanın sorumlusunun Demirtaş olacağını” öne sürerek başlattığı tartışma da siyasetin en sıcak gündemidir. Nitekim bu tartışmaya önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan da  katılmış; “Halkı sokağa dökenlerden hesap sorarız” diyerek, demokrasi mücadelesinin en önemli alanı olan “sokağa çıkma”, “Halkın tepkisini mitinglerle, gösterilerle dile getirme hakkını” yasaklayan anlayışlarını açığa vurdu.

Hükümetin niyeti en tepeden açıklamalarla belli olmuştur ve AKP Hükümeti, bir yandan toplumun her kesiminde yükselmeye başlayan hoşnutsuzluğun eninde sonunda sokağa vurmasından çekinerek, halka sokağı yasaklamayı, sokağa çıkanları polis-jandarma şiddeti ve ağır cezalarla sindirmeyi amaçlamaktadır.
2015 bütçesinin halkçı bir bütçe olması talebi için alınan miting kararı, bu gelişmelerle birlikte yeni bir boyut da kazanmış, “güvenlik paketini” sokakta engellemenin de ilk adımı olma özelliğini de kazanmıştır.
Gerek 2015 bütçesinin halktan toplanan vergilerin en büyük sermaye sahiplerine dağıtılması bütçesi olmasına karşı çıkarak “Halkçı Bütçe!” talebi, “güvenlik paketine” ilişkin talepler sadece KESK’in, DİSK’in, TMMOB ve TTB’nin üyelerinin talepleri değildir. Tersine 2015 bütçesine ilişkin formüle edilen talepler ve elbette “güvenlik paketi”ne dair talepler işçilerin, emekçilerin, tüm halk kesimlerinin talebidir. Bu yüzden de olağan olan bu mitingin, bu talepler etrafında kamu emekçisi ya da işçi bütün sendikaların, emek örgütlerinin, her çeşit halk örgütlerinin (Muhalefet partilerinin de çoğunluğunun) alanlara çıktığı bir miting olmasıydı.

Onun içindir ki KESK, DİSK ve odaların girişimi elbette önemlidir

Ama yetersizdir.

Duyduğumuz kadarıyla KESK ve DİSK diğer sendikaların katılımı için girişimde bulunmuştur. Ama o kadar!
Biliyoruz ki, bu konuda sendika ve emek örgütlerinin alışkanlığı ayrı ayrı davranma, hatta birbirini zayıflatmaya daha hevesli olmak biçimindedir. Ne yazık ki böyle önemli bir dönemde, dört örgütle sınırlı kalma elbette ki, “eylem çizgisi” açısından bundan sonra da yeniden yeniden tartışılması gereken bir şeydir. Ama şu da açık ki, burada asıl sorumlu, Türk-İş ve bağlı sendikalar başta olmak üzere sendikalar ve konfederasyonlardır; kendisine özgürlük mücadelesi veriyorum diyen örgütler ve çevrelerdir.
Bütün bu gelişmeler karşısında sendikalar ve emek örgütleri cephesindeki sessizliği, açıkça ya da el altından Hükümetle iş birliği tutumlarını şiddetle eleştirmek gerekir. Ve bu eleştiri bu sendikaların tabanında, sistemli ve yüksek sesli bir eleştiri olarak yapılmadıkça da sendika yöneticileri arasında bir laf yarışını aşmaz, aşmamaktadır da.

Bugün yapılacak olansa, yarınki mitinge, “Haydi Ankara’ya!” diyerek, mümkün olan en geniş emekçi kitlesi olarak katılmak, “Halkçı Bütçe” ve “Özgürlüklerin sınırlanmasına hayır!” sesinin daha gür çıkmasını sağlamaktır.

Sonrasını mitingden sonra tartışacağız.

Gelişmeler de zaten, bizi (sendikaları, sınıf partisini ve emek mücadelesine duyarlı kesimleri) bu tartışmaya zorlayacak mahiyettedir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et