13 Aralık 2014

Sokağa çıkmanın doğuracağı sonuçlar ve bunun faturasının kime kesileceğine dair verilen mesajlar insan hakları ve demokratikleşme yolculuğunda geldiğimiz noktayı görünür kılıyor.
Kamu düzeni kavramının bu işi kotarma amacı ile araçsallaştırılması toplumsal psikolojiyi yönlendirmeye yetebilir. Kamuoyunun ciddi bir kısmı yaşanacak kötü manzaraların sorumlusu olarak sokağa çağıranları görebilir ve hatta belki tepkisini sokakta ifade etmeyi düşünenlerin bir kısmı da bu kaygıyla geri durabilir.
Ancak bütün bu kazanımlar(!) sokağa çıkma arayışına neden olan sorunları çözmüş ya da ortadan kaldırmış olmaz.
Meclis gündemindeki güvenlik paketi komisyonlar ve genel kurulda ne kadar iyileştirilir bilmiyoruz ama bu mantıkla devam edilirse barış sürecinin ilerletilmesi asla mümkün olmaz.
TMK ve PVSK’den kaynaklı antidemokratik düzenlemelerin yol temizliği bağlamında sorgulanması gerekirken aksine benzer düzenleme arayışlarına girmek içine sürüklenen çıkmazın boyutunu ortaya koymaktadır.
Bugün sendikalar bütçe dolayısı ile sokakta olacaklar.
Cumhurbaşkanının, Anayasa’da açıkça tanımlanan sorumsuz konumuna rağmen yetki ve görev alanını fiilen genişleten girişimleri karşısında toplum tepkisini nerede dile getirebilir?
Yargı mekanizmalarını düşman gibi gören bir yürütme iradesini dengeleyecek ve denetleyecek yegane sistem toplumsal duyarlılık ve sivil muhalefet dinamiklerinde aranabilir.
Sokağı peşinen çatışma ve şiddet zemini olarak tanımlayan tutumlar bu nedenle bir ön alma girişimidir.
Gezide ve 6-8 Ekim sürecinde yaşananlar ve içine girilen durum ortadadır. İktidar içi çekişmeler ve özellikle 17-25 Aralık korkusu da buna eklenince paranoya psikolojisi son derece anlaşılır hale gelmektedir.
Kendi pozisyonunu bilen ve çaresizliklerini, çıkmazlarını iliklerine kadar hisseden bir siyasi aktörün pozisyonunu korumak için yapabileceği çılgınlıkların sınırı da genişler.
Türkiye 2015’e girerken tarihi bir kırılmaya doğru adım adım ilerliyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var.

Bugün günlük milyonlarca lira değerinde elektrik üretimi yapan termik santralin yıllık 120 milyon dolar, 2060 yılına kadar 4.2 milyar dolar kâr elde edebileceği kaydedildi.

TPAO, BOTAŞ, ETİ Maden, EÜAŞ hedefte

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et