'En sınıfsal belge'ye sınıfsal tepki!
Mecliste 2015 bütçesi tartışmaları sürüyor. Bu tartışmalar sürdükçe de bütçeden kimin ne kadar pay almasının planlandığı, daha doğrusu, bir avuç sermaye sahibi ve rant çevresinin halkın cebinden alınan vergilerle oluşturulan bütçeyi nasıl yağmaladıkları da yeniden yeniden gündeme geliyor.
Vekiller Mecliste bütçeyi tartışırken, bugün Ankara’da bir araya gelen emekçiler de alanda bütçeyi tartışacak, nasıl bir bütçe istediklerini yüksek sesle haykıracaklar.
Biliyoruz ki 2015 bütçesi asgari ücrete, emekli maaşlarına, kamudan sözleşmeli ve sendikasız çalışanların ücretlerine yüzde 3+3’lük bir artış öngörüyor. Nitekim bu yüzde 3+3 aynı zamanda TİS’lerde, özel sektörde çalışan sendikasız işçilerin ücret artışında, tarım ürünü fiyatlarında da bir “kriter” olarak bütçeye konmuş bulunmaktadır.
Yani Hükümetin toplumun en alt gelir gurubunda olan kesimi için öngördüğü ücret ve maaş arıtışı oranı yüzde 3+3!
Bunun gerekçesi de hiç kuşkusuz; “Keşke olsa daha çok versek” edebiyatına eklenen “ekonominin imkanları”dır! Ve Bütçenin en çok tepki çeken maddesi de budur!
Ama emekçilerden “ekonominin imkanları” edebiyatı üstünden yüzde 3+3’e razı olmasını isteyen Hükümet, bu yasaya oy verecek milletvekillerinin emekli maaşları için yüzde 9.5 artış öngörüyor. Yani Meclisteki 400 dolayındaki emekli milletvekilinin emekli maşı 7 bin 500 TL dolayına yükselirken, vekillerin toplam maaşları da 23 bin 200 TL’ye ulaşıyor. Cumhurbaşkanı maaşının da bütçeye göre 43 bin 200 TL’yi bulacağı hesaplanıyor.
Burada elbette; “Büyük patronlara, bankalara, sigorta firmalarına ve rant çevrelerine milyarların aktarıldığı koca bütçe içinde eleştirmek için bula bula 550 milletvekilinin maaşlarındaki artışı mı buldunuz?” denebilir.
Evet, bu sorun en azından bütçenin büyük sermaye kesimleri tarafından yağmalanmasının üstünü örten bir tartışma olması nedeniyle soruyu haklı kılabilir. Ama burada bizim itirazımız, vekil maaşlarına yapılan zammın yüksekliğinden çok, emekçilerin ücret ve maaşlarına yönelik artışın (Artış demek bile yanlış) yerlerde sürünüyor olmasıdır.
Evet, asıl sorun bütçenin sermayenin çeşitli kesimlerine “peşkeşin bütçesi” olmasıdır. Ama vekil maaşlarındaki artış; bütçeyi hazırlayan Hükümetin sınıfsal yaklaşımını göstermesi ve bütçenin nasıl paylaşıldığının bir göstergesi olması bakımından önem taşımaktadır. Ve milletvekili, “milletin vekili” sıfatını taşırken bile “milletin aslı”nın üç katı bir maaş artışını kabul ederek, aslında “kimin vekili” olduğunu (Burada elbette halktan yana tutum alan, temsil ettiği emekçilerin çıkarlarını savunan vekilleri bu nitelemenin dışında tutuyoruz) göstermiş olmaktadır.
Burada belirtmeliyiz ki; “Meclisten çıkan belgeler (yasa, yönetmelik, vb.) içinde sınıfsal niteliği en açık olan belge hangisidir?” desek, bu soruya hiç tereddüt etmeden, “En sınıfsal belge Bütçe Yasası’dır!” diyebiliriz. Çünkü bütçe sonuçta ülkenin servetlerinin “yeniden dağıtımı”dır ve egemen olan sınıf, “aslan payını” kendine ayırdıktan sonra “kırıntıları” da halkın önüne atmaktadır!
Açıktır ki; emekçiye yüzde 3, vekile yüzde 9.5 zammın arkasında da “kapitalist bölüşüm zihniyeti” yatmaktadır. Oysa emekçiler için adil olan; “Az ücret-maaş alana daha yüksek zam, yüksek ücret-maaş alana ise daha az zam”dır.
Burada asıl olan milletvekillerinin şu kadar maaş alması ve bunun bütçede yarattığı eksilme değil, bütçeyi hazırlayan Hükümetin sınıf tutumudur.
Ancak şunu da görüyoruz ki, gerek bütçenin “sermayeye peşkeş bütçesi” olması, gerekse, vekil maaşları üstünden gösterilen tepkiler çok sınırlı kalmakta; sonuçta, bu tepkilere karşın sermaye ve hükümetleri bildiğini okumaya devam etmektedir.
Evet bugün Ankara’daki miting Meclisin çıkardığı “en sınıfsal”, “en ideolojik” belgeye karşı, bütçenin “halkçı bütçe” olması talebiyle de düzenlenen bir mitingdir. Ve bu miting, katılan kitlenin sayısından ve ne kadar etkili olacağından bağımsız olarak emekçilerin sınıfsal tepkisinin bir ifadesidir.
Ve bu tepkiler, rutin karakterli basın açıklamaları ve mitinglerle sınırlı olmayan bir mücadeleye dönüşmedikçe sonuç alıcı bir çizgiye evrilmesi kolay olmayacaktır.
Bunun tek yolu da yığınları mücadeleye çekecek yöntemleri daha etkili biçimde devreye sokarak “mücadeleye devam”dır!
Evrensel'i Takip Et