14 Aralık 2014

İlk ressamlar kadın mıydı?

En eski mağara resimleri İtalya’daki  Fumane Mağarası’ndakilermiş.  Resimlerin 32000-36500 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Gördüm . Fransa’daki Chauvet ve Lascaux Mağarasındakileri de. Bana kalırsa bu resimleri avdan anlamadıkları için mağarada bırakılan kadın ve çocuklar çizdi.” Bu iddia 2014 yılı Sedat Simavi  Görsel Sanatlar Ödülü’nü alan Onay Akbaş’ın. 1964  Fatsa doğumlu,  Atatürk Eğitim Fakültesi mezunu olan Onay Akbaş,  yaşamını Paris’te sürdürüyor. Ödül töreninde kadınlarımızı ve kızlarımızı yeniden mağaralara kapatmak isteyenler varsa , bunu başaramayacaklarını da ekledi sözlerine.
Kadınlar özellikle önümüzdeki günlerde daha sık gelecek gündemimize. Yalnızca “erkeklerle eşit değil eş değerde oldukları” tezi yüzünden değil. 2015 yılı  Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1325 sayılı Kadınlar, Barış ve Güvenlik Kararı’nın 15. yıl dönümü.
1325 sayılı karar “kadınların çatışmayı önlemek, yönetmek ve çözmek konusundaki her düzeyde karar alma, barış görüşmeleri ve operasyonlarına katılmalarını önerirken, kadınların ve kız çocuklarının çatışmalarda cinsel ve toplumsal cinsiyet kökenli  şiddetten kadın hakları  ve hukukun kolluk kuvvetleri tarafından uygulanması yoluyla korunması”  çağrısında da bulunur.
Hatırlanacağı gibi 2013 yılında Barış İçin Kadın Girişimi Adana, Ankara, Antalya , Çanakkale, Bursa, Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Van’da gerçekleştirdiği bir dizi gözlem, tartışma, atölye çalışması  ve görüşme sonunda 4 Mayıs’ta Boğaziçi Üniversitesinde “Kadınlar Barış Sürecinde Aktif Rol Alıyor başlıklı bir panel düzenlemişti. Türkiye’nin dört yanından 200 kadının katıldığı bu panelde   “kalıcı barış” için şu öneriler sunulmuştu:
-Savaştan kaynaklı kayıplar, koruculuk sistemi, mülksüzleştirme, tutuklanma tehdidi, güvenlik güçlerinden kaynaklanan taciz benzeri tavırlarla kadınlar için güvensizlik yaratan durumların ortadan kaldırılması,
-Bölgede güvenlik güçleri sayısının azaltılması,
-Kalekol yapımının durdurulması,
-Ana dilde eğitime duyarlı bir anayasa hazırlanması,
-Savaşın kadınlara etkilerinin ortaya çıkarılması,
-Batı şehirlerinde ayrımcılığa karşı bir siyasetin izlenmesi,
-Birleşmiş Milletlerin 1325 sayılı kararına uygun hareket edilmesi.”
Aradan geçen sürede,  süreyle ölçülemeyecek değişimler yaşadık.
Kadınların değer yitimi, okulların eğitim niteliğinde değişiklik, toplumsal hayattan kadının eksilmesi bugün tam anlamıyla saptanamayan değişimlerin bir bölümü sayılabilir. Türkiye’de emekçilerin sermaye ile çelişkilerinin artması, mültecilerin grev kırıcı olarak kullanılması,  Suriye’de yükselen çatışmalar, Êzidi kadınların köle olarak satışı  hızlı değişimin parçaları.
Kadınların çatışmalara müdahil olmak, kadınları ve kız çocuklarını cinsel ve toplumsal cinsiyet kökenli şiddetten korumak için yapmaları gerekenleri yeniden planlamaları gerekebilir.  Bunun için toplumsal vicdanı da uyarmak/ inşa etmek önemli. Belki sanatı, edebiyatı, medyayı yardıma çağırmamız gerekecek. Ben sanat emekçilerinin bu tür çalışmalara sırtlarını dönmeyeceğine inanıyorum. Yeter ki yok sayılmasınlar.
Unutmayalım, ilk ressamlar kadınmış.

Evrensel'i Takip Et