19. Eğitim Şûrası’nda ortaya çıkan tablo çocuklar üzerinden oynanmak istenen oyunların ne kadar korkunç olduğunu gösteriyor. Oyunların belkemiğinde gericiliğin ve eşitsizliğin derinleştirilmesi olduğu hemen anlaşılıyor.
Şûra ardından tartışılan konulardan biri de Osmanlıca. Konu hakkında Başbakan ve Cumhurbaşkanından açıklamalar gelmesi şaşırtıcı değil. Şûra kararlarının tavsiye niteliğinde olduğu vurgulansa da, Cumhurbaşkanı Osmanlıca okutulması hakkındaki kararın tavsiye falan olmadığını, bu kararın dayatılacağını söylemekten kaçınmadı.
***
Gerek Eğitim Şûrası, gerekse Osmanlıca hakkında sesi duyulmayanlar, öğrenciler ve emekçiler neler söylüyorlar asıl ona kulak vermek gerek. Hatta epeyce geriye gidip, 1960’lardan gelen seslere “Barbiana Öğrencilerinden Mektup” adlı kitaptaki (Barbiana Öğrencilerinden Mektup. Türkçesi: Zehra Yıldırım. Kaldıraç Yayınevi, 2012) görüşlere de kulak verilebilir. Çünkü oynanmak istenen bu oyun yeni değil...
Barbiana öğrencilerine sorsak önce şûra benzeri toplantılarda kimin borusunun öttüğüne ve Osmanlıca dersinin kimin işine yarayacağına dikkat çekerlerdi:
Ortaöğretimin reformu tartışmaları mecliste sürüp giderken biz orada olmadığımızdan fikirlerimizi söyleyemedik. Mecliste bizi temsil eden yoktu. İtalyan köylüsü kendisi için yapılacak olan okulun tartışma ve planlanmasına katılamadı! (...) Milletvekilleri iki cepheye ayrıldılar: Sağ, Latinceyi savunuyordu (...) Bir dile ihtiyacımız var; bugün konuşabileceğimiz bir dil istiyoruz. Ölmüş gitmiş dilleri ne yapalım. Dil istiyoruz, dil; uzmanlık filan değil.
Eşitliğe götürecek yollardan biri de doğru dürüst konuşabilmektir. Dil, eşitlik getirir. İsteğini, derdini anlatabilen ve diğerlerinin anlattıklarını anlayabilen biri eşitlikten büyük pay almış biridir. (s.78)
Barbiana öğrencileri köylü çocukların, emekçilerin çocuklarının okuldan neler beklediklerini çok iyi bilmektedir. Onlar kendi dillerini, dünya dillerini öğrenmek istemektedir. Çünkü dünyanın değişmesi için bunlar gereklidir:
En dürüst gaye, en yüce yol insanın kendisini başkalarına, topluma adamasıdır. Zaten bu yaşadığımız dönemde politika, sendika, okul olmasaydı artık sevgi diye bir şey kalmazdı. Güçlü olan bizleriz. Sadakalar devri geçti artık, şimdi sınıf ayrıcalığına, açlığa, ırkçılığa, cahilliğe, sömürgeciliğe, savaşa karşı mücadele zamanıdır.
Fakat bu, aklımızdan çıkarmamamız gereken son gayedir. Ayrıca her an uygulamamız gereken bir gaye daha vardır: Kendini anlatmak ve başkalarını iyice anlamak.
Muhakkak ki İtalyanca, yeryüzünde bütün insanlarla anlaşmaya yetmez. Ayrıca her bir insanın kendi ülkesindeki insanları sevmesi yeterli değildir. Bunun için mümkün olduğu kadar yabancı dil ve de sadece yaşayan dilleri öğrenmeliyiz. (s.77)
Barbiana öğrencileri kendilerine basketbol vb. gereksiz şeyleri öğretmek isteyenlere şunları söylerler:
Jimnastik sınavında öğretmen bir top fırlatıp: “Basketbol oynayın” dedi. Bilmiyordum [basketbol oynamayı]. (...) Aramızda çınar ağacına tırmanmasını bilmeyen tek çocuk bile yok. Üstelik tırmanınca ellerini serbest bırakarak yüz kiloluk bir dalı baltayla kesmeyi sonra da gerekince kar üzerinde kapı eşiğine dek sürüklemeyi herkes beceriyordu. Evine asansörsüz çıkamayan bir Floransalı beyden söz etmişlerdi. Kendine pahalı bir alet almış, bununla kürek çeker gibi yapıyordu. Herhalde siz beden eğitiminde ona tam not verirdiniz. (s.27)
Ya Latince ve Osmanlıca? Barbiana öğrencileri, “Köylü çocukların su gibi Latince bilmeleri gerek” (s.28) diyen eğitimciler ile Türkiye’deki çocuk ve gençlerin Osmanlıca bilmesi gerektiğini söyleyenlerin aynı düzenin parçası olduğunu; bu düzenin bir sömürü düzeni olduğunu söylerlerdi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et