18 Aralık 2014 01:00

'Bertaraf olmamak için' kendi tarafında olmak

'Bertaraf olmamak için' kendi tarafında olmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tayyip Erdoğan yönetimindeki AKP hükümeti/devleti, halk kitlelerine karşı saldırı politikalarını giderek sertleştiriyor. Erdoğan, “taraf olmayan bertaraf olur!” diye, tehditler savurur; eli palalı-bıçaklı- baltalı “makul vatandaş”ların, “polise yardımcı olmak” üzere, ve yine “makul” yargıçların korumasında sokaklarda av partilerine çıktıkları bir ülkede, hak ve özgürlük arayışı ve savunusu için mücadele ettikleri için “şüpheli” damgası vurulanlara karşı, esnafı sokak savaşına çağırırken, onu taklitle baş kahya, “Gün, imtihan günüdür” naraları atıyor; herkesin tutumunu buna göre belirlemesini istiyor ve kendilerinin yanlarında yer alanların “mükafatını görecekleri”ni ilan ediyor. Yasalar, torba torba! İktidar konumlarını sağlamlaştırmak; silahlı güçlerini takviye ederek halka karşı saldırılarını daha azgınca sürdürmek için, yasal-yasadışı her yol ve yöntemi yürürlüğe koymaktan kaçınmayan bir ekonomik, siyasal ve ideolojik güç, sermayenin çıkarlarını temsil eden burjuva devletini, aynı zamanda bir zümre iktidarı aracı olarak kullanarak, biat etmeyen kim varsa, “bertaraf etme”; zor ve şiddetle  bastırma tutumunu giderek ‘daha istikrarlı’ şekilde sürdürüyor. Şovenizm ve sermayenin yedeği haline getirilen dincilik en etkili iki ideolojik silah olarak kullanılıyor.
Ya onlar gibi düşünülüp-inanılacak; ya da bertaraf olunacaktır! Ücretim artsın, daha iyi çalışma koşullarında sendikalı ve sigortalı çalışayım diyen işçinin üzerine TOMA’lı polis ve jandarma birlikleri sürecek kadar “demokrat”; 28 milyon kişinin günde ancak iki dolarlık “gelir” sahibi olabildiği bir ülkede, bin yüz küsur odalı saraylarda saltanat sürmeyi “milletin büyüklüğü” ile ilişkilendirecek kadar “medeniyetçi”; milyar dolarları rüşvet-yolsuzluk-rant getirisi olarak kasalarına doldururlarken, üç-dört yaş grubundan çocuklara dek indirerek devlet zoruyla dayattıkları Sünni dinciliğin bürokratlarını para ve lükse boğacak kadar “inançlı Müslüman”dırlar!
“Bertaraf olmak” istemeyen taraf olmalıdır; evet ama, kimin, neyin tarafı? Netleştirilmesi gereken tam da budur! İktidar zümresinin dayattığı, kendilerine tabi olunması, politikalarına biat edilmesidir. Bu istem, dinsel ideolojik cilayla da süslüdür. “Düşünmeyin, bize inanın ve itaat edin!” denilmektedir. Zamane çanak yalayıcıları ve piyonların alkışları arasında, kendini yeni zamanların halife sultanı gören baş yönetici ile iktidar zümresinin bilim ve akla karşı savaşı bunu hedefliyor. Onların otoritesine; devlet-hükümet organları ve politikalarına itaat eden “muteber-makul vatandaş”; biat etmeyip hak ve özgürlük mücadelesi yürüten, ya da burjuva politikaları kapsamında farklı tutum alan kim varsa, “hükümeti devirmeye teşebbüs” eden “makul şüpheli” olarak ‘tasnif edilmiş’; “taraf-bertaraf” anlayışı açıklayıcı formül olarak belirlenmiştir.
Evet taraf olunmalıdır! Thomas Moore, bir zamanlar, “Bir halkın acıları, iniltileri arasında keyif sürmek, zindan bekçiliği etmektir” demişti. Türkiye’nin günümüzdeki zindan bekçileri, en üst düzeyden, ekonomik, siyasal, kültürel hükümler vererek, tarihin hem tanık olduğu hem de onlar aracıyla sahne olup kanlı sahifelerine yenilerinin eklenmesiyle kirlendiği nice gaddar mülk, servet ve taht-iktidar sever kral, sultan, firavun ve diktatörlerin “gelenekleri”ndeki yöntemleri,  “ya olacak, ya olacak!” diye dayatmışlarken, zindan bekçilerinin karşısında, halk, hak ve özgürlük için saf tutmak, zalime kul olmak yerine insan olmayı, insanlıktan, bilim ve akıldan yana olmayı seçmek demektir ve yapılması gerekendir! Sorun hümanizm sınırlarını aşmaktadır ve sermaye egemenliğine karşı mücadeleyle dolaysız bağlıdır.
Fabrikaların, kulübelerin, yoksul semtlerinin tüm hakkı yenmişleri, baskıyla hakları gasp edilenler; işçi ve emekçiler, zalimin emri ve iktidar sopasıyla Türk ve Sünni yapılmak istenenler, kendilerinin tarafında, taraf olarak birleşmek ve bu toprakları onlara zindan yapan zindancıbaşlarından hesap sormak gibi bir sorumluluk ile yüz yüze bulunuyorlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa